İranlı Aktivist Sınırdışı Edilirse 12 Yıl Hapis Yatabilir

İranlı Aktivist Sınırdışı Edilirse 12 Yıl Hapis Yatabilir

12 yıl hapis cezasına çarptırılmasının ardından İran’dan kaçan zorla örtünme karşıtı kadın hakları savunucusu Nasibe Şemsai, ülkesine iade edilmek üzere Edirne'de bir gözaltı merkezinde tutuluyor.

12 yıl hapis cezasına çarptırılmasının ardından İran’dan kaçan zorla örtünme karşıtı kadın hakları savunucusu Nasibe Şemsai, ülkesine iade edilmek üzere Edirne'de bir gözaltı merkezinde tutuluyor.

İstanbul Havaalanı’nda 5 Kasım’da gözaltına alınan 36 yaşındaki Şemsai, sahte pasaporta erkek kardeşinin yaşadığı İspanya’ya gitmek üzere İtalya aktarmalı bir uçağa binmek üzereydi.

Önce İstanbul’da bir karakola götürülen Şemsai, daha sonra sınırdışı edilenlerin tutulduğu Edirne’deki geri gönderme merkezine (GGM) nakledildi. Şemsai’nin buradan İran’a gönderilmesi bekleniyor.

Mimar olan ve dağcılıkla ilgilenen Şemsai 2018’de İran’ın en yüksek zirvesi Damavand’a tırmanmıştı. Şemsai, zirvede 2017 yılında zorunlu başörtüsü uygulamasına karşı düzenlenen protestolara katılan ‘‘İnkılap Caddesi Kızları’’na destek amacıyla başındaki örtüyü çıkartarak fotoğraf çektirmişti.

Şemsai, İran’ın önde gelen insan hakları savunucularından Nesrin Sutude’ye destek amacıyla Tahran metrosunun kadın yolcularına beyaz çiçekler vererek, başörtüsü zorunluluğunu protesto amaçlı başlatılan ‘‘Beyaz Çarşambalar’’ sosyal medya akımına da katılmıştı. Sutude iki yıl tutuklu kalmasının sağlık sorunları nedeniyle geçen hafta geçici olarak serbest bırakılmıştı.

İran rejimince 2019 yılının Mayıs ayında tutuklanan Şemsai aralarında rejim karşıtı faaliyetlerde bulunmak ve İslam’ın kutsal değerlerine hakaret etmenin de olduğu çok sayıda iddiayla suçlanmış, altı ay gözaltında tutulduktan sonra şartlı tahliye edilmişti.

Geçen Mayıs ayında kimlik belgelerini ve Devrim Muhafızları’nın el koyduğu diğer eşyalarını geri almak için İran başsavcısının ofisine gittiği belirtilen Şemsai, burada 12 yıl hapis cezasının onandığı haberini almasının üzerine sınır kaçakçıları aracılığıyla komşu Türkiye’ye kaçmıştı.

Uluslararası koruma

İstanbul’da bir insan kaçakçısından sahte pasaport alan Şemsai, avukatına göre İspanya’da yaşayan erkek kardeşinin yanına gitmek istiyordu. 5 Kasım’da İstanbul’da gözaltına alınmasının ardından İranlı ve Türk aktivistler Şemsai’nin Türkiye’de kalmasına izin verilmesi için geniş çaplı bir sosyal medya kampanyası başlattı.

Türkiye İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü, Şemsai hakkında yasal sürecin devam ettiğini bildirdi. Yayınlanan bir basın açıklamasında Şemsai’nin 16 Kasım’a kadar henüz Türkiye’den uluslararası koruma talebinde bulunmadığı da belirtildi.

Şemsai’nin İstanbul’daki avukatı Uğur Özgür, VOA’e yaptığı açıklamada, müvekkilinin 17 Kasım’da Edirne’deki geri gönderme merkezinden uluslararası koruma başvurusu yaptığını bildirdi.

Özdemir, daha önce uluslararası koruma başvurusu yapan İranlı aktivistlerin sınırdışı edilmesinin, Şemsai’nin İran sınırından Türkiye’ye geçer geçmez Türk makamlarına sığınma için başvuru yapmasını engellediğini bildirdi.

Cenevre Sözleşmeleri kapsamında Türkiye yalnızca Avrupa Konseyi üyesi ülkelerin vatandaşlarına sığınma hakkı veriyor. Bu nedenle Türkiye, Avrupa ülkeleri dışından gelenlerin başvurularını ‘‘uluslararası koruma başvurusu’’ kapsamında değerlendiriyor.

Göç İdaresi Genel Müdürlüğü verilerine göre geçen yıl 3.588 İranlı Türkiye’de uluslararası koruma başvurusu yaptı.

Başka sınırdışı uygulamaları da oldu

Brüksel’de yaşayan İranlı gazeteci Peyman Aref, Şemsai gibi birçok İranlı için Türkiye’nin güvenli bir durak olmadığını söyledi ve Türk yetkililerle Tahran yönetimi arasındaki işbirliği söylentilerini hatırlattı.

Aref, VOA’e yaptığı açıklamada İranlı Muhammed Recebi ve Said Temcidi’nin sınırdışı edildiğini hatırlatarak Türkiye ve İran’ın istihbarat paylaşımı konusunda yakın işbirliği yaptıklarını ve Türkiye’nin geçen yıllarda çok sayıda İranlı aktivisti ülkelerine iade ettiğini kaydetti.

Türkiye Dışişleri Bakanlığı ise VOA’in yorum talebine henüz yanıt vermedi.

26 yaşındaki Recebi ve 28 yaşındaki Temcidi, İran’da 2019 yılının Kasım ayında yapılan hükümet karşıtı gösterilere katılmış, gözaltına alınıp serbest bırakılmalarının ardında sığınma talebinde bulunmak üzere Türkiye’ye kaçmıştı. Ancak burada Türk yetkililerin gözaltına aldığı iki iki aktivist Şubat ayında İran’da ölüm cezasına çarptırıldı.

İran Anayasa Mahkemesi Temmuz ayında ölüm cezasını onadı, ancak aktivistler yeniden yargılanmayı beklerken cezanın infazı da askıya alındı.

İnsan hakları aktivistlerine göre ölüm cezaları bundan sonraki protestolarda göstericileri korkutmak amacıyla veriliyor.

Geri gönderme yasağı

Bazı insan hakları örgütleri Türkiye’nin coğrafi sınırlamalardan bağımsız olarak sığınmacıların korunması için uygulanan geri gönderme yasağını uygulaması gerektiği görüşünde. Bu yasak, kişilerin ceza alabileceği ülkeye geri gönderilmesini engelliyor.

Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi İletişim Direktörü Tarık Beyhan VOA’e yaptığı açıklamada bir kişinin bile zorla sınırdışı edilmesinin başkalarının da o ülkede kendini güvensiz hissetmesine neden olacağını söyledi.

Beyhan Uluslararası Af Örgütü’nün, Türkiye’nin 4 milyon sığınmacıya ev sahipliği yaptığının farkında olduğunu, ancak yine de Türkiye’nin bir kez bile olsa insan haklarını, uluslararası hukuku ve geri gönderme yasağını ihlal etmemesinin kabul edilemez olduğunu kaydetti.

İran ve Türkiye arasında işbirliği arttı

Bazı uzmanlar dış politika ve güvenlik politikaları konusunda İran ve Türkiye arasındaki işbirliğinin artmasının İranlı sığınmacıların Türkiye’de daha sert muameleyle karşılaşmasına neden olduğu görüşünde.

Geçen Eylül ayında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, çevrimiçi düzenlenen Türkiye-İran Üst Düzey İşbirliği Konseyi toplantısına katılmıştı. Bu toplantıda taraflar bölgede karşılıklı çıkarları için ortak hareket etme, bu kapsamda PKK ve İran kolu PJAK gibi terör örgütlerine karşı ortak mücadele kararı almıştı.

Hem PKK hem PJAK, Türkiye ve ABD’nin terör örgütleri listesinde yer alıyor.

Demokrasileri Savunma Vakfı (FDD) Türkiye Programı Direktörü ve eski CHP milletvekili Aykan Erdemir, VOA’e yaptığı açıklamada Türk ve İranlı yetkililerin güçlerini birleştirme konusunda daha fazla ortak zemin buldukları bu dönemde Türkiye’ye sığınan İran vatandaşlarının daha fazla risk altında olduğunu söyledi.

Erdemir, Türk hükümetinin son sınırdışı uygulamalarının İran rejimine muhaliflerine baskı uygulama konusunda daha fazla alan sağladığını belirtti.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler