İfade Özgürlüğüne Yeni Bir Darbe mi?

İfade Özgürlüğüne Yeni Bir Darbe mi?

Hükümet, sosyal medya alanında yeni düzenlemeler içeren yasa teklifini Salı günü TBMM’ye sundu. Tasarı, hükümete, sosyal medya üzerindeki kontrolunu arttırması imkanını tanıyacak. Muhalefet ise yeni düzenlemeden endişeli.

Hükümet, sosyal medya alanında yeni düzenlemeler içeren yasa teklifini Salı günü TBMM’ye sundu. Tasarı, hükümete, sosyal medya üzerindeki kontrolunu arttırması imkanını tanıyacak. Muhalefet ise bu yeni düzenlemenin Türkiye’de sansürleri daha da büyük boyutlara taşıyacağından endişeli.

Yeni yasal düzenlemeyi, sosyal medyanın Türkiye’de değişen rolünü ve ifade özgürlükleri açısından Türkiye’yi nasıl bir geleceğin beklediği konularını gazeteci Emre Kızılkaya ve Washington’daki düşünce kuruluşu Center for American Progress (Amerikan İlerleme Merkezi) uzmanı Max Hoffman’a sorduk.

Emre Kızılkaya: “İfade özgürlüğüne yeni bir darbe”

VOA Türkçe'nin sorularını yanıtlayan Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) Türkiye Ulusal Komitesi Başkan Yardımcısı ve yeni nesil gazeteciler için kar amacı gütmeyen platform “Journo.com.tr”nin Proje Editörü Emre Kızılkaya, yeni yasa taslağının, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’deki sosyal medya platformlarını “tamamen kaldırma” sözünün ertesinde meclise sunulduğuna dikkati çekti. Kızılkaya, “Hükümetin hala onlarca gazeteciyi hapiste tuttuğu ve 400 binin üzerinde web sitesini engellediği gerçeğini düşünürsek, bu yasa taslağının da Türkiye’de ifade özgürlüğüne yeni bir darbe daha vurma potansiyeline sahip olduğunu söyleyebiliriz. Hükümetin şeffaflık eksikliğinin yanında, bu tür kritik yasalarda sivil toplumla diyaloğa da geçmemesi, tasarının mecliste görüşülmesi öncesinde iyimser olmamızı engelliyor” diye konuştu.

“Sosyal medya tarihin bir parçası, onu kontrol etmek de tarihi yeniden yazmak olur”

Kızılkaya, bir gazeteci olarak kariyerinde sosyal medyanın nasıl bir rol oynadığı sorusu üzerine, kendisi açısından sosyal medyanın hayati önem taşıdığını, kamuoyunun nabzını ölçme, haber toplama ve yeni kaynaklarla temas kurma gibi faaliyetler için sosyal medyayı sıkça kullandığını belirtti.

Twitter’ı 2008 yılından bu yana kullandığını anlatan Kızılkaya, “2013 yılındaki Gezi Parkı protestoları sırasında ya da 2016’da çalıştığım gazete binasının darbeci askerler tarafından basıldığı gün, o olaylarla ilgili son gelişmeleri okurlara anbean Twitter üzerinden duyurduğumu hatırlıyorum. Dolayısıyla sosyal medya tarihin bir parçası. Onu kontrol etmek de tarihi yeniden yazmak anlamına gelecek” ifadesini kullandı.

“Dijital alan Türkiye’de bağımsız gazeteciliğin son kalan sığınağı”

Türkiye’de medya üzerindeki baskılar artarken, sosyal medyanın oynadığı rolün de zaman içerisinde nasıl bir değişim gösterdiği şeklindeki bir soruyu da yanıtlayan Kızılkaya, dijital alanın Türkiye’de bağımsız gazeteciliğin son sığınağı haline geldiği görüşünü dile getirdi.

“İfade özgürlüklerine en büyük tehdit artık hükümetten değil dijital eşik bekçilerinden geliyor”

Kızılkaya, Türkiye’yi basın ve ifade özgürlükleri açısından nasıl bir geleceğin beklediği sorusu üzerine de, “kasvetli görünüme” rağmen Türkiye’deki yeni nesil gazetecilerin, basın özgürlüğü konusunda daha demokratik bir ortamın yaratılması için hem istekli oldukları hem de bunu yapabilecek kabiliyeti taşıdıkları değerlendirmesinde bulundu.

“Journo” projesindeki çalışması kapsamında genç gazetecilerle konuşma imkanı bulduğunu ve onlara çok güvendiğini belirten Kızılkaya, “Gazeteciliğe bağlı kalıyorlar ve Türkiye’de bu işi kamu yararına yapma yönünde ısrarcı oluyorlar. Bu anlamda bence en büyük tehdit artık Türk hükümetinden gelmiyor. Son yerel seçimlerde de görüldüğü üzere, Erdoğan çoğunluğun desteğini kaybetti ve bunu geri kazanması muhtemel gözükmüyor. Bu da, bir sonraki cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanmasının çok daha zor olacağı anlamına geliyor. Dolayısıyla bence en büyük tehdit dijital ağ bekçilerinden geliyor. Örneğin, çok sayıda Türk, haberlere Google arama motoru üzerinden tesadüf eseri ulaşıyor. Google şu anda Erdoğan yanlısı yayın organlarına yoğun biçimde iltimas geçiyor ve LGBTI+ gibi kırılgan toplulukların kendi uluslararası standartlarını Türkiye’de de uygulama çağrılarına kulak tıkıyor. (Bu konuda Emre Kızılkaya’nın İngilizce ve Türkçe yazısı). Google gibi dev şirketler hükümetin propaganda makinesini beslediği sürece, genç gazetecilerin halkı bilgilendirme görevi de çok zor olmayı sürdürecek ve dijital sığınak da tüm tarafların kuşatması altında kalmaya devam edecek” diye konuştu.

Max Hoffman: “Tasarıyı getirmedeki gerçek neden, AKP’de halk desteği azalıyor endişesi ve muhalefetin sosyal medyadaki başarısı“

Geçen ay Türk medyasının durumuyla ilgili olarak Amerikan İlerleme Merkezi tarafından yayınlanan raporun yazarlarından Max Hoffman da, yasa teklifinin sosyal medyanın kontrolunun fiilen Türk hükümetine teslim edilmesini sağlayacağı görüşünde. Hoffman, “Yasa taslağı, toplu olarak ele alındığında, sosyal medyanın kontrolunu fiilen Türk hükümetine teslim edecek bir dizi yükümlülüğü hayata geçiriyor” ifadesini kullandı.

 

Kaynak:  VOA  Türkçe

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler