Melike Erdal isminde bir öğrenci, şöyle bir twit atmış:

"Hacettepe Üniversitesi Çocuk Gelişimi Bölümü 3. sınıf, 6 öğrencinin bugün gittiği staj kurumundan sırf başlarını kapattıkları için kapıdan geri döndürülmesi ne acı.  Evet, bu 6 öğrenciden biri de benim.

1) Sabah kalkıyorum, hazırlanıp “SEVİNÇ ABLA OKUL ÖNCESİ EĞİTİM KURUMLARI-ÜMİYKÖY ŞUBESİ”ne staja gitmek üzere yola çıkıyorum ve bir telefon geliyor. “GELMENE GEREK YOK. KURUMUN PROSEDÜRÜ GEREĞİ KAPALI STAJYER ALMIYORLARMIŞ. VELİLER İSTEĞİ BUYMUŞMUŞMUŞŞŞ!”

2) Şimdi sorayım size? Nerede kaldı sizin özgürlük anlayışınız?”

Bahsi geçen kurumu aradım. Yetkililer, öğrencilerin staj yapacakları devlet kurumu kapandığından buraya yönlendirildiklerini; fakat beklediklerinden fazla öğrenci geldiği için bir kısmını iptal ettiklerini söylediler.

Kim ne kadar doğru söylüyor bilemem. İki tarafın beyânı böyle.

Ben, Melike Erdal’ın açıklamasındaki 2. maddeye takıldım.

Diyelim ki Melike kızımızın söyledikleri, aynen doğru. Bu özgürlük sorgulamasını, mütedeyyin özel kurumlar için de yapmasını tavsiye ederim.  

Vaktiyle bizzat yaşadım. Bir özel okula mürâcaatımda başımın kapalı olup olmadığını telefonda sordular. Ne kadar ihtiyacı olursa olsun başı açık öğretmen kabul etmiyorlarmış. “KURUMUN PROSEDÜRÜ GEREĞİ BAŞI AÇIK ÖĞRETMEN ALMIYORLARMIŞ. VELİLERİN İSTEĞİ BUYMUŞMUŞMUŞŞŞ!”

Peki bu mu özgürlük?

Meseleye özgürlük olarak bakacaksak bir özel eğitim kurumunun, kendi dünya görüşüne uymayan öğretmeni çalıştırmama özgürlüğü vardır. Tıpkı diğerinin başı açık olanı çalıştırmama özgürlüğü olduğu gibi. Müşteri, velinimet olduğuna göre her iki taraf da velilerin görüşlerini dikkate almak zorundalar. 

Fakat bu ayrımı, devlet kurumları yapamaz. Devlet, her vatandaşına eşit mesâfede olmalıdır.

Acaba Melike kızımız, karşı mahallenin özgürlük anlayışını sorgularken bizim mahallenin özgürlük anlayışı hakkında ne düşünüyor? Değil özel kurum, bâzı devlet kurumlarında bile başörtülülerin tercih edilmesini nasıl karşılıyor?

Bu haberi köpürtenlere gelince...

“Başörtü yasağı hortladı!” haberi, kamu kurumlarında ayrımcılık olursa yapılmalıdır. Bu noktada sorumsuzca hareket eden gazeteleri kınıyorum.

Ayrıca..

Bizim zamanımızda laik kesim, kıyâfetimize karşıydı ama ahlâkımıza saygılıydı. Biz yalan söylemezdik, biz aldatmazdık. Biz, emânet ehliydik.

Başörtülü gazetecilerin çatır çatır yalan yazdığı, çarşaflı bir hanımın sahte 15 Temmuz kahramanlığıyla şehidleri sömürüp malı götürdüğü bir zamanda ahlâkımıza da saygı kalmayacak.