Işık Yansa Ne Olur, Yanmasa Ne Olur?

Işık Yansa Ne Olur, Yanmasa Ne Olur?

AYM üyesi Engin Yıldırım'ın 'ışıklar yanıyor' mesajı ülkede gündemi aniden değiştirdi. N Gazete yazarı Şevket Bülent Yahnici, Işıklar Yanıyor tartışmasını analiz etti.

Anayasa Mahkemesinin bir üyesinin sosyal medyadaki paylaşımı olay oldu. Yüksek Mahkeme yazılı açıklama yapma gereği duydu. O da yetmedi alelacele toplanarak olağanüstü bir toplantı ile konu hakkında görüşme yapma ve açıklamada bulunma mecburiyeti hissetti. Iktidarı, muhalefetiyle siyasi partilerimiz açıklamalar yaptılar. Medya, sosyal medya konuyla ilgili olarak ayakta, yorumlar yapılıyor, ahkam kesiliyor, herkes kendince öfkesini dile getiriyor. Yüksek Mahkemenin "ışık " meraklısı üyesi niye, neden. niçin  sorularına cevap yerine  "özür " niteliğinde bir açıklama yapıyor.
Anlaşılıyor ki, bu iş bir müddet daha böyle gidecek ve konu bir gündem maddesi halinde tartışılmaya devam edecek...

Anayasa Mahkemesi etrafında yürütülmekte olan ve bendenizin çok önemli olmadığına inandığım bu tartışmadan cok daha önemli ve büyük önem arzeden problemlerimiz olduğunu düsünüyorum.
Ülkemizde cok uzun bir zamandır hukuk, adalet, hukukun üstünlüğü gibi devlet ve millet hayatının vazgeçilmezleri olan kavramlar rafa kaldırılmış haldedir. Hal böyle olduktan sonra da bir Yüksek Mahkeme Yargıcının hangi sebebe dayalı olduğu bilinmez bir beyanda bulunmuş olmasını şahsen çok garipsemedim. Daha bunlar az, neler görürüz, görebiliriz diye konuya yaklaşmak gerekir, düsüncesindeyim ...
Bir ülkede hukuk, adalet, hukukun üstünlüğü nasıl rafa kalkar? 
Anayasa Mahkemesi , en yüksek yargı merciidir. Ülkede yürüyen hukuk sistemi için son müracaat makamıdır. Partiler, insanlar, kurumlar icin adalet aramada ve bulmada son sığınma yeridir. Gerektiginde "Yüce Divan" sıfatıyla en yüksek yargılama makamıdır.Yasama,yürütme,yargı şeklinde vücut bulan (kaldiysa) kuvvetler ayrılığı sisteminde en tepede yer alarak hepsi icin bir "denge ve denetleme" görevi yapacak yetkilerle donatılmıştır.Kararlari "kesin" degil, "en kesin" hüküm niteliğindedir.Itirazi mumkun degildir; cunki itiraz mercii yoktur...
Peki boyle midir? 
"Işık yandi" lafi üzerinde bunca tartışma yapılan Turkiye'de Anayasa yargısı ile ilgili cok vahim olan pek cok konu tartışılmamistir, bile...Yuksek Mahkeme kararları yok hükmünde muamele görmüştür.Kimse ses çıkartmamıştır.Verilen mahkeme kararları hakkında (TEFHIM) hükmün açıklanması  uzerine laf edilemeyeceğine(her derece mahkemesi icin geçerli bir durum)  dair açık yasa hükmüne rağmen siyasiler,bakanlar, başbakanlar herhangi işlerine gelmeyen bir Anayasa Mahkemesi kararı icin "yok hükmündedir,bu kararı tanimiyoruz" şeklinde demeçler vermediler mi?..Zihinlerinizi yoklayınız...
En son Yüksek Yargı kararını tanimayan; tanımadığını da Mahkeme hükmüyle ilan eden 14.Ağır Ceza kararı ve davranisi/tavrı "ışıkçı" Yargıcın  yaptığı isten daha vahim bir durum değil midir?
Bu ülkenin Içişleri Bakanı Anayasa Mahkemesi Başkanı icin daha bir ay bile olmadı Fetocu imasında bulundu mu,bulunmadı mi?  ..."Polis Akademisi Başkanı iken akademiye aldığı her yüz komiser/komiser yardımcısının %41'i Fettullahci  idi" nasıl bir sözdür? Söyleyen Içişleri Bakanı,muhatap Yüksek Mahkeme Başkanı!...Burası da Türkiye...Böyle bir sözün sarfedilebildigi bir ülkede adalet,hukuk,hukukun üstünlüğü  kalmamış,demek degil midir? Anayasa Mahkemesinin ışıkları yansa ne olur,yanmasa ne olur?.. 
Üyenin sosyal medya paylaşımına bu kadar yüksek sesle tepki veren toplum (medya,sosyal medya,hukuk çevreleri,siyasi partiler vs.,vb.) Içişleri Bakanımızın Anayasa Mahkemesi Başkanı hakkındaki Fetocu imasını  -hatta suclamasini- duymazdan gelmis; almaza yatmıştır.Cunki,boyle bir IMA veya SUÇLAMA dikkate alınacak olur ve ciddiyetle uzerine gidilecek olursa TÜRK YARGI SISTEMININ TEPESINDEKI ZATIN FETOCULUKLA ILISKILI OLDUĞU gibi absürt ötesi bir durum ortaya çıkacaktır.Bakanlari,başbakanları ,ülkedeki herkesi "yuce divan" yetkisiyle yargılayabilecek bir kişinin ülkenin Içişleri Bakaninca "Akademiye aldığı yüz kişinin kirkbirinin Fetocu oldugu" suçlamasına muhatap edilmesi dünyada eşi görülemez bir skandaldır...Işık yansa ne olur,yanmasa ne olur?
Konunun derinine inildiğinde ise bir başka buyuk problem ortaya çıkacaktır.Akademiye aldığı her yüz polisin/ öğrencinin kırkbirinin Fetocu oldugu suçlamasının muhatabı olan kisi o Akademiye ne zaman atanmıştır,kim atamıştır, atayan kararnamede imzası olanlar kimdir? Bu sorular bu ülkenin hicbir zaman sormiyacagi,sorulamiyacak ve cevapları aranamiyacak meçhulleri olarak kalmaya mahkumdur. Cunki, Feto 'nun  her ayağı vardir ;ama siyasi ayağı yoktur.Dogustan bacaksizdir!..
 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler