İSRAİL LÜBNAN’I İŞGAL EDER Mİ ? (2)

İSRAİL LÜBNAN’I İŞGAL EDER Mİ ? (2)

İSRAİL LÜBNAN’I İŞGAL EDER Mİ ? (2)

(Libya’da yeni savaş alanı: SU)

NURAY BAŞARAN

Libya’daki son gelişmeler, yeni bir savaşın habercisi olabilecek türden. Tam da kurulacak olan geçiş dönemi hükümeti beklenirken…

Başta Fransa olmak üzere,Mısır ve arkasındaki ülkeler;  Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve İsrail’in ‘Libya’da biz de varız ‘ itirazları Libya’daki ateşkesi çoktan tehlikeye atmış görünüyor.

 Libya hükümeti , Mısır Cumhurbaşkanı Sisi’nin Libya’ya askeri müdahale tehdidini savaş ilanı olarak gördüğünü çoktan açıkladı. Mısır'ın darbeci liderinin hedefi ise neredeyse doğrudan Türkiye  oldu. Bu da olası bir yeni savaş durumunda Türkiye ‘nin doğrudan savaşın içinde ve merkezinde olması anlamına geliyor…

 

Peki neden Türkiye? Neden Mısır? Neden şimdi?

 

Daha bir çok soru sorabiliriz. Aslında tüm soruların da tek bir cevabı var. Buna kısaca Türkiye’nin devlet aklının bölgedeki stratejik adımları dersek yanlış olmaz. 

 

Şimdi sıkı durun;  yakında Mısır’ın elindeki en önemli kartlardan olan Nil Nehri kartını Türkiye elinden alacak . Mısır’ın çırpınış ya da öfkesi bunun için olmasın…. Zira Türkiye Nil Nehri’nin Sudan bölümündeki uzantısında büyük bir baraj yapıyor. Tüm anlaşmalar da bitti.

 

Bölgede bugün enerji olan ve çok yakın gelecekte başlaması muhtemel su savaşları kapıdayken elbette Mısır’ın bunu hazmetmesi zor görünüyor.

 

Öte yandan tamamen hem bölgede hem de Libya özelinde bir enerji satrancı oynanırken, artık bir çok ülkenin de kapalı kapılar ardındaki farklı pazarlıkları ve birliktelikleri de su yüzüne çıkmış durumda.

 

Zira bu süreçte ,Sırbistan’ın hem Hafter hem de Sarrac’aaynı anda destek verdiği, Azerbaycan’ın İsrail parası ile Ürdün ve Mısır ile nasıl Hafter’e desteklediği de sır değil. Macron’un İngiltere’ye apar topar yaptığı ziyaret de Libya’dan bağımsız değil.

 

Bölgede uzun zamandır çıkarılmak istenen savaşın sebepleri adım adım inşaa edilirken, elbette ABD seçimleri ve Amerika’nın içinde bulunduğu belirsizlik sona erdiğinde, durum biraz daha netleşecek.

 

Şimdi bu kaosu anlamak ve bu bölgenin stratejik jeopolitik tarihi süreçlerine bakarak bugün ve yarına ışık tutalım.

 

Osmanlı sonrasında Ortadoğu haritası çizilirken, bugünlerin hesaplandığı şimdi daha net anlaşılıyor.Ve o gün,  bugünün haritasını çizenler için, ‘Büyük İsrail Projesine o günden başlamışlardı ‘dersek yanlış olmaz.

 

Ortadoğu’nun şimdiki halinden pek çok isim sorumlu tutuluyor ama içlerinden ikisi var ki tarihin terazisinde hep tartılıyor:

 İngiliz Sir Mark Sykes ve Fransız Georges Picot...

Kimilerine göre “lanetli” Sykes- Picot Anlaşması’nın iki mimarı. Gizli anlaşmayı 1916’da kaleme aldılar, amaç Osmanlı İmparatorluğu’nu İngiltere, Fransa ve Rusya arasında paylaştırmaktı. Sykes ve Picot, harita üzerinde bir coğrafyanın kaderini belirlemek istedi. Fakat eleştirenlere göre, dini-etnik farklılıkları ve daha nice faktörü hesaba katmayan anlaşma,  kaosa neden oldu. O sınırlar bozuldu, yeniden çizildi, geriye kan ve gözyaşı kaldı. Hala sınırlar yeniden çizilmeye kan ve göz yaşı akmaya devam ediyor. Gerekçe;  enerji savaşları, din savaşları, kısaca güç savaşı….

 

Aslında Orta Doğu'nun bugünkü sınırları, 16 Mayıs 1916'da Mark Sykes ve Francois George-Picot tarafından imzalanan belgede açıkça tanımlanmamıştı. Ama zaman içinde öyle bir harita ortaya çıktı ki, bugün gelişen olaylara bakıldığında nasıl ince hesaplar yapıldığı gün yüzüne  çıkmış durumda…

 

Belki bir sonraki yazıda bu hesapları ve bugün bu hesaplar üzerine nasıl yeni projelerin inşaa edilmek istendiğini yazarız.

 

Bir son söze gerek varsa; olası gelişmelere her zamankinden daha hazır bir Türkiye var. Değişime ve dönüşüme her türlü alternatiflerle hazırız. Bakalım içerde ve dışarda kim kimi dövecek ve zafere kimler nasıl ulaşabilecek. Kuşkusuz gelecek vatansever ve devlet aklı ile hareket edenlerin olacak. Çünkü tarih tekerrürden ibaret.

 

 

 

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler