Komplo Teorisi

Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıktıktan sonra bir salgın halini alan korona virüs, dünya genelinde bir milyondan fazla kişinin ölümüne neden olurken 55 milyondan fazla insan da enfekte oldu.  

Dünya yanıyor, dünya yıkılıyor, dünya kırılıyor ve en kötüsü insanlar ölüyor COVID-19 belasından…
Kimi umarsız, duyarsız hayatına son gaz devam ederken, pek çoğumuz evlerimize kapandık bulaş riski ve sonrasında ölüm korkusundan.

Gerek sosyal medya, gerek görsel ve yazılı basından olsun artık gün değil, an geçmiyor ki COVID-19 vakası ve buna bağlı olarak vefat haberi almayalım.

Dünyadaki vaka sayısı 63 milyon civarında iken, ülkemiz dünya sıralamasında yirmi dördüncü sıraya yükseldi.

Dünya ülkelerinde Korona virüs ile ilgili birçok şaibe dolaşıyor en başından beri.

Mesela Almanya’da “Hijyen Eylemleri” adı verilen ve Microsoft’un kurucusu Bill Gates hakkında çok sayıda iddia ortaya atılmıştı.

Astrofizikçi Piers Corbyn, korona virüs salgını konusunda İngiltere’nin bir numaralı komplo teorisyeni olurken, İngiltere İşçi Partisi’nin Eski Genel Başkanı Jeremy Corbyn’ın kardeşi olan bilim insanı ısrarla, salgın ile 5G teknolojisi arasında bir bağ olduğunu savunmaktadır.

Avrupa’nın pek çok ülkesinde görülen “Korona Asileri” hareketinin İsviçre’de de çok sayıda taraftarı var. Bunlardan biri de, geçtiğimiz Paskalya döneminde, silahlı mücadele çağrısında bulunduğu için geçici süre tutuklanan Kardiyolog Thomas Binder. Binder de, Corbyn gibi korona virüs ile 5G vericileri arasında bağlantı olduğunu iddia edenlerdendir. Toplumu “Dünyada darbe yapmayı planlayan teröristler” konusunda uyaran Binder, bu “teröristlerin” hükümetleri kontrol etmeye çalıştığını ve insanları zorla korona aşısı yaptırmaya zorladığını öne sürmektedir.

Komplo teorilerinin en çok internet üzerinden dile getirildiği ülkelerden biri olan Fransa’da SOS-Racisme, Fransa Yahudi Öğrenciler Birliği (UEJF) ve SOS Homofobi adlı örgütler, sokağa çıkma kısıtlamalarının olduğu dönemde, Twitter üzerinden gelen hakaretlerin yüzde 43 oranında arttığını belirterek resmi makamlara şikayette bulundu.

İber Yarımadası’nın büyük ülkesi olan İspanya’da hükümetin korona virüs politikasına halk tepkili olsa da, ülkede komplo teorileri örneğin Almanya’daki kadar ilgi görmüyor. Ancak İspanya’da da halk arasında virüsün kaynağı ve bu salgından kimlerin kazançlı çıktığı konusunda yapılan konuşmalarda hayal gücünü zorlayan teoriler üretilebiliyor.

Amerika Birleşik Devletleri’nde ise eski Başkan Donald Trump, uzmanlara ve bilimsel sonuçlara kuşku ile yaklaşan açıklamalarda bulunmuştu.

Dünya çapında üretilen komplo teorilerinin önemli bir kısmının Yahudi karşıtı söylemler içermesi nedeni ile gelişmeler İsrail devleti tarafından dikkatle takip edilmektedir.
Ülkenin Stratejik İşler Bakanlığı’nın yaptığı açıklamaları arasında, “korona virüs krizi esnasında şiddet tehdidi içeren Yahudi düşmanı retoriğin dünya çapında arttığının tespit edildiği” bildirilmişti.

Mart ayında korona virüsün, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve İsrail kaynaklı bir biyolojik saldırı olduğu; İran’la birlikte Çin’i zayıflatma amacı güttüğü görüşü İran’da ciddi sayıda taraftar topladı. Bu teori, bugüne dek yasak olan Cuma namazları nedeni ile hutbelerde dile getirilememişti. Ancak özellikle salgının başından bu güne çok sayıda vaka ve ölümün kaydedildiği ülkede tıbbi çözümler arayanların sayısı çok daha fazla olması ile birlikte nükleer programının kilit isimlerinden bilim insanı Muhsin Fahrizade'nin Tahran eyaletine bağlı Abserd ilçesinde suikasta uğrayarak öldürülmesi sizce de manidar değil mi?

Arap ülkelerine gelecek olursak…
Salgının başladığı günlerde, oldukça rağbet gören komplo teorilerine Arap dünyasında olan ilgi bugünlerde oldukça azalmış durumda.
Irak’ta son derece etkili olan Şii lider Mukteda el Sadr, salgının sorumlusu olarak doğrudan Donald Trump’ı göstermişti.
Mısır’da ise hükümete yakın medya organları, korona virüsün, Çin’in ekonomisini çökertmek için laboratuvarda üretilmiş olan bir biyolojik silah olduğunu öne sürmüştü.
Yine Mısır’da bir başka kesim, ülkede yasaklanan “Müslüman Kardeşler” hareketinin salgından sorumlu olduğu fikrini benimserken, bir başka grup virüsün kökeninin yarasa çorbasında olduğunu savunmuştu.
Lübnan ve Irak’ta sokağa çıkma kısıtlamalarının olduğu dönemde protesto eylemleri düzenlenmiş olsa da bunlar daha çok, salgından önce başlayan siyasi eylemlerin devamı niteliğinde idi.

Afrikalıların önemli bir kesimi virüse karşı çareyi bitkisel ilaçlarda aramaktadır.
Baharat çeşitliliğinin çok büyük olduğu Madagaskar’da, uzmanların tüm uyarılarına rağmen “Covid Organics” adı verilen baharatlı bir içeceğin tanıtımı yapılmaya devam ediliyor. Tanzanya Devlet Başkanı John Magufıli ise halka bol bol limon ve zencefil tüketmelerini ve dua etmelerini tavsiye ediyor.

Güney Amerika ülkesi Brezilya’da aşırı sağcı Devlet Başkanı Jair Bolsonaro’nun taraftarları sık sık sokak eylemleri düzenleyerek, korona virüsle mücadeleye silahlı kuvvetlerin de dahil edilmesini talep etmektedir.
Brezilya Dışişleri Bakanı Ernesto Araujo ise korona virüs salgınının ardında, dünya çapında komünizmi yayma planının yattığını savunmaktadır. Araujo, bizzat kaleme aldığı “Comunavirüs (Portekizce koronavirüs ve komünizm kavramlarının birleştirildiği bir kelime oyunu) geldi” başlıklı blogunda “Koronavirüs, komünist kabusu yeniden uyandırıyor” ifadelerini kullanarak, ulusal sorumlulukların Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ) aktarılmasının, dünya çapında yürürlüğe sokulmak istenen komünist bir dayanışmanın ilk adımı olduğunu savunuyor.

Maxime Chattam’ın “Tarikat” adlı son kitabında ise “dünya nüfusunun Covid-19’dan dolayı değil, dünya üzerinde yaşayan milyarlarca böceği yöneterek azalacağı” şeklinde farklı bir komplo teorisi olarak anlatılmaktadır. 

Dünyanın birçok ülkesinde korona virüse dair farklı komplo teorileri olsa da, Çin’in bu virüsü bilinçli bir şekilde silah olarak kullandığından neredeyse hepimiz eminiz.
Korona virüs salgını dünyayı etkisi altına alırken virüsün ortaya çıktığı yer olan Çin’de hayat -ne ilginçtir ki- normale döndü.

Oysa komplo teorilerini kuranlarca yaşanacak olan sürece göre 2019 yılında Çin’de ortaya çıkan Corona (Korona) (Covid-19) virüsü yeni bir dünya düzenin doğmasına sebep olmuştur.

Korona virüsü inceleyen ilk bilim insanlarından olan ve virüsün insan yapımı olduğunu söyledikten sonra ABD'ye kaçan Çinli virolog Dr. Li-Meng Yan’ın yayınladığı rapora göre korona virüsün bir laboratuvarda geliştirildiği ve işlev kazanım araştırması ürünü olduğu belirtilmiştir.  Korona virüsün özeliklerinin bilindiği ve istenilen sonuçların alınması ile aşısının ya da tedavi ilacının piyasaya sürüldüğü şeklinde bir görüş mevcuttur.
Bu sonuca göre planlı programlı hastalandığımız ve öldüğümüze inanmamak ne mümkün? Dünyaya bilinçli olarak salınan bu virüsten maksimum ölçüde önlemler alarak  korkmalıyız, korunmalıyız.

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.