Kırım Tatar Kültür Dernekleri Federasyonu, Kırım Kalkınma Vakfı ve Uluslararası Kırım Dostları Derneği Başkanı Ünver Sel, Rusya topraklarının devrinin yasaklanmasının Rus anayasasına girme ihtimalini Sputnik’e değerlendirdi. Sel “Teklifin anayasada yer almasıyla birlikte Kırım’ın ilelebet Rusya toprağı olması garanti altına alınacak” dedi. 

Peki, söz konusu teklifin yasaya girmesi durumunda bunun Kırım’a etkisi ne olur? Konuyu Sputnik’e değerlendiren Kırım Tatar Kültür Dernekleri Federasyonu, Kırım Kalkınma Vakfı ve Uluslararası Kırım Dostları Derneği Genel Başkanı Ünver Sel’e göre, Rusya’nın anayasa değişikliğine hazırlandığı bir dönemde gündeme gelen bu teklif yasalaşırsa, Kırım’ın ilelebet Rusya toprağı olacağı da tescillenmiş olacak.

Sel “15 Şubat tarihinde Rusya Devlet Başkanı Putin, Rusya topraklarının devri konusunda açıklamada bulunarak bunun anayasada yer alması gerektiğini söyledi. Bu açıklama önemli çünkü Rusya yakın zamanda anayasa değişikliği için halk oylamasına gidiyor ve anayasada nelerin değişeceği başta hukukçular olmak üzere meselenin muhataplarıyla istişare ediliyor. Bu teklifin yasalaşması, doğrudan Kırım’ı ilgilendirir. Başkan Putin, 2014 yılında Kırım'ın halk oylamasıyla Rusya'ya bağlanmasının ardından Kırım konusunun bittiğini açıklamıştı. Bu teklifi değerlendirdiğini söylemesi de, Putin’in bu konudaki kararlılığının sürdüğünü gösteriyor. Teklifin anayasada yer alması, halkın kararını anayasa ile tescilleyerek Kırım’ın ilelebet Rusya toprağı olmasını garanti altına alacak” dedi. 

‘Kırım halkı 1991’de de Rusya’nın parçası olmak istemişti’

Kırım’ın 1783’ten itibaren sürekli Rusya’nın toprağı olduğunu hatırlatan Sel “Kırım’ın 1954’te Ukrayna Sovyeti’ne bağlanmasını, o dönem tek bir devlet olan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin kararı olarak değerlendirmek lazım. Yani Kırım’ın Ukrayna olması, bu tasarrufun sonucudur. Ancak 1991 yılında Kırım’da yapılan halk oylamasından Kırım’ın tekrar Rusya’ya katılması yönünde bir karar çıkmıştı. Bu karar Rusya’nın ekonomik olarak güçsüz olduğu bir dönemde alındığı için uygulanamamıştı. 2014’te yapılan halk oylamasına da bu gerçekleri göz ardı etmeden bakmak gerekir” diye ekledi.