Kılıçdaroğlu’ndan Erdoğan’a ‘Biden’ tepkisi

Kılıçdaroğlu’ndan Erdoğan’a ‘Biden’ tepkisi

Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ın, İsveç'in NATO üyeliğiyle ilgili geri adım atmasını sert sözlerle eleştirdi: "Asla üye olamazlar" diye çok net ifadeler kullanıldı.

Kutsal kitabımız Kuran'ı yaktılar. Biden telefon etti Erdoğan'a. Biden telefon açınca eminim ki ayağa kalkıp hazır ola geçti. Erdoğan birden bire 180 derece döndü.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda açıklamalarda bulundu.

Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satır başları:

-Biz, size çok güzel bir Türkiye armağan edeceğiz diye yola çıkıp bugün soykırım ekonomisi uygulayan siyasal iktidara asıl oy verenlerin bir ders vermesini bekliyorum.

-Vatandaşlarımın zor durumda olduğunu biliyorum. Neden sesiniz daha gür çıkmıyor diye sitem ettiklerini de biliyorum. Biz sesimizi çıkaracağız ama 25 milyonu artırmak şartıyla. Bugün şikayet eden, AK Parti’ye oy veren kardeşimi birininin ziyaret etmesi lazım.


-Diğer arkadaşımın da konuşması lazım. Vatan sadece benim vatanım değil hepimizin vatanı. Tarihin bize yüklediği bir sorumluluk var. Benim sıkıntım varsa, benden zor durumda olan vatandaşın da sıkıntısı var.

“CEZAEVLERİ TIKA BASA DOLU”

-O zaman o sıkıntıyı bile bile kendisine verilen sözlere kanarak ve ‘biz size çok güzel Türkiye armağan edeceğiz’ diye yola çıkıp soykırım ekonomisi uygulayan siyasal iktidara asıl oy verenlerin ders vermesi gerekiyor.

-Biz, partimizin geleneği, kim dara düşerse onun kimliğini, inancını, görüşünü sorgulamadan onların yanında oluruz.

-Cezaevlerimiz tıka basa dolu. Siyasi gücü olanlar adamını bulup çıkıyorlar. Gazeteci yazdıktan sonra yeniden cezaevine koyuyorlar.

ATALAY VE YANARDAĞ AÇIKLAMASI

-Milletvekili Can Atalay hâlâ içeride. Merdan Yanardağ, mahkumiyet kararı yok hakkında ama içeride. RTÜK, TELE1’e ceza yağdırdı. Bunlar, antidemokratik ülkede karşılaştığımız olaylardır. Bizi yıldırmayacak. Bu ülkeye demokrasiyi getirmek için mücadelemizi sürdüreceğiz.

-2019’da bunlar parlamentoya adli reform getirmişlerdi. Temel hedef şuydu, ‘haber amacıyla, eleştiri maksatlı açıklamalar suç kabul edilemez’. Ama şu an suç kabul ediliyor. Basın hürdür, sansür edilemez. Dünyanın bütün demokrasilerinin kabul ettiği temel ilkedir.


İSVEÇ TEPKİSİ

-İsveç’in NATO’ya üyeliği dolayısıyla terör örgütü mensuplarını koruduğu, ülkesinde tuttuğu için Türkiye ‘biz NATO’ya üyeliğini kabul etmiyoruz’ dediler. ‘Asla üye olamazlar’ diye açık ve net ifadeler kullanıldı.

-İsveç, geri adım atmadı. Bizim kutsal kitabımız Kuran’ı yaktılar. Ona da iktidar kanadı yeterince tepki göstermedi. Biden telefon etti Erdoğan’a. Erdoğan birden bire 180 derece döndü, İsveç’in NATO’ya girişine evet diyeceğiz, Meclis’e getireceğiz dedi. Bir devlet böyle yönetilir mi?

-Kardeşim, bunlar teröristleri serbest bıraktı mı? Senin dediklerini yaptılar mı? Teröristleri hala koruyorlar mı? Dün hayır diyordun bugün neden evet dedin? ‘Bize AB’de destek verecek’

“DÜNYADAN HABERİ YOK”

-Dünyadan haberi yok. Orası NATO kardeşim, AB değil. AB ayrı NATO ayrı. AB’deki toplantıya seni davet ediyorlar mı? Yalan üzerine politika… Bu kabul edilemez.

-AB’nin demokratik standartlarını yerine getirmezseniz sizi AB’ye almazlar. Kendi ülkene demokrasiyi getiriyor musun? Demokrasinin, AB’nin yolu, Can Atalay, Osman Kavala, Merdan Yanardağ, Hakan Altınay, Mücella Yapıcı, bunlardan geçiyor. Bunları serbest bırakacak mısın?

-Yine AB’nin yolu Demirtaş’tan, Emine Şenyaşar’dan geçiyor. Bunları yapacağına söz verdin mi? AB’nin yolu Diyarbakır’da tutuklu gazetecilerden, Cumartesi Anneleri’nden geçiyor.

-Diyarbakır anneleri neyse, Cumartesi anneleri de odur. Bütün annelerin başımın üstünde yeri vardır.

“DEVLETİN DİNİ ADALETİN”

-Memleketi cehenneme döndürüyorsun, telefon geliyor koşa koşa gidiyorsun. ‘Nass’ diyorsun, bütün söylediklerini inkar ediyorsun. Sonra İsveç’in NATO üyeliğini kabul ediyorsun. Meclis’te ne diyecekler merak ediyorum.

-Devlet adaletle yönetilir. Devletin dini adalettir. Adaletin olmadığı yerde haksızlıklar, hukuksuzluklar olur.

-Bir Allah’ın kulu çıkıp bu memlekette adalet vardır diyorsa gelsin beni ikna etsin. Adım gibi eminim bu memlekette adaletin olmadığını herkes biliyor.

ENFLASYON TEPKİSİ

-Tek başlarına iktidar oldular, devletin hazinesi, maliyesi en azından toparlanmış mıydı, toparlanmıştı. Fabrikaları sattılar… 2 binin üzerinde fabrikaları, bankaları sattılar. Bu paraları ne yaptılar hâlâ hesabını veren yok.

-Daha sonra yetmedi, memleketi borç batağına soktular. Herkes borçlu. Devlet de gırtlağına kadar borçlu. Dünyanın parasını alıyorsunuz, Türkiye’yi borç batağına sürüklüyorsunuz, Düyûn-ı Umûmiye kabinesi kuruyorsunuz sonra.

-Şimdi satacak bir şey kalmadı. THY var, Turkcell var, bunları pazarlamaya çalışıyorlar. Körfez ülkelerinden para dileniyorlar.

-Hiçbir uluslararası tefeci böyle bir ülkeye yatırım için gelmez. Buraya gelecek yabancı paranın aradığı iki konu vardır: Yüksek faiz olursa gelirim, yüksek kârlı şirketler varsa onları alırım.

-Erdoğan uluslararası telefecilere teslim oldu ve faizi artırdı. Arkası gelecek. Yerel seçimlerden sonra faizler de pik yapacak. Uluslararası tefeciler Erdoğan’ın kaç kalibrelik birisi olduğunu gayet iyi biliyorlar. Hangi koşullarda kendi sözlerinden çıkmayacağını da gayet iyi biliyorlar. Önce borçlandırdılar, şimdi emir veriyorlar. Erdoğan’ın tekrar ettiği, ‘Borç alan emir alır’ noktasında.

-Dolar baronlarından hepimizin görmesi gereken gerçekler var. Türkiye’yi teslim alan dolar baronları.

Hükümetin önüne, ekonomik soykırım programı koydular. 85 milyonu mağdur edecek ekonomik soykırım programı koydular.

-Bazıları merak eden bu program nedir diye. Bu program, Şili’de bir iktisatçıda kullandığı, Şili, bizimle aynı koşullarda kullandığı ekonomik soykırım programından söz eder.

-Şili hala sırtını düzeltmiş değildir. Bu program, Türkiye’nin ekonomik anlamda bağımsızlığını büyük ölçüde kaybettiği programdır. Ekonomik bağımsızlığınız yoksa, siyasal bağımsızlığınız tehlikededir. Bunu Atatürk söylüyor.

-85 milyonu bir avuç çeteye hizmet eder hale getirdiler. Zamlar her yerden yağmaya başladı. Her şeye zam geldi. Vatandaşlar neden sesiniz çıkmıyor diye bağırıyor. Asıl sizin sesinizin çıkması lazım.

-Bu programın bir başka özelliği, yağmur gibi vergiler de gelecek. Bir yerden zam bir yerden vergi geldi.

-Vergilerin anayasaya uygun ve aykırı olmasına artık bakmıyorlar. Nasılsa benim parlamentoda kurşun askerlerim var, biz Cumhur İttifakıyız, milleti atın bir köşeye, biz artık uluslararası sermayeye çalışacağız diyorlar.

-Deprem dolayısıyla bu vergileri alıyoruz diyorlar. Sen Türkiye Tek Yürek kampanyasını açıp para topladın mı? Niye parayı vermeyenlerin adını açıklamıyorsun? Ondan niye vergisini almıyorsun? Devlet neden gereğini yapmıyor? Bu ekonomik soykırım deyimini kullanan Alman iktisatçı sosyolog… Bu ekonomik soykırım programı kimin işine yarıyor?

BAHÇELİ’YE TEPKİ

-Bahçeli emekli zammıyla ilgili açıklama yapmış. Elinden tutan mı var? Verirsin kanun teklifi, biz de destekleriz. Getirir mi? Saray’dan izin alması lazım. Bakmayın biz ayrı partiyiz dediklerine…

-Milletçilik ayrı bir şeydir. Milliyetçilik sıradan bir kavram değildir. Kendi halkının hakkını savunmaktır milliyetçilik. Döviz kurundaki 1 liralık artışın devlete yükü 145,5 milyar lira. O yüzden Türkiye ekonomik olarak teslim alınmış vaziyette. Bu parayı 85 milyon ödüyor, bir avuç kişi hariç.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler