İmamoğlu: Binali Yıldırım Soruların Önceden Görüşülmesini Talep Etmiş

İmamoğlu: Binali Yıldırım Soruların Önceden Görüşülmesini Talep Etmiş

31 Mart seçimlerinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen Ekrem İmamoğlu, NTV-Star TV ortak yayınında Simge Fıstıkoğlu moderatörlüğünde Ahmed Arpat ve Sabah Gazetesi Ankara Temsilcisi Okan Müderrisoğlu'nun sorularını yanıtladı.

İmamoğlu, AK Parti'nin İstanbul adayı Binali Yıldırım ile katılacakları program için, "Ben çok rahatım, bugüne kadar kimseye bir iftiram olmadı.

Kendisini destekleyenlere de seslenen İmamoğlu, "Gönülleri rahat olsun, bu bir vazifedir. Bu İstanbul halkına karşı bir sorumluluktur, bunu yerine getiriyorum.

İmamoğlu, ayrıca, "Sayın Yıldırım soruların görüşülmesini talep etmiş. Ben danışmamına bu ifadelerimi söyledim. Biz müdahale eden değil sadece gözetleyen konumda olalım.

İmamoğlu, Ordu’daki VIP girişinde yaşanan kriz sonrası gündeme gelen olaylara yönelik soru soran Sabah Gazetesi Ankara Temsilcisi Okan Müderrisoğlu’na, dikkat çeken bir yanıt verdi.

Müderrisoğlu’nun Koç Grubu’ndan kiralanan uçakla ilgili sorusuna cevap veren İmamoğlu, "Sizin şu an bağlı olduğunuz bir grubun, iktidar partisiyle olan münasebetinin milyonda biri kadar o grupla münasebetim yoktur" diye belirtti. İmamoğlu'nun yanıtı sosyal medyada gündem oldu.

BİNAL YILDIRIM'DAN YANIT

İmamoğlu'nun canlı yayındaki  "Sayın Yıldırım soruların görüşülmesini talep etmiş" sözleri üzerine, Binali Yıldırım, bir açıklama yaptı.

Yıldırım, sosyal medya hesabından, "Varsa elinde kanıt ispatlasın yoksa da özür dilesin. Yalan söyleme üzerine kurulu çirkin bir siyaseti İstanbullular hak etmiyor. Bunun adı basitliktir" diye belirtti.

İSMAİL KÜÇÜKKAYA'DAN AÇIKLAMA

Habertürk'te canlı yayına bağlanan gazeteci İsmail Küçükkaya, İmamoğlu'nun "Yıldırım soruların görüşülmesini talep etmiş" sözleri için bir açıklama yaptı.

Küçükkaya, "Galiba Ekrem İmamoğlu, Binali Yıldırım'ın ortak yayındaki soruları görmek istediğini söylemiş.

Bunu nereden çıkardığını bilmiyorum. Çünkü Ekrem İmamoğlu ile günlerdir hiç konuşmadım. Dolayısıyla böyle bir şeyi bana dayandırarak söylemiş olması bir milyarda sıfır ihtimal.

Küçükkaya şunları söyledi:

Birincisi ben gerçekten günlerdir Ekrem İmamoğlu ile konuşmadım. İkincisi daha hazırlanmış hiçbir soru yok. Üçüncüsü Binali Yıldırım'ın benden böyle bir talebi olmadı, olamaz.

Dördüncüsü açık oturuma dair henüz hiçbir soru hazırlanmadığı gibi hazırlanma aşamasında, sonrasında, yayından önce de hiç kimsenin bunu benim dışımda bilmesi mümkün değil. Kimseye vermem ben onları.

HEPSİNİ KONUŞALIM İSTİYORUM

İmamoğlu'nun konuşmalarından satırbaşları ise şu şekilde:

Münazaranın buluşma noktasında çabayı kendime alacağım, kusura bakmasınlar. Başından beri talep eden kişi olarak... Moderatör tarafını Sayın Yıldırım üstlenmiş gibi oldu.

Başından beri net tavrımı söylemiştim. Hangi televizyonu hangi moderatörü istiyorsanız hazır olduğumu söylemiştim. 31 Mart öncesi de söylemiştim.

Moderatör kısmında Sayın Yıldırım fikirlerini beyan etmeye başladı, ben o alana hiç girmedim zaten.

Uğur Dündar talebini ortaya koyunca ben ona ne diyebilirim ki? Uğur Dündar saygın bir gazeteci.

Böyle bir münazara ortamını defalarca yönetmiş birisi. Sonrasında vazgeçitğini ifade etti. Ben aradım kendisini.

Attığı tweetle paralel bir cevap verdi. Ortamın kendi prensiplerinin uygun olmadığını, iki tarafa da zarar verebileceğini bana ifade etti.

Sayın İsmail Küçükkaya için bir karar verildi. Mekansal detayları netleşti. O sürecin teknik detayları benim anladığım şeyler değil. Nasıl çekim, reji, yönetmen gibi unsurlar netleşti.

31 Mart günü dahil olmak üzere, İstanbul'un dünü, bugünü ve yarını olmak üzere zihinlerde hangi soru varsa sorulmasından yanayım.

Asla bir sınırlama olmasından yana değilim. Bana soruları yollamasa da olur. Kendileri nasıl hazırlıyorlarsa, elbette eşitliğin korunması halinde.

Bir adaya hangi soruları sorabiliyorsa, bir başka adaya da hissettirerek sorularını hazırlayabilmeli diye düşünüyorum.

Sayın Yıldırım soruların görüşülmesini talep etmiş. Ben danışmamına bu ifadelerimi söyledim. Biz müdahale eden değil sadece gözetleyen konumda olalım. Biz çıkalım konuşalım. 31 Mart, 6 Mayıs sürecini. 18 günlük süreci. Hepsini konuşalım istiyorum.

BİR TUZAK KURULDU BİZE

O kabul etmedi, şimdi de siz vazgeçin diyenler var. Asla! 17 senedir bu niçin yapılmıyor diyen bir anlayışa sahibiz. Şimdi pozisyon değişti, tereddütler arttı.

Bundan dolayı isteniyor diye böyle bir şeyi ben zaten doğru bulmam. Ben münazaraya alışık bir insanım.

Ben Beylikldüzü belediye başkanlığı yaptığım dönemde, sağıma soluma ilçedeki siyasi parti ilçe başkanlarını davet edip beni sorgulayın ben de cevap vereyim diyen bir insanım. 5 sene boyunca bunu yaptım.

Öncelikle şunu söyleyeyim. Ben bir bayram tebriği için Trabzona gittim. Çünkü oralıyım. Köyümde birkaç yüzyıldır yaşayan bir aileyiz. Bizim bir geleneğimiz var.

Ata mezarlarımız var. Bayramlaşma ötesinde bir şey yaşadık. Bence Karadeniz'in yaşadığı en büyük bayramlaşmaydı.

Muazzam bir şey. Giresun aynı, Ordu aynı. 21 konuşma yaptım. Muazzam bir şey. Her ilçede.

Ben bir özel uçak kiralayarak (altını çizeyim) Trabzon'a gittim. Trabzon'da beni nereden karşılayacaklar bilmem ki. Gittiğimiz yerde sorumlu insanlar var. Bizi VIP'ten karşıladılar.

Geldik otobüsümüze bindik köyümüze gittik. Ertesi sabah bayramlaşmanın büyük bir kalabalığa dönüşmesini yaşadık.

Derken bu güzel buluşmayı örtmek isteyen bir anlayış. Görünen figür Ordu Valisi'dir. Bir tuzak kuruldu bize.

HANGİ İTHAMLA SUÇLUYORSUNUZ

Ben oraya gidene kadar nereden çıkacağız onu bilen birisi değilim. Havaalanına girdik, VIP'ın giriş bariyerleri açıldı.

Arabaları çektik. Orada insanlarla fotoğraf çekinmeye başladım. Benim annem, babam, kız kardeşim x-ray cihazından geçti.

İçeri girdiğimizde bir bağrışma, çağrışma. Ne oluyor ne bitiyor dediğimde. Annemle karşılaştım, benzi atmış.

Biz her yerden gideriz evladım" diyor. "Buradan girişİmizi yasakladılar", "Kim yasakladı" dedim.

Bu bir tuzak dedim. Polislerle direnç varmış gibi gösteriyorlar. Günün sonunda polislere kusura bakmayın, bu sizinle olan bir olay değildir. "Hakkınızı helal edin" deyip geçtik. "yok onu dedi bunu dedi." Konuşacaksa basın, medya, 1 milyona yakın insanın Karadeniz sahilinde bizi karşılamasını konuşsun.

İnsanların gösterdiği ilgiye uygulanmış, provoke edilmiş bir süreçtir. Vali bey'e kim talimat vermiştir, onu sorgulamak lazımdır. Vali bey bize tuzak kurmuştur. Kim talimat vermiş açıklasın.

İki profil yok, tek profil var. Ben insanım. Siz de 72 yaşındaki annenizin yüzünü beyaz görünce insanları dışarı çıkartırsınız ya da kavga edersiniz bilemem. Ben dışarı çıkarmayı seçtim. Tutanak uydurma, bir tuzak.

Yüzümdeki sertlik insanlara size çok sert geliyorsa, ben sizi bu ülkenin bakanlarının söylediği sözleri tarif etmeye davet ediyorum.

Vali basitlik yapmıştır. Siyasete alet olmuş bir grup diyorsunuz. Siz bile şu anda kusur işliyorsunuz.

Türkiye Cumhuriyeti'nin 100 yıllık bir kuruluşunu hangi ithamla suçluyorsunuz. Sizin şu an bağlı olduğunuz bir grubun, iktidar partisiyle olan münasebetinin milyonda biri kadar o grupla münasebetim yoktur.

BU DA SİYASİ BİR YÖNLENDİRMEDİR

İstanbul'da hemşerilik üzerinden buluşmaları minimuma indirmeye çalıştım. Her kavram bir bölünmeyi oluşturuyor.

Arkadaşlarım bana 8-9 il saydılar. Ben dedimki bayramda, bir özlemim var yerine getirmek istiyorum. Madem oraya gittiniz Giresun-Ordu talrbi var dediler oraya gittik.

Bu da bir siyasi yönlendirmedir. Ama bunun sona ermesi lazım. Ben İstanbullu hemşerilerimin peşindeyim.

İstanbul'da hemşeri dernekleri üzerinden siyasallaşmanın çok tehlikeli olduğunu düşünenlerdenim. Herkesin bir değeri var.

Kesinlikle ve kesinlikle tüm hücrelerimle söylüyorum. İstanbul'da yaşayan 16 milyon insanın hepsi bir. Bir İstanbul kültürü oluşması konusunda bir eğilimim var.

Mini minnacık çocuklarımızın bile liraları var. Yüz binlerce insan bağışta bulundu. Mutlaka ve mutlaka seçim süreci tamamlandığında tüm şeffaflığıyla süreci kamuoyuna aktaracağız.

Şu an yapılan bağışların 23 Haziran seçimiyle ilgili bir kampanya olduğunu. Ne kadar harcandı, ne kadar kaldı.

Birkaç manevi harcama konusunda düşüncelerim var. Süreç netleştikten sonra paylaşacağım. Ama şehrimizde ama ülkemizin farklı noktalarında kalıcı bir şeyler yapabilir miyiz diye öngörülerimiz oldu. 23 Haziran'dan sonra topluma her şeyi açıklıkla anlatacağız.

Bu ülkenin bir atmosferi var. Atmosfere göre dün başka bugün başka konuşan bir kimliğe sahip değilim.

Bir kampanya döneminde aynı kampanya bütünlüğü içerisinde hiçbir siyasi yol arkadaşım çelişkili hiçbir ifadede bulunamaz.

Ben CHP-İYİ Parti'nin adayıyım. Ben İstanbul ittifakının adayıyım dedim lansmanda. Herkesin oyuna talibim.

Bunun içinde HDP'li, AKP'li, MHP'li, BBP'li aklınıza gelebilecek DP, DSP, Saadet partisi, herkesin oyuna talibim. Hiç kimseyi birbirinden ayırmıyorum.

Benim garipsediğim taraf şu. Terör örgütlerinin sözcüleri kimlerse - takip etmem onları, yok hükmündedir benim için - terör örgütlerinin isimlerini her gün dile getiren insanlar terör örgütü kampanyası yapıyor. Anlamış değilim. Benim için, senin için bir başkası için de terör örgütü. Bu tavır milli tavırdır.

31 Mart'a kadar, ben İstanbul'da yaşayan Kürt hemşerim için, HDP'li seçmen için ne dediysem bugün aynısını söylüyorum. Bugün gelmeden öğlende Van'lı vatandaşlar sohbet etmek istedi, aynı şeyleri söyledim.

HDP, Türkiye'nin siyasi partisidir. Tavsiyem şudur, dün başka konuşan -hatta iki hafta önce başka konuşan- bugün başka konuşan sorgulamanızı ve yorumlamanızı isterim.

O ZAMAN SESİMİZİ DUYURAMIYORDUK

Ben 5 yıllık başkanlık dönemimde farklı konularda şahsım da dahil olmak züere yüzlerce soruşturma geçirmiş bir belediye başkanıyım. Birçok konu var.

Gururla söylüyorum ki, 5 yıl boyunca, özellikle adaylığım söz konusu olduğunda ayrı bir mercek altında tutulma çabası olmasına rağmen zerre kadar ne bir görev zararı, sayıştay raporları var

Bütün bu denetimlerden geçmiş, hakkında tek bir dava açılmamış. Aleyhine tek bir sonuç alınmamış biriyim.

Hatamız, eksiğimiz olabilir ama minimum bütçeyle maksimum iş yapma ahlakıyla yetişmiş birisiyim.

İhalelerimiz oldu, naklen yayınlamış birisiyim. 5 yıl boyunca başlattığımız en nitelikli biçimde naklen yayınla insanların şeffaf biçimde önüne koyan birisiyim. Bizim raporlarımız var.

Ufak tefek hatalar olabilir, asla maddi anlamda değer ifade eden unsurlar değildir. Tertemiz bir 5 yıl geçirdiğime inanıyorum.

Biz israf merceği her kurumun yeni nesil bir dönemi başlatma adına tekrar tekrar kendi kurumuna tutmak ve gerekli tedbirleri almalı.

Kamu vicdanı korunmamaktadır. Kul hakkı çok değerli bir kavramdır. Bütün bu yapılan harcamaların yanlışları.

Bu ülke zengin değil. Ben iş insanıyım. Bir işin fizibilitesinde ihtiyaç mı değil mi, maliyeti çok önemli. İhtiyacı belirlersiniz.

Türkiye'nin şu an çok zarar eden kurumları kamu kurumlarıdır. Dünyanın hiçbir yerinde bu kadar çarçur edilen bir alan yoktur.

Benim ilk sunumum kent yoksulluğu üzerine oldu. Tam 4 ay önce bugün. Şubat ayının 11'inde yine yoksulluğu konuşuyorduk. O zaman sesimizi duyuramıyorduk.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler