Prof. Dr. Anıl Çeçen

Prof. Dr. Anıl Çeçen

Kent Ve Kültür


Türkiye yeniden kentleri ve kent sorunlarını tartışılmaya başladı. Cumhuriyet rejiminin getirdiği çağdaşlaşma akımı ülkemizde kentleşme olgusunu da öne geçirmiştir. Özellikle son yıllarda nüfusun hızla artmasıyla beraber kentleşme olduğunun da daha yoğunlaştığını ve ülkemizdeki gelişmelerde belirleyici ana etkenlerden birisi durumuna geldiğini görebiliyoruz. Kent deyince akla altyapıdan başlayarak hemen hemen her konu gelmesine karşın, kentleşmenin temelinde yatan kültür olgusu nedense görmezden gelinmiştir. İllerin özel veya genel yönetimlerinin yanı sıra yerel yönetimlerin de kültür konusuna yete­rince eğildikleri ve üzerlerine düşen kültürel işlevleri gerektiği gibi yerine getirdikleri söylenemez. Başlı başına kültür olayı olan kenti ve kentleşmeyi kültürel süreç dışında düşünebilmek olanaksızdır.

Yeni göreve gelen yerel yönetimler artık, kent yönetimini daha çok kültürel ağırlıklı biçimde ele almak durumuyla karşı karşıyadırlar. Her türlü baskıya ve engele karşın gene de Türk kültürü önemli gelişmeler göstermekte ve ulusal düzeyde etkin ol­maktadır. Kültür Bakanlığını yeniden örgütleyerek bu gelişmelere gereken önemi veren devletin yanı sıra yerel yönetimlerin de benzer bir yaklaşım izlemesi ve kültür konusuna gelecekte daha fazla önem vermesi beklenmektedir. Aslında Belediyeler yasasının belediyelerin görevlerim sayan ilgili maddeleri, diğer alanların yanı sıra belediye­lerin kültürel görevlerine de yer vermektedir. Belediyelerin yüze yakın görevleri arasında gençler için tesisler kurmak, tiyatro, sine­ma, müze ve benzeri kuruluşları açmak, halk için kitaplık ve okuma salonları açmak, özel yeşil alanlar oluşturmak, sokak ve meydanları özel planlara göre yeniden düzenlemek gibi işlevler yasada sayılmıştır. Kültürel gereksinmeler açısından yetersiz sayılsa bile, yasa koyucu yerel yönetimlerin kültürel işlevi olduğunu ve bu alanda belirli görevleri bulunduğunu kabul etmiştir. Toplumsal gereksinme­ler kadar yasal düzende yerel yönetimlerin kültürel görevlerine ağırlık vermesine karşın günümüze kadar izlenen belediyecilik deney­lerinde ciddi bir kültürel etkinlik yürüten örnek olaylar pek görülememiştir.

Belediyeler, kültür denince daha çok festival veya şenlik düzenlemeyi hizmet olarak görmüşler ve her bölgenin özelliğine göre çeşit çeşit organizasyon çirkinlikleri ve ilkellikleri gündeme gelmiştir. Yağlı güreş düzenlemeden karpuz festivaline, turistik şenlikten Atatürk'ün geliş gününü kutlamaya kadar çok farklı uygula­malar birbirini izlemiş ve Kültür Bakanlığının kültürel etkinlikleri destekleme fonu yerel yönetimlerin gelişi güzel festival düzenleme talepleri ile işlevi dışında kullanılmaktadır. Bakanlık yönetimi de si­yasal nedenlerle bu tür taleplere karşı yeterince kararlı bir tutum izle­yememekte ve ülkedeki diğer ciddi kültürel etkinliklerin desteklen­mesi için ayrılan önemli miktardaki fonlar belediyeleri siyasal amaçlı düzenlemeler ile amaç dışı kullanılmaktadır. Demokratik süreç içinde ortaya çıkan bu olumsuz gelişimin olumlu bir yöne aktarılması konu­sunda şimdiye kadar ciddi bir uygulama göze çarpmamaktadır. Artık, bakanlığın yetersizliği karşısına yerel yönetimlerin daha düzeyli ve kültürel ağırlıklı tutumları şenlikler yozlaşmasına karşı düzeyli seçenekler geliştirebilmelidir.

Ülkemizde demokrasinin gerçek anlamda beşiği olan yerel yönetimler kendi yörelerinin halkı ile beraber kültür ile de bütünleşmelidirler ama giderek yozlaşma eğilimleri gösteren kitlesel kültüre de siyasal gelişmeler nedeniyle teslim olmamalıdırlar. Nite­kim son yıllarda bölge halkını hoşnut kılmak amacıyla panayır veya festival düzenlemenin adı çok siyasal veya ekonomik yaklaşım içinde değerlendirilmesi beraberinde yozlaşma eğilimlerini de gündeme ge­tirmiştir. Babalar düzeninde inşaat işçileri yıldız sanatçı durumuna gelebilmekte, eğlence dünyası toplumun gereksinmelerini geri plana atarak kendi gelişme eğilimleri doğrultusundaki sanatçıları ve sanatı topluma empoze edebilmekte magazin basınının öne çıkardığı ve bu yük merkezlerdeki sermayedarların yatırım yaptıkları kültür gide­rek toplumda yayılmakta, bilinçli kültür politikasından uzak bulunan yerel yönetimlerde bu tür bir gidişe teslim olarak kendilerinden bek­lenen kültür ve sanat görevlerini yerine getirememektedirler. Kitle kültürü popüler kültürü arka plana sürerlerken, halkın gerçek temsil­cisi olmak durumundaki belediyelere kendilerinden beklenen önlemleri alamamaktadırlar.
Zamanımızda hemen hemen tüm siyasal araştırmalar birer kültür sistemi analizi biçiminde yönlendirilirken ülkemizdeki bilim ve yönetim merkezleri bu düzeyin çok gerilerinde kalmaktadırlar. Gele­ceğin dünyası ve toplumun oluşmasında kültür yeni yeni işlevler kazanırken, Türkiye çok önemli katkılar sağlamış olan bilinçli kültür politikalarından ülkemiz halen yoksun bulunurken yerel yönetimlere bu boşluğu doldurmak açısından önemli görevler düşmektedir. Bir türlü kurumlaştıramadığımız demokrasinin kültürün öncelikle yerel yönetimler aracılığı ile toplumsal tabana yaymak gerekmektedir. Bu açıdan belediyeler kendi çatılan altında geniş kültürel örgütlenmelere gitmek ve yörelerindeki kültür sanat adamları ile işbirliği düzeni oluşturarak halkın gereksinmeleri doğrultusunda ha­rekete geçmelidir.

Yerel yönetimlerde oluşturulacak kültür birimleri, sanatın her dalında çalışmalar yapabilmek için alt birimlere sahip olmalıdır. Uzman sanatçı ve bilim adamlarından oluşturulacak kültür komisy­onları sürekli çalışmalı ve yerel yönetimlerin etkinliklerini planlama ve programlama işlevini üstlenmelidir. Her belediye kendi bölgesinde bir kültür merkezi açmalıdır. Büyük ve çeşitli etkinlikler için elverişli yapılarda açılacak kültür merkezleri yörenin önemli merkezi düzeyine getirilmeli, belde halkının tanışması, kaynaşması ve dayanışma içine girebilmesi açısından etkin bir çalışma düzeni içine sokulmalıdır. Bölgenin önde gelen özel sektör kuruluşlarının desteği ile belediyeler belde kültürünü üst düzey de örgütleyecek ve siyasal gelişimlerin dışında yürütecek birer vakıf kurmalı ve vakfa önemli bir maddi kaynak yaratmalıdırlar. Vakıf düzeni ile bölge kültürünün daha bağımsız ve iç dinamikleri doğrultusunda özünde uygun gelişmeler gösterebilmesi sağlanabilir. Şirketlerin kazanç düşüncesi, derneklerin istikrarsız yapısı nedeniyle vakıf modeli kültürün bağımsız ve özgün gelişebilmesi açısından son derece ya­rarlıdır. Yerel yönetimlerin öncülüğü ve desteği ile böylesine vakıflar yaygınlaştırılmalıdır.

Her bölgenin kendi özel yapısı ve koşullarına göre bazı öncelikli kültürel projeler hazırlanabilir ve uygulamaya aktarılabilir. Ülkemizin tarihsel zenginliği göz önüne alınırsa, bölgedeki tarihsel zenginliklerin korunması, ortaya çıkarılması ve turistik amaçlı düzenlenmesi müzelerinin oluşturulması ve bu amaçla tarihsel bina­ların restore edilerek yeniden kullanılmasına ağırlık verilebilir. Kent içindeki tarihsel binalar yeniden düzenlenerek birer kültür merkezi veya turistik yapı olarak halka açılabilir. Bölgenin geleneksel sanat­larını ve kültürel değerlerini sergileyen kültürel merkezler kurulabilir. Sanatçılar ve sanatla uğraşanlar için kentin belirli bölgesinde özel semtler kurulabilir. Kentin önemli yollan veya meydanları sanatsal amaçlı olarak yeniden yaya bölgesi olarak düzenlenebilir. Doğal güzelliklerin olduğu yerlerde kurulacak park ve bahçelerin içinde kültür ve sanat yapılarına yer verilebilir. Tarihsel anıtsal ulusal park­lar içinde yeniden düzenlenerek gezi alanı biçiminde turizme açılabilir. Eskiden kalma büyük binalar halk kitaplığı biçiminde çalıştırılabilir. Kurulacak kültür vakıfları belediyelerin ilgili birimleri ile beraber hem de bu tür tesislerin işletilmesini hem de festival gibi düzenlemeleri yürütebilirler.
Her belediye kendi bölgesi için bu tür projeleri bir an önce uygulamaya aktarırsa başarısı daha da artacaktır. 

Kültür Başkenti Olmak İçin
Yetmiş yıl önce Anadolu halkı adına Atatürk'ü karşılayan küçük bir kasaba olan Ankara, Kuvayı Milliye kadrosunun önderliğinde cumhuriyet Türkiye’sinin yükselen simgesi olmuştur. Yüzyıllar önce kurulmuş olan bu orta Anadolu kenti, cumhuriyet dönemine kadar geri planda kalmış, cumhuriyetin ilanı ile beraber öne çıkmıştır. Misakı Milli sınırları içinde, yeni devletin başkenti aranırken ilk ola­rak akla gelen kent Ankara olmuştur. Anadolu'nun diğer kentleri tari­hin çeşitli dönemlerinde öne çıkarken, Ankara cumhuriyet rejimi ile beraber önem kazanmış ve Türkiye Cumhuriyetinin çağdaş başkenti olmuştur. Ulusal Kurtuluş Savaşının zor günlerinde Kuvayı Milliye güçlerine ev sahipliği yapan kent daha sonraki yıllarda da cumhuriyet devletine başkentlik yapmıştır. Ülkemiz ve Türk ulusunun çağdaş ko­numu açısından Ankara'nın vazgeçilemeyecek bir önemi vardır.

Mustafa Kemal ve arkadaşları her alanda yenileşmeyi savunurken yeni bir başkentte çalışmaya önem vermişler birçok tarihsel kentimi­zin bulunmasına karşın Ankara'nın yeni dönemin simgesi olmasında ısrarlı olmuşlardır. Aradan geçen bunca zaman, Kemalist kadronun ne denli haklı olduğunu ortaya koymuş ve bozkırda yeni bir başkent fışkırmıştır. Zaman içinde Ankara bir Orta Doğu kenti olmanın ötesinde gelişmeler göstermiş ve artık Avrupa'nın sayılı kentleri arasında yerini de almıştır.

Ankara toplumsal ve ekonomik alanlarda önemli gelişmeler gösterilirken, aynı zaman yıllar içinde oluşan önemli bir kültür biriki­mine de sahip olmuştur. Çeşitli alanlarda öğretim yapan altı üniversitenin yanı sıra, birçok kültür ve sanat kuruluşu da Ankara'da çalışmalar yürütmekte ve ulusal kültürümüzün zenginleşmesine önemli katkılar getirmektedirler. Başkent nüfusunda önemli bir ağırlık oluşturan memur ve öğrenci kesimi ile beraber Ankaralı aydınlar da kentteki kültür ve sanat etkinliklerinin sürekli izleyicisi ve destekleyicisi olmuşlardır. Ekonomik alanda meydana gelen zen­ginleşme süreci içinde yavaş yavaş toplumun diğer kesimleri de kültür ve sanata ilgi göstermeye başlamıştır. Ülkemizin hem siyasal hem de yönetsel başkenti olan Ankara'nın artık kültür alanında da başkent olması aşamasına gelinmiştir. Son yıllardaki toplumsal ve ekonomik gelişmeler, Cumhuriyetin başkenti Ankara'ya önemli kültürel sorumluluklar ve yükümlülükler getirmiştir. Bu durumun önemli bir gereksinme düzeyine ulaştığına inananlar Ankara'nın kültür ve sanat birikimini temsil eden kesimin birer üyesi olarak, Ankara Büyükşehir belediyesinden ve diğer ilçe belediyelerinden "KÜLTÜREL BAŞKENT ANKARA İÇİN" seferberlik ilan etmele­rini ve bazı önemli kültür ve sanat projelerine öncelik vererek kısa zamanda Ankara'nın ülkemizdeki kültürel ağırlığının artırılmasını ve dış dünyaya bir "Kültür Kenti" imajının yaratılmasını talep etmişlerdir. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı, son seçimlerde, Ankara'nın Kültür Başkenti olması için çalışacağını bir program ola rak Ankara halkına sunmuş ve bu doğrultuda destek olarak seçilmiştir. Ne var ki aradan geçen uzun zamana karşın, Ankara Büyükşehir Belediyesinin ve diğer ilçe belediyelerinin seçim prog­ramlarında ilan edilen ve daha sonraki yıllarda da uygulama plan­larına alman önemli kültür ve sanat projelerine öncelik vermedikleri­ni, zaman içinde kültür ve sanat projelerinin geri planda kaldığı ve giderek devre dışına çıktıklarını üzülerek görmüş bulunuyoruz.

Ankaramızın geleceğine dönük yeni bir kültürel yapılanma daha fazla zaman yitirilmeden gündeme getirilmelidir. An­kara Belediyeleri Ankaralılarla bütünleşmedikçe, kentimizin gele­ceğine dönük yeni bir yapılanmanın sağlıklı olabilmesi olanaksızdır.
Ankara Büyükşehir belediyesinden ve diğer ilçe belediyelerinden Ankara’nın Kültür Başkenti olması için yapılması gerekenler:

    1- İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı benzeri, büyük bir kültür ve sanat vakfının "ANKARA KÜLTÜR VE SANAT VAKFI" adı altında, Ankara Büyükşehir Belediyesi öncülüğünde bir an önce ku­rulmasını ve İstanbul'da oluşturulmuş bulunan çağdaş Özerk yapının biran önce Ankara'da da kurulması,
    2- Ankara'da kent içinde bulunan tarihsel değeri olan tüm yapıların bir an önce Büyükşehir Belediyesince kamulaştırılmasını ve bunların yeniden onarılarak, Ankara'nın önde gelen kültür ve sanat kuruluşlarına tahsis edilerek bu tarihsel yapıların Batı ülkelerinde olduğu gibi yaşayan kültür merkezlerine dönüştürülmesi,
    3- Belediye tarafından başlatılmış olan tiyatrolara yardım girişiminin geliştirilerek, diğer kültür ve sanat kuruluşlarına da her yıl belirli bir program çerçevesinde maddi yardım sağlanması,
    4- Ankara'da yeni yeşil alanlar yaratma çalışmalarında, park ve bahçelerin kültürel mekânlarla beraberce ele alınmasını ve her yeşil alanda yeni kültürel mekanlar yaratılmasını,
    5- Ankara Kültür ve sanat Vakfının öncülüğünde gelecekte bîr "ANKARA FESTİVALİ" yapılabilmesi için başkentin tüm olanak­larının seferber edilmesini, çağdaş dünyanın önde gelen kentlerinde her yıl düzenli olarak yapılan kültür ve sanat festivallerinin benzeri­ni Ankara'da da yapılmasının sağlanması,
    6- Belediye Kanununun 15. maddesinde "Belediyelerin Görevleri" arasında yer alan, halk için kütüphane ve okuma salonları açmak, belediye tiyatroları ve sinemaları kurmak, halk müzeleri açmak, kültürel amaçlı eğlence yerleri ve spor merkezleri kurmak gibi yasal görevlerin öncelikli olarak ele alınmalarını ve İstanbul'da yıllardır başarıyla uygulanan "Şehir Tiyatroları" benzeri bir uygula­manın büyükşehir ve ilçe belediyeleri çatısı altında başlatılması,
    7- Ankara'nın giderek bir sayfiye semti durumuna gelen Gölbaşında, konumu elverişli olan bir tepenin kamulaştırılarak "AN­KARA SANATÇI KÖYÜ"nün çağdaş ülkelerdeki benzerleri düzeyinde kurulması,
    8- Genel merkezleri başka kentlerde olan kültür ve sanat kuru­luşları merkezlerinin Ankara'ya taşınabilmesi için Büyükşehir Beledi­yesinin harekete geçmesini ve bu kuruluşlar için elverişli yapıların başkentin olanakları ölçüsünde tahsis edilmesi,
    9- Yeni bir proje ile restore edilen Ankara Kalesinin, başkentimiz için yeni bir kültür alanı olarak Belediyece düzenlenmesini, bu alan­daki ekonomik yapılanmanın kültürel yapılanmayı bozmasının önlenmesi,
    10- Eski konservatuar binası ile eski Milli Kütüphane binasının yeniden düzenlenerek Ankara halkının yararlanabileceği kültür mer­kezlerine dönüştürülmesi,
    11- Yakında taşınacak olan Ankara şehirlerarası otobüs terminali­nin yerine Büyükşehir belediyesini "Ankara Kültür Merkezi" adı altında yeni bir yapılanma sağlanmasını ve bunun Atatürk Kültür Merkezi ile uyumlu olarak organize edilmesi,
    12- Doğalgazın gelmesi nedeniyle kalkacak olan Maltepe Gaz te­sislerinin yerinde, Türkiye’nin çeşitli bölgelerinin geleneksel kültür ürünlerini yansıtacak olan bir "ULUSAL FOLKLOR MÜZESİ"nin bir yeşil alan içinde düzenlenerek açılması,
    13- Kentin en merkezi yerinde bulunan SARAÇOĞLU EVLERİ'nin Belediye tarafından devralınması ve bu alanda kültürel yapılara sahip bir yeşil alan düzenlenmesi,
    14- Başkentimize yaraşacak genişlikte yeni bir konser salonunun Atatürk Kültür Merkezi alanı içinde yapılanması,
    15- Başkentteki özel tiyatro ve sinemaların sahip oldukları sorun­ların çözüme kavuşturulmasını ve bu konularda, Belediyelerin destek sağlamaları,
    16- Büyükşehir ve ilçe belediyelerini kültür müdürlüklerinin bölgelerindeki sanat galerilerinin sorunları ile yakından ilgilenmeleri­ni, galerilerin daha etkin çalışmalar yürütebilmeleri için destek sağlamaları, 
    17- İlçe belediyelerinin kendi bölgelerinde büyük kültür merkez­leri oluşturmalarının, Büyükşehir Belediyesini BELDEEVLERİ projesinin kültür evlerinde hayata geçirilmesi,
    18- Gençlik Parkı’nda Nikâh Salonu olarak faaliyet gösteren eski Göl Gazinosu’nun bir sanat lokali olarak düzenlenmesi ve kentin önde gelen kültür, sanat kuruluşlarından birine tahsisi edilmesi,
    19- Demirtepe de bulunan eski Tapu Kadastro Lisesi binasının kamulaştırılarak Büyükşehir Belediyesince bir sanatçı yetiştirmeye dönük kültür ve sanal okulu biçiminde yeniden düzenlenmesi,
    20- Çağdaş teknolojiyi ve bilimsel birikimi yansıtacak bir Anka­ra Kılım ve Teknoloji merkezinin kentin uygun bir yöresinde açılması,

      Atatürk’ün başkenti olan Ankara'nın gerçek anlamda başkent ola­bilmesi ve Türkiye Cumhuriyetinin kültürel birikimini de yansıtabilmesi için atılacak adımlar bunlardır. Bundan sonra yapılacak olan, Ankara Belediyesinin bu girişimleri bir an önce gerçekleştirmesidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar