Sadullah Özcan

Sadullah Özcan

Karadeniz gazının hatırlattıkları

Türkiye gerçekten son dönemlerde fırsatı buldukça müthiş stratejik hamleler yapıyor. Bu hamlelerin 1/10’ini 30-40 yıl önce yapmaya kalksaydık bizi boğarlardı. Zaten de öyle olmadı mı? Yaşanan darbe ve bizim çocuklar konuları sanki neydi?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Salı günü duyurduğu ve Cuma günü açıkladığı müjdeli haber Türkiye’de herkesi ve herkesimi sevindirdi. Bütün dünyanın gözü Doğu Akdeniz’de iken Türkiye’nin Karadeniz’den gerçekleştirdiği bu hamlesi yaşanmakta olan enerji savaşları başta olmak üzere dünya da devam eden ekonomi savaşlarını nasıl etkileyeceği önemlidir. 
Türkiye’nin önüne çıkan bu fırsatı çok iyi değerlendireceği kesin. Fakat bu fırsatları daha farklı mecralarda daha farklı gelişmelerin kaynağına da dönüştürmesi de gerekecek. 
Türkiye son yıllarda enerji alanında bütün imkânlarını devreye koydu. Özellikle rüzgâr ve güneş enerjisi alanlarında belli mesafeler alındı. Fakat bu enerji kaynaklarının değerlendirilmesinde hep dışarıya bağımlılığımızı kesemedik. Bu kaynakların teknolojisini üretmek yerine montaj modelinde kaldık. kurtulamadık.Böylelikle rüzgârın bedava, güneşin bedava olduğu Türkiye’de teknoloji kanalı ile 5-10 yıllık kurulum maliyetlerinde dışarıya bağımlı kaldık. 
Yıllardır konuşulup tartışılan doğalgaz ve petrol konusunda Türkiye’nin her noktasında ve denizlerinde ciddi rezervler olduğu iddiaları Karadeniz’de bulduğumuz ve tespit ettiğimiz 800 milyar metreküp doğalgaz ile tescillenmiş oldu. 
Türkiye’nin bunu açıkça ifade etmiş olması Osmanlının son dönemi ile Cumhuriyet döneminde değişik gerekçelerle doğal kaynaklarımızın işletilmesinin önündeki engelleri artık tanımayacağımızın ilanı olarak kabul edilmelidir. 
Türkiye’de yıllardır doğal kaynaklarımızı tek başımıza çıkarma imkânı bulamıyoruz. Halen yabancı firmalarla bir şekilde ortak çalışmak zorundayız. Ya çıkarılmasında, ya işletilmesinde ya da pazarlanmasında mutlaka yabancı ortaklıktan söz edilir. Çok değer verdiğimiz Bor madeninin pazarlanmasında bile durum aynıdır. Öyle görülüyor ki bu durum bizi bir şekilde bağlayan anlaşmalardan kaynaklanmaktadır. 
15 Temmuz Darbe girişimine giden yolda Güneydoğu’da yaşanan Hendek olaylarını bölgenin doğal kaynaklarına konmak isteyen güçlerin organize ettiği unutulmamalıdır. Türkiye’nin değişik bölgelerinde bulunup üstleri örtülen petrol kuyuları ve kendiliğinden çıkmakta olan Toroslardaki doğalgazları ekonomiye kazandıramamamızın nedeni elimizi kolumuzu bağlayan prangaları hiç tartışmadık. Onun yerine hep seçimle gelen ve oy verdiğimiz iktidarlara sövüp sayarak geçti ömrümüz. 
Eğer Türkiye Karadeniz’de tespit ettiği ve en az 7 yıl ülkenin cari açığını kapatacak olan doğalgaz gibi denizlerde petrol ve doğalgaz çıkarmaya karar verdiyse kesinlikle teknolojisini de kendine özgü olarak geliştirmek zorundadır. Aksi taktirde Arap ülkelerinin durumuna, güneş enerjisi ve rüzgâr enerjisinin üretiminde düştüğümüz durumu yaşar yatırım teknolojisi için dışarıya bağımlı kalırız. 
Bu nedenle bulunan gazı çıkarmak için kurulacak platformların yerli teknolojik imkânlarla gerçekleşmesi gerekmektedir. Bu imkân Türkiye’deki bazı firmaların yurtdışı tecrübeleri ile vardır.
Gelinen noktada Türkiye öyle görülüyor ki doğal kaynaklarını milli olarak değerlendirme kararı almıştır. Bu nedenle üzerine ciddi şimşekleri çekecektir. Bundan sonraki aşamada Doğu Akdeniz’de savaşa varan tacizler üzerimize gelecektir.
Türkiye enerji kaynakları açısından bugün Rusya, Azerbaycan, Kazakistan, Türkmenistan, İran, Irak ve Arap ülkelerine bağımlıdır. Bulunan gaz bizim bu ülkelerle yaptığımız ticaretimizi etkileyecektir. Rusya dışındaki dünya oyuncularını etkilemekten şimdilik uzaktır. Fakat Doğu Akdeniz enerji kaynakları ABD ve İngiltere başta olmak üzere dünya emperyal güçleri ilgilendirmektedir. 
Bu nedenle Türkiye daha oyunun başındadır. Elindeki fırsatları çok stratejik hamleler ile devreye koyarak her türlü tehdidi aşmalıdır.
Kalın sağlıcakla…

 

Önceki ve Sonraki Yazılar