Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş N Gazete'ye konuştu

Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş N Gazete'ye konuştu

"Biz hazırlıklarımızı söyleme dönüştürdük. Seçimden sonra da eyleme dönüştürdük. Sosyolojik olarak da çok hazırlık yaptık"

SURİYE SINIRINDA EN KRİTİK İLLERİMİZDEN HATAY’IN BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANI LÜTFÜ SAVAŞ, N GAZETE’DEN NURAY BAŞARAN’IN SORULARINI CEVAPLADI.

 

BU SÖYLEŞİDE İLGİNÇ TESPİTLER VE BÖLGEDEKİ SON DURUMUN RESMİ NET OLARAK ORTAYA ÇIKTI.

 

İŞTE O SOHBETİN SATIRBAŞLARI:

 

- ‘SURİYE’NİN SINIRLARI NE KADAR GÜVENLİYSE, TÜRKİYE O KADAR GÜVENLİDİR’

 

-‘YEREL SEÇİMLER BİR YIL ERTELENİR’

 

-‘CHP, FABRİKA AYARLARINA DÖNERSE BAŞARIR’

 

-‘SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI ADI ALTINDA HATAY’IN RENKLİ YAPISINI BOZMAK İSTEYENLER VAR’

 

NURAY BAŞARAN

 

Önce Irak, sonra Suriye savaşı ve müdahaleleri. Artık herkes biliyor ki , bu Büyük Orta Doğu Projesi’nin yarattığı  Büyük Orta Doğu Savaşı…

 

Üstelik de devamında Doğu Akdeniz  savaşı artık göz göre göre geliyor. Tam da bu noktada Hatay’dan başlayarak, Antalya –Adana- Mersin arasındaki hatta, 2019  Mart ayında yapılacak belediye seçimleri ve başkanların seçimi şimdi daha kritik öneme sahip.

 

Devlet aklı bu noktada,  daha güvenlikçi belediyecilik anlayışı benimserken,  biz de bölgedeki son durum için Hatay’dan başladık gezimize.

 

Dünkü köşe yazımda belirttiğim gibi Hatay Büyükşehir’in tıp doktoru Belediye Başkanı Lütfü Savaş ve yine tıp doktoru olan eşi Nazan Savaş ile Cumartesi sabah kahvaltısında bir araya geldik.  Bölgeyi ve Hatay’ı konuştuk. Hatta daha ileri gidip, doktorluk mesleğinin de verdiği tecrübe ile Lütfü Bey Hatay ve bölgenin röntgenini çekip,  reçeteyi de önümüze serdi. Sohbetimizi sansürsüz aynen yayınlıyoruz.

 

 

NGAZETE: Doktorluk bir avantaj herhalde.

 

LÜTFÜ SAVAŞ : Doktorluk avantaj, üniversite yöneticiliği yapmak avantaj, genetik kodlarımız avantaj, eşiniz avantaj. Hepsi  avantaj bunların. İstiyorsanız çevirebiliyorsunuz avantaja. Ben hayata yukarıdan ya da aşağıdan değil de hep pozitif bakarım. O zaman  insanları hem analiz edebiliyorsunuz,  hem sentez yapabiliyorsunuz. Buna karşı bir refleks oluşturabiliyorsunuz. Siyasi  rakiplere karşı da öyle. Ben hiçbir konuşmama, hiçbir toplantıya hazırlıklı gitmem. Doğaçlama yaparım. Oradakileri çözümlerim, ona göre konuşurum. Fena da olmuyor. Birikim var ki öyle oluyor.

 

BENİM PROJELERİM HAZIRDI, RAKİBİM İSE HAMASET KONUŞUYORDU

12-001.jpg

 

NGAZETE. : Nasıl kazandınız? Gerçi AK Parti’den geliyorsunuz, CHP’ye geçişiniz…

 

LÜTFÜ SAVAŞ: CHP’ye geçişimiz önceden tasarlanmış bir şey değildi. Önce iki tane başka siyasi parti bana adaylık teklif etti. Daha sonra CHP teklif etti. Seçime çok az kala ben CHP’den aday oldum. Bir iki ay civarında ancak çalışabildik. Ben hazırdım zaten. Projelerim hazırdı. İki yıl öncesinden Hatay nasıl toparlanır, özellikle alt yapı ve üst yapı noktasında neler yaparız? Bütün hepsinin alan projesini çizmiştim. Hatay’ı karış karış biliyordum. Gittiğim her yerde projelerimi anlatıyordum. Rakibim hamaset ve genel siyaset konuşuyordu. İnsanlar, ‘hazır olan atı’ seçtiler.

 

NGAZETE : Aslında CHP’nin en çok eleştirildiği, yani hep ‘Konuşur ama bir şey yapmaz’ diye, özellikle eyleme geçme noktasında eleştiriler var.

 

LÜTFÜ SAVAŞ : Biz hazırlıklarımızı söyleme dönüştürdük. Seçimden sonra da eyleme dönüştürdük. Sosyolojik olarak da çok hazırlık yaptık. Gezi eylemleri sırasında, burası çok kozmopolit bir yer, yani etnik farklılıkların-insan farklılıklarının çok olduğu bir şehir. Son iki yıl hazırlandık derken, Gezi eylemlerinden dolayı da bir başarı var. Burası ayrışmaların olduğu bir dönemden geçti.Bir sürü toplantı yaptık. Mahalle mahalle, muhtarlık muhtarlık…

 

NGAZETE: Önce Gezi Parkı’nı  kazandınız?

 

LÜTFÜ SAVAŞ: Yok. Ben Suriye olayları başlarken bir gidiş hattı almadım. Hatay’ın her noktasında, Belediye Başkanları ile, muhtarlarla, kanaat önderleri ile 2000’e yakın toplantı yaptım. Birlik bütünlük için. Huzura katkı anlamında. Beni o zaman Antakya dışındaki ilçeler de tanıdı. Oradaki kanaat önderleri de tanıdı. Fikirlerimi, görüşümü öğrendiler. Tabii seçim sürecinde de hazırdık. Son iki yılda hazırlamış olduğumuz bir Ar-ge çizdim. Oradaki gençler karış karış dolaşarak eksikleri tespit ettiler. Biz hangi parselde,  hangi paftada proje yapacağımızı bile anlatınca insanlar bizim hazır olduğumuzu anladı. Bir de karşıda Türkiye tarafından bilinen bir aday vardı. İkimizi karşılaştırdılar. Bu karşılaştırma insanların geçmişten beri yapmış olduğu bütün eylemlerle birlikte projelerin ortaya konması ve genel konjonktürde ‘Gezi ‘eylemleri atmosferinde bu eylemleri kim sürdürmeye çalıştı? Kim alevlendirmeye çalıştı?’ bütün bunları da ortaya koyarak oldu. Sonuç itibariyle seçim çalışmasına başladığımız 20. günden itibaren ben hep önde gittim.

 

HATAY’IN RUHUNA UYGUN BİR YÖNETİM SUNULDU

13.jpg

 

NGAZETE: Şimdi bölgeyi nasıl görüyorsunuz? Hatay noktasında nasıl bir duruş sergilemek lazım? Bölgedeki gelişmeler Hatay’ı hangi noktalarda etkiler? Ne gibi tedbirlere ihtiyaç var size göre?

 

LÜTFÜ SAVAŞ.: Şimdi tabi bizim bölge hakikaten çok renkli. Ama bizim bölge yıllardır bu rengi taşıdığı için empati ve sempati, sevgi konusunda hazırlıklılar. Karşısındakini direkt yargılayan bir toplum yok.  Hatay’da şu var ki,  Hatay halkı 7 yılı aşkın süredir biraz tedirgin yaşadı. Önceleri,  ilk zamanlar psikolojik ve sosyolojik sıkıntılar yaşadık. Son beş yılda artan bir şekilde sığlaşan bir ekonomi ile karşı karşıyayız. Ve Hatay gerçekten de ne yapması gerektiğini bilen bir toplum. Mesela,  mevcut iktidara da bayağı oy veren bir toplum. Şu anda 11 milletvekilinin 5’i AKP’den,4’ü bizden,1’i MHP’den. Bir tanesi de HDP’den. Yani mevcut iktidara da bayağı oy veren bir toplum. Artı 15 ilçenin 11’i mevcut iktidarın elinde. Meclisteki 87 meclis üyesinden 49’u iktidarın elinde. Yani burada Hatay,  ruhuna uygun bir yönetim şeklini bizlere sundu. Hatay dedi ki, ‘Hatay’ın ruhuna uygun bir şekilde Büyükşehir’i yönetin.’ Büyükşehir Belediye Başkanı CHP’den; Meclis çoğunluğu mevcut iktidarın elinde. Ama ilk günden beri iktidarın buradaki mensupları, bu işi koz olarak kullanmaya çalıştılar. Maalesef Hatay’ın gelişimine büyük bir ket vurdular. Çünkü Hatay ile ilgili her konuda hemen hemen ‘pozitif bir şey varsa bunu Büyükşehir Belediye Başkanı’na yazılır. Buna hayır diyelim’ refleksiyle çalıştılar. Çoğu zaman toplumu biz bu konuda bilgilendirdik, toplumun homurdanmasıyla iktidar partisinin Meclis’teki üyeleri mecburen bazı şeylere evet dedi. Bu nedenle de hakikaten Hatay halkı çok sağduyu sahibi. Bunun biz Meclis’te faydasını görüyoruz Hatay’ın lehine olan konularda. Bugüne kadar Türkiye’de bizim gibi kurulan belediyeler ya da bütün belediye başkanları içerisinde en çok alt yapıyı biz yaptık.

 

NGAZETE :Peki bölgedeki tehditler ne sizce? Özellikle Hatay özelinde.

 

LÜTFÜ SAVAŞ: Şimdi özellikle bizim kendi içimizde herhangi bir tehdit yok. Yeter ki bu şehri adaletli bir şekilde, adil, eşit bir şekilde biz yönetelim. O yüzden hem genel idare,  hem de belediye idaresi anlamında eğer siz bu şehrin ruhuna göre hareket ederseniz,  kendi içimizde birbirimize karşı, ülke rejimine karşı, devlete karşı herhangi bir tehdit yok.

 

‘SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI ADI ALTINDA HATAY’IN RENKLİ YAPISINI BOZMAK İSTEYENLER VAR’

 

NGAZETE: Ama şimdi artık savaşlar eskisi gibi topla tüfekle yapılmıyor sadece biliyorsunuz. James Bond çantalar dediğimiz ekonomi ile yapılıyor, siber saldırılar var, ayrışmaya dönük etnik operasyonlar var.

 

LÜTFÜ SAVAŞ: Maalesef yurt içinden ve yurt dışından birçok burada sivil toplum kuruluşu adı altında, ‘Yardım yapacağız’ diyerek Hatay’a gelip,  Hatay’ı karıştırmak isteyenler, Hatay’ın bu renkli tablosunu zaafiyet gibi görüp Hatay’da kargaşa çıkarmak isteyen gruplar var.

 

NGAZETE: Ne kadar zamandır o sivil toplum kuruluşları aktif?

 

LÜTFÜ SAVAŞ: Bu Suriye meselesi başladığından beri var bu. Gittikçe artıyorlar. Ve bunlar Hatay’da gerçekten,  Hatay’ı karıştırmaya çok uğraştılar. Ama Hatay karışmadı. Çünkü Hatay, o kültüre uzak.

 

NGAZETE: Biraz onlara örnek versek.  Mesela ne gibi faaliyetlerde bulunuyorlar ya da bulundular?

 

LÜTFÜ SAVAŞ: Bunlar  gelip, ‘Biz Suriyelilere yardım edeceğiz’, ‘Okul açacağız’, ‘Bunlara giyim kuşam yardımı edeceğiz’, ‘Gıda vereceğiz’ diyen birçok sivil toplum örgütü var burada. Onlar hem burada çalışıyor,  hem Suriye’nin içinde çalışıyor. Hem Türkiye’nin her noktasında , hem Orta Doğu’nun her noktasında rahat rahat girip çıkıyorlar. Çünkü yardım kuruluşu adı altında. Bunlar tabi bizim buradaki etnik, mezhepsel, dinsel, bölgesel renkleri de karıştırıyorlar.

 

NGAZETE: Onların denetimleri noktasında sıkıntı var mı? Yoksa denetimi yapıldığı halde…

 

LÜTFÜ SAVAŞ: Onu bilmiyorum. Onu ben çok bilemem. Yani sormadım ama. Valiliğimiz her hafta burada toplanıyor, İl Güvenlik Kurulu toplanıyor. Bizim hem istihbarat teşkilatımız,  hem güvenlik, jandarma, polis teşkilatımız muhtemelen takip ediyordur. Yani biz onun o tarafını bilmeyiz.

 

NGAZETE: Ben sadece gözlemleriniz açısından sordum.

 

LÜTFÜ SAVAŞ: O konuda ben hem Sayın Valimizin,  hem diğer birimlerimizin iyi çalıştığını düşünüyorum. Bizim burada patlama oldu. Reyhanlı’daki patlamada 52 hemşehrimizi kaybettik. Şehit oldular. Onun dışında bizim burada majör bir hadise olmadı. Kendi içimize dönük de olmadı. Bu önemli çünkü Suriye’de ne kadar renk varsa…

 

NGAZETE. :Reyhanlı konusu da hala tartışmalı bir konu, biliyorsunuz. Mesela orada size göre bir zaafiyet  ve önlenebilirlik noktasında bir şey var mıydı? Gözleminiz ne sizin bu noktada?

 

LÜTFÜ SAVAŞ: Tabii, belki önlenebilirdi.  Yani bizim istihbarat birimlerimiz, devletteki birimlerimiz kendi içlerinde belki daha seri ve daha hareketli çalışsaydı olabilirdi. Bu kadar da insanımızı kaybetmemiş olurduk. İnşallah o patlama Hatay ve Türkiye’de diğer olabilecek olayları önlemek için bir nasihat olmuştur bize. Ama ona rağmen Hatay gerçekten de belediye anlamında çok huzurlu bir dönem geçirdi.

 

NGAZETE: Bölgedeki gelişmeler gösteriyor ki,  Amerika da YPG/PYD üzerinden inanılmaz derecede burada aktif. Tırlar dolusu silah bölgeye geldi. Fırat'ın doğusuna bir müdahalenin söz konusu olacağını söylüyor Sayın Cumhurbaşkanı. Yani hem Suriye’nin kuzeyinde,  hem de İran kuzeyinde oluşturulmaya çalışılan bir federatif yapı var:  Kürt Devleti, Kürt Federasyonu dediğimiz. En son o oluşturulamayınca Amerika gelip bölgede ‘ Garnizon Devleti’ şeklinde  o devleti oluşturuyor. Oradaki devleti, kendini oraya yerleşerek oluşturmayı da göze almış durumda. Böyle bir yapılanmada Hatay’daki duruş,  ya da Hatay’ın dengeleri nasıl etkilenir, nasıl bir tehdit olur? Ya da nasıl bir duruş sergiler Hatay, Hataylılar?

 

LÜTFÜ SAVAŞ: Hatay’dan önce Türkiye’nin Orta Doğu’daki durumuna bakmak lazım. Hatay’ı direkt lokalize alırsak,  tam layıkıyla düşünemeyiz. Ama biz bu işe çok balıklama atladık. Biz ağabey konumundan rakip konumuna düştük Suriye konusunda. Biz ağabeydik. Ben Sayın Cumhurbaşkanımızın, Başbakanımızın toplantılarına gittim. Oradaki devlet başkanı bizimkilere ağabey diye hitap ediyordu ve gözlerinin içine bakıyordu. Biz buradan şu anda hasım durumuna geldik. Ve biz Amerikan politikalarına çok çabuk adapte olduk. Burada Suriye'ye karşı ağabeyliğimizi kaybettik.

 

NGAZETE: Tekrar ağabeyliğe mi dönmek lazım,  kardeşliğe mi?

 

LÜTFÜ SAVAŞ: Kadim komşu Suriye devleti yok olmayacağına göre, küçülse bile komşumuz olmaya devam edeceğine göre, Osmanlı'da bizim topraklarımız olduğuna göre, oradaki insanların bizim özellikle Güneydoğu ve Güney illerinde yaşayan insanlarla akraba olduğunu düşündüğümüze göre,  biz okyanus ötesinden bir devletin hemen rotasına girdik. Onlarla birlikte Suriye’ nin yok oluşuna katkı sağladık. Bu doğru bir şey değil,  benim cephemden baktığım zaman. Ve geldiğimiz noktada orada -işte her iki bloktan, Batı bloğunda olsun Şanghay beşlisi dediğimiz- Rusya, Çin, İran gibi devletlerin burası sanki savaş oyunu oynadığı bir yer gibi oldu. Teknolojilerini orada deniyorlar ve egemenliği birbirlerinin üzerine orada kuruyorlar. İran mesela,  hem Irak üzerine hem Suriye üzerine müthiş bir etki alanına sahip oldu şu anda. Rusya hemen hemen Suriye'nin kalan coğrafyasına hükmediyor. Ve bundan sonra da daha da kalıcı, orada askeri üsler kuracaktır. Amerika, Suriye’nin üçte birini aldı. PYD ve Görevsel Kürdistan hazırlığı yapıyor. Bizim geldiğimiz pozisyona bakıyoruz. Biz kevgir gibi olan bir sınırda, çok uzun bir sınırda, içeriye terörist sızmasın diye askeri tedbirler alıyoruz. Sadece hem ekonomik anlamda hem siyasi anlamda hem de askeri anlamda müthiş bir şekilde harcama yaptık. Ve 7-8 yıl önceki Orta Doğu’daki Türkiye’nin kalibresi aşağı düştü. Biz hep-tek belki de- Kaybedenler Kulübü’nün lideri konumundayız şu anda. Geldiğimiz noktada Afrin var, Afrin’e çok para döküyoruz. Afrin’de bu parayı niye döküyoruz? Ben merak ediyorum. Çünkü orada biz bıraktığımız gün yine  dün kimler varsa orayı bir daha dolduracaktır. Artı Afrin’e geldiğiniz zaman,  Afrin’de bir sürü radikal unsurlar var. Sanki Türkiye onların hamisiymiş gibi bir pozisyonda şu anda. Ve Batı, Rusya, İran onları bize bırakmış durumda. Bu kadar silahlı ve ne yapacağını bilemediğimiz adamla karşı karşıyayız. Pimi çekilmiş bir bomba gibi bir pozisyonda İdlib. Biz yani şu anda 7 yıl öncesine göre gerçekten de siyaseten de,  stratejik olarak da, askeri alanda da,  ekonomik olarak da bu işin en çok zararını gören ülkesiyiz. Pozitife de geçeceğimizi düşünüyorum bu şartlarda.

 

NGAZETE. : Bölgede terör noktasında kıpırdanmalar var mı?

 

LÜTFÜ SAVAŞ: Şu anda gördüğümüz bir şey yok ama başlarsa,  çok sıkıntı yaşarız. Şu anda hakikaten Hatay anlamında ben devletimizin olaya hakim olduğunu düşünüyorum. Çünkü Büyükşehir Belediye Başkanı olarak Sayın Valimiz de,  Emniyet Müdürümüz de,  buradaki istihbarat dairelerinin başkanlarıyla da görüşebiliyoruz.

 

‘SURİYE’NİN SINIRLARI NE KADAR GÜVENLİYSE, TÜRKİYE O KADAR GÜVENLİDİR’

 

NGAZETE. :Bir de Hatay’ın tarihsel, farklı bir özelliği var. Savaşmadan, diplomasi ile alınmış sınırlarımıza,  sonra ilhak etmiş bir il. Ama yıllarca da Suriye topraklarında Suriye haritasında Suriyeliler tarafından gösterilmiş bir il. Bu noktada son Suriye iç karışıklığı ya da yaşananlarla ilgili olarak Suriye’nin olası bir parçalanması, bölünmesi noktasında - ki orada tereddütler hala devam ediyor.- Tam parça kalacak mı? Kalmayacak mı?- neler söyleyeceksiniz?

 

LÜTFÜ SAVAŞ: Ben ilk önce şunu savunuyorum. Suriye’nin bir bütün olması Türkiye’nin lehinedir. Artı Suriye Cumhuriyeti’nin yani Arap Cumhuriyeti’nin sınırları ne kadar güvenliyse,  Türkiye’nin güneydoğusu, güneyi o kadar güvenlidir. Suriye’den kaçmak zorunda olan,  bize gelen ve başka ülkelere giden misafirleri de başka ülkelere değil de,  Suriye’nin hemen Türkiye sınırında güvenli bölgelerde kamplar kurarak orada bütün ihtiyaçlarının giderilmesi, eğitimlerinin yapılması, lojistik ihtiyaçlarının giderilmesi, barınma, giyim kuşam, gıda vs. hepsinin orada yapılmasını hep savundum. Bunu da her yerde anlattım. Şu anda geldiğimiz nokta o. Benim fikrim bu. 7 yıl sonra veya 6 yıl sonra bu fikre geldik. Çünkü oradan bakmak stratejik açıdan çok daha kolaydır. Bize hiçbir virüs bulaşmazdı. Ama şu anda 3,5 milyon Suriyeli ile karşı karşıyayız. Artı komşumuzun kendi içindeki Suriyelilere de bakmak zorunda kalıyoruz. Radikal unsurlarla karşı karşıyayız. Yani Allah korusun Batı’da herhangi bir sıkıntı olduğunda, Türkiye’de askeri anlamda çok sıkıntı yaşarız. Batımız çok mu bizi seviyor ki? Yunanistan’ın 18 adayı işgal ettiğinden bahsediyoruz. Kıbrıs’ta doğal gaz ve petrolden bahsediyoruz. Orada cirit atıyor. Rusya’dan, Çin’den, Amerika’dan, İngiltere’den herkes orada bir hak elde etmek için bir çalışma yaparken,  biz burada Suriye sınırına endekslenmiş pozisyondayız. Bu sanki Türkiye’ye kurulmuş bir tuzak. Türkiye’yi burada oyalamak ve diğer alanlarda Türkiye’yi oradaki imkanlardan yoksun bırakmak için yapılan bir strateji gibi geliyor bana.

 

NGAZETE: Peki bu gelen Suriyeliler noktasında; onların vatandaş yapılması, diğer iaşeler ve ekonomik olarak destekler noktalarındaki görüşünüz ne? Başka bir şekilde organize edilebilir miydi?

 

LÜTFÜ SAVAŞ: Bu görüşüm çok radikal. Ben bunu hep söylüyorum. Batı madem bu kadar Polyanna, bu kadar insan sever, bu kadar hayırsever, insan haklarına bu kadar uyuyorsa,  pansuman yapacağına hastanın hayati fonksiyonlarını düzeltsin ve pansuman yapmaya gerek kalmasın. Bunu söylüyorum. Batı, kanayan bir yarayla uğraşıyor. ‘Eğitimine, sağlığına, barınmasına, giyimine yardım edelim.’ Diyeceğine,  oradaki savaşı bir an önce bitirse, bu insanlar da kendi vatanına dönse , bütün bu palyatif tedavileri yapmaktan kurtulur batı. Ama mesele o değil. Mesele oradaki enerji. Mesele, Orta Doğu’nun yeniden şekillendirilmesi için zemin hazırlamak.

 

NGAZETE: Batı, göçten de korkuyor. Türkiye’yi bir nevi tampon bölge olarak kullanıyor. Biz de zaman zaman Batı’yı ‘Kapılarımızı açarız, bunları göndeririz’ diye tehdit ediyoruz…

 

LÜTFÜ SAVAŞ: Tehdit etmeyelim. Gönderelim. Niye tehdit ediyoruz ki? Gönderelim. Yeri mi yok?

 

NGAZETE: Tabii onlar da orada bir yaşasınlar diyorsunuz. (Gülüyor)

 

LÜTFÜ SAVAŞ: ’Gönderelim mi?’ demeyelim de,  gönderelim.

 

‘YEREL SEÇİMLER BİR YIL ERTELENİR’

14.jpg

 

NGAZETE. :Yerel seçimler öncesinde Türkiye içerisinde gelişmeleri nasıl görüyorsunuz? Hataylılara ne diyorsunuz bu bağlamda?

 

LÜTFÜ SAVAŞ: Yerel seçim konusunda Türkiye’de tek bunu savunan benim. Ben mevcut iktidarın yerel seçimleri zamanında yapacağını düşünmüyorum.

 

NGAZETE: Öyle mi? Nasıl yani?

 

LÜTFÜ SAVAŞ. :Ben bunu televizyonlarda, radyoda,  her yerde konuşuyorum. Geldiğimiz noktada şu anda,  iktidara oy veren ve verdiren gruplar sıkıntıda. İş dünyası- verdiren grup sıkıntıda.  Habire  konkordato ilan ediyor. Ve işçi çıkartmaya başladı. Ve ikinci sıkıntı şu. Ekonomik veriler bu işin kısa zamanda düzelmeyeceğini gösteriyor. Ve şu anda enflasyon almış başını gidiyor. Bütçe açığı had safhada. Dün bir tanesi bana bir şey göndermişti. Adam elektrik faturasını 8 dakikada anlatıyor. Herhalde Karadenizliydi. Çok isyankar pozisyonda. Bu enflasyonda,  mutfaktaki enflasyon yüzde altmış-yetmişin altında değil ama. Asgari ücret de en fazla 7-8 puanlık bir artış alacak. Hatay gibi yerlerde bir asgari ücretli biraz daha dayanabilir ama Ankara, İstanbul, İzmir, Bursa gibi yerlerde giderler çok daha fazla. Bunların dayanma gücü kalmamıştı ve bunların da çoğu mevcut iktidara oy veren insanlar. Yani bir baba evine mama parası götüremiyorsa, bir anne de çocuğuna bez alamıyorsa,  o anne de baba da isyan eder. Karşısında kim olursa olsun, babası da olsa, onu sorgular.

 

NGAZETE: Bugün o noktaya gelmiş midir Türkiye?

 

LÜTFÜ SAVAŞ: Bence Aralık-Ocak gibi gelecek. Daha da gelecek. Çünkü Aralık-Ocak’ta çok borç ödemesi var. Hem özel sektörün , hem devletin borçları var. Hem de Dolar borçları var. Bunları ödemek için devlet, dışarıdan biraz para çekecek. Para çekince Dolar da yükselecek.

 

NGAZETE: Bu noktada seçimi kaybetmek yerine,  seçimin iptali yoluna mı giderler diyorsunuz?

 

LÜTFÜ SAVAŞ. :İptal etmez, bir sene erteler, öteye götürür.

 

NGAZETE. :Mücbir sebeplerden dolayı mı?

 

LÜTFÜ SAVAŞ. :Mücbir sebep olur mu? Türkiye’nin güneydoğu ve güneyde gelmiş olduğu statüsü, jeo -stratejik konumundan bahseder, gelmiş olan ekonomik problemlerden bahseder. Milli Güvenlik Kurulu’na der ki, ‘Bize bir tavsiyede bulun. Bir sene Türkiye’nin bekası için seçimi ertelet.’ Onun formülünü bulurlar, iktidar budur.

 

NGAZETE: Bunlar herhangi bir bilgi ya da duyum mu? Yoksa bu sizin okumanız mı?

 

LÜTFÜ SAVAŞ: Bunlar benim kendi gördüğüm şeyler. Kimseden bir bilgi almadım. İktidar, Ankara, İstanbul’u kaybettikten sonra,  nasıl iktidar kalacak?

 

NGAZETE: Ama o zaman bu sizin şansınıza , lehinize olmaz mı?

 

LÜTFÜ SAVAŞ: Bu benim şansımla alakalı değil. Ben iktidar gözüyle bakıyorum.

 

NGAZETE: Mesela, hep şundan rahatsız olunmaz mı? İktidar partisinin belediyeleri hep daha şanslıdır. Ödenekler gider. Muhalefet de iktidardan nemalanmadığı için hep eksi bir puanla seçime çıkar. Böyle bir noktada muhalefet şanslı konuma gelmez mi?

 

LÜTFÜ SAVAŞ: Zaten bizim seçimle ilgili problemimiz yok. Ben şahsımla ilgili konuşayım.

 

NGAZETE: Yok. Şahsınızla ilgili söylemiyorum. Genel anlamda Türkiye olarak…

 

LÜTFÜ SAVAŞ: Türkiye’de iktidarın işine gelmeyen şey, muhalefetin işine gelir. Ama bugüne kadar iktidar,  bu konuda muhalefete herhangi bir şey sormamıştır. Sorsa, biz ertelenmesinden yana değiliz. Zamanında yapılsın, demokratik teamüllere uyulsun. Kim ne alacaksa, ona şükretmek lazım.

 

NGAZETE: Ne kadar ihtimal görüyorsunuz ertelenmeyi?

 

LÜTFÜ SAVAŞ : En az yüzde elli.

 

‘TÜRKİYE’DE MUHALEFETTE BELEDİYE BAŞKANLIĞI YAPMAK ZOR AMA HER ŞEYE RAĞMEN BAŞARDIK’

15.jpg

 

NGAZETE. : Peki, bu sizin Büyükşehir’de 2. döneminiz olacak sanırım. Muhasebesini yaptınız mı? Neleri yaptınız? Neleri yapamadınız? Nerede eksik kaldığınızı düşünüyorsunuz? Hataylılara ne diyorsunuz?

 

LÜTFÜ SAVAŞ. : Yapmak istediğim çoğu şeyi yaptım. Tabi muhalefet belediye başkanı olarak hiçbir zaman ağlamadım. Muhalefette olacağımızı bilerek seçimlere girdik. Türkiye’de muhalefetin Avrupa gibi olmadığını da biliyoruz.

 

NGAZETE. Mesela önünüze ne gibi zorluklar çıktı? Nelerle baş ettiniz? Nelerle baş edemediniz?

 

LÜTFÜ SAVAŞ: Meclis’te zorluklar çıktı. Ankara’ya giden yazılarımız dönmedi. Özellikle bazı resmi kurumlara yazdığımız yazılar hiç dönmedi. Bizi rakip gibi gördüler. Yaptığımız bütün işlerde engellenmeye çalışıldık,  özellikle yerel siyasetçiler tarafından, iktidarın buradaki mensupları tarafından. Krediler konusunda çok şanslı olmadık. Ama Hatay’a verdiğimiz sözlerin çok büyük bir kısmını yerine getirdik. Seçim sathında bunları paylaşacağız. Türkiye’de muhalefette belediye başkanlığı yapmak zor.

 

NGAZETE. : Mesela neyi en çok zor?

 

LÜTFÜ SAVAŞ: Benim iki tane zorluğum oldu. Meclis’teki çoğunluğun mevcut iktidarın elinde olması. Tabi Ankara’daki bütün gelişmelerde, yapılacak bütün işlerde muhalefet belediye başkanı ve AKP’den CHP’ye geçen bir aday olarak çok önde seçildim.

 

NGAZETE. : Mesela günlük, anlık olarak çıkıp bunları halka şikayet ettiniz mi?

 

LÜTFÜ SAVAŞ: Şikayet etmem ben.

 

NGAZETE. :Niye?

 

LÜTFÜ SAVAŞ: Şikayet etmek zaafiyet göstermektir. Lider şikayet etmez, iş yapar.

 

NGAZETE. :Tamam da seçimde demeyecek misiniz, ‘Şunları şöyle olsaydı yapabilirdik’ diye?

 

LÜTFÜ SAVAŞ: ‘Her şeye rağmen başardık. Daha fazlasını da başaracağız’ diyeceğiz. Çok başarılı olduk. Yoksa beni Kemal Bey bir daha neden aday göstersin?

 

NGAZETE. : Yeni dönemde ne diyeceksiniz mesela Hataylılara? En çok isteyip de yapamadığınız bir şey var mı?

 

LÜTFÜ SAVAŞ: Şimdi deniz otobüslerini yapamadım. Çok istiyordum. Şu anda onun işlemlerini yine devam ettiriyoruz. Normal şartlarda dolgu alanlarının Büyükşehir’e verilmesi lazım. Mevcut hükümetin çıkardığı Büyükşehir Yasası’nda da bu geçiyor. Ama maalesef giden bir vali var buradan, Sayın Celalettin Lekesiz. Bütün borçları bizim üstümüze yıktı giderken. Menkul ve gayrimenkullerde avantajlı alanları iktidar belediyelerine verdi. İskenderun’da çok dolgu alanı var, iskele var. Bunu İskenderun Belediyesi’ne verdi, bize vermedi. 4 yıldır da mahkemeyi bitiremedik. Şimdi orada 300 metrekare alan boş sayıldı. Ben bugün deniz otobüslerini başlatmış olacaktım. Buradan Beyrut’a, Kıbrıs’a, Mersin'e seferler yapacaktık. Belki biliyorsunuzdur. Biz, Hatay’ı ‘Gastronomi Şehri’ ilan ettirdik.

26 şehirden bir tanesi şu anda. Aynı zamanda Hatay’ın 2021 Botanik Expo’sunu yapacağız. Hatay’ın Suriye meselesinden sonra sığlaşan ekonomisini ayağa kaldırmak için.  Bunları yaparken de Hatay’ı bir ticaret ve turizm merkezi yapmak için kolları sıvadık. Orta Doğu’ya karayolu ile maalesef doğru düzgün gidemiyorsunuz artık. Deniz yolu ile ve hava yoluyla gidiyorsunuz. Deniz yolu trafiğini açarak,  hem ‘çantacılık’ diye tabir ettiğimiz bavul ticaretini,  hem de turizmi burada yukarı çekmek istedik. Ama iktidar partisi burada bunu engelledi, ‘CHP Belediyesi yapacak’ diyerek,  yaptırmak istemedi. Sadece deniz yolu ile bağlamayacaktık Beyrut’u. Beyrut, Şam’a iki saat uzaklıkta. Oradan hemen İsrail var, birçok alanı kapsayacaktı. Burada Adana, Osmaniye, Kahramanmaraş, Gaziantep, Kilis… Hepsi de bu işten faydalanacaktı. Maalesef, ben deniz otobüsü getirdim. 4,5 ay burada kaldı, geri gönderdik ama mücadeleye devam ediyoruz.

 

NGAZETE: Ekonomik sebeplerle mi geri gönderdiniz?

 

LÜTFÜ SAVAŞ: Tabii, burada kaldığı sürece para yazıyor, kira ödüyorsunuz. Biz altlığı yaptığımız zaman,  hemen getireceğiz deniz otobüsünü.

 

NGAZETE: Nasıl bir Hatay yaratmak istiyorsunuz? Hatay aslında ne şehri olmalı, ‘Marka Şehir’ olarak düşündüğünüzde?

 

LÜTFÜ SAVAŞ : Hatay, tarih, kültür, medeniyet şehri. Ama biraz da istiyoruz ki ekonomi şehri olsun. Turizm şehri olsun. Altlıklarımız var ama çok tozlanmış üstü. Ben geldim geleli bu tozu atmaya çalışıyorum. Yalnız bu yerel yönetimlerin veya Büyükşehir Belediyesi’nin tek başına yapacağı bir iş değil. Özellikle Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın, Sanayi Bakanlığı’nın da buraya destek vermesi lazım. Çünkü gerçekten son yıllarda ekonomik olarak biz çok zarar ettik. Yani kalkınmışlık bir, iki, üç, dört diye bölge olarak ayrılmıştı. Şimdi altı bölgeye ayrılmış durumda. Biz 2012’de başlayan bu bölgelerden Dördüncü Bölge olarak ortaya çıkmışız. Ona göre de vergi veriyorsunuz birçok alanda. Ama son iki yılda,  daha doğrusu son dört yılda çok geriye düştük. 1,5 yıl önce yapmış olduğumuz hesaplamalarda gördük ki, Beşinci Teşvik Bölgesi’nin bile altına düşmüş bizim Kişi Başına Yıllık Gelir’imiz. Bizim 2012’den 2016 sonuna kadar geçen kişi başına 1515 dolar kaybetmişiz. Ama burada Suriyelilerin gelip çalışması, iş yeri açması, satışların ve ihracatın düşmesi, yatırımların başka bölgelere kayması Osmaniye, Kahramanmaraş, Kilis gibi, - Çünkü onlar Beşinci Teşvik Bölgesi. 8-9 kalemde vergi indirimi, muafiyeti var. - bütün bunlar endeks. Biz 1,5 yıl öncesi yaptığımız hesaplamalara göre , Beşinci Teşvik Bölgesi’nin ortalama gelirinin 100 dolar altındaydık. Şu anda 200 dolar olmuştur. Biz hala Dördüncü Teşvik Bölgesi’ndeyiz. Dördüncü Teşvik Bölgesi olunca yatırımlar buraya değil, Beşinci Teşvik Bölgesi olan Kahramanmaraş, Kilis’e gidiyor. Bizim hesapladığımız dönemde 7 müessese gitti buradan. 5.000 kişi çalışıyordu.5.000 kişi Osmaniye’den çalışmaya başladı. Bizimkiler işsiz kaldı. Hatay’ın Suriye meselesinden dolayı kayıplarının giderilmesi ,  aynı zamanda Dördüncü Teşvik Bölgesi’nin geçerliliğini yitirmesinden dolayı Hatay’ın Beşinci Teşvik Bölgesi’ne alınması lazım. Bunun için 1,5 yıldır mücadele ediyorum. İktidar milletvekilleri  ve belediye başkanları , ‘Hatay zaten hakkını alıyor ‘ türküsünü söyleyerek bugüne kadar milleti uyuttular. Millet hakkını almıyor.

 

‘CHP, FABRİKA AYARLARINA DÖNERSE BAŞARIR’

 

NGAZETE: CHP bu seçimlerde zincirlerini kırabilecek mi? Handikapları neler?

 

LÜTFÜ SAVAŞ: Tabii biz Atatürk’ü, Atatürk'ün ilkelerini seviyoruz. Atatürk'ün ilkelerine göre kurulmuş bir partiyiz. Biz sağdan gelen bir insan olarak, biz kabullendik bu işi. Esas Hatay için seçtik CHP’yi. Çünkü Hatay’da mevcut iktidarın eski Adalet Bakanı , sıkıntıları , oradaki savaş ve gelen misafirler artı o adayın tutumundan dolayı Hatay’da toplumsal psikolojik

sıkıntılar had safhaya ulaşabilirdi. CHP başarabilir mi? CHP fabrika ayarlarına dönerse başarır. CHP içerisinde yapısal sorunlar var.

 

NGAZETE: Sağdan gelen biri olarak fabrika ayarlarını mı istiyorsunuz. Kastınız ne bunda?

 

LÜTFÜ SAVAŞ: Atatürk'ün kurduğu CHP’yi istiyoruz. Atatürk'ün kurduğu CHP; bir eli kapalı diğer eli açık bir CHP’yi değil, iki eli açık bir CHP’ydi. Herkesi kucaklayan bir CHP idi. İdeolojik gerçeklerden çok sosyolojik gerçeklere dayanan bir partiydi CHP.  Bütün Türk halkını kucaklayan bir felsefe ile yönetiliyordu. Eğer Türkiye’de CHP tüm toplumu kucaklayacak pozisyon alırsa olur. Yani benim gibi merkez sağdaki adayları da koyabilmeli CHP.

 

NGAZETE. :Merkez Partisi mi olmalı?.

 

LÜTFÜ SAVAŞ: Merkeze yaklaşması lazım. Merkez Partisi dersek,  belki yanlış anlaşılabilir ama CHP’nin biraz merkeze yaklaşabilmesi lazım. Yani toplumu kucaklayacak pozisyona gelmesi lazım.

 

NGAZETE. : Fabrika ayarları da onu zorunlu kılmıyor mu sizce?

 

LÜTFÜ SAVAŞ: Onun için söylüyorum zaten. Kendi içimizdeki yapısal problemleri halledebilirsek,  Genel Merkez’den en ücra yerlerdeki teşkilatlara kadar…

 

NGAZETE. : Yapısal problemi nedir?

 

LÜTFÜ SAVAŞ: Çok statükocuyuz ve bir yere gelen,  o yerin etrafındaki her şeyi kendine göre dizayn etmek istiyor. Halbuki oradaki demografik, psikolojik, sosyolojik yapıyı, insan faktörünü düşünecek olursak, ona göre bir yapılanma yaparsak herkese dokunabilir. Herkese dokunabilecek bir CHP’nin iktidar olmaması için hiçbir sebep yok.  Ama  onu oluşturmak lazım. Sayın Genel Başkanımıza burada çok iş düşüyor. Çok iyi çalışıyor bu konuda ben biliyorum. Ama etrafındaki , Genel Merkez’deki arkadaşlarımızın da Genel Başkanımıza destek vermesi lazım.

 

NGAZETE. : Onlar zayıf mı kalıyorlar?

 

LÜTFÜ SAVAŞ: Zayıf kalmıyor belki ama geleneği sürdürme çabaları var gibi geliyor bana. İki kolumuzu açsak hiçbir şey kaybetmeyiz.

 

NGAZETE: Açamıyorlar mı?

 

LÜTFÜ SAVAŞ : Gördüğüm kadarıyla açamıyorlar. Bereketin temsilcisi nedir? Buğday. Buğday toplamayı bilirsiniz, bir yerden biçersiniz, bir yerden toplarsınız. Sağ elinizi çalıştırdığınız zaman biçtiğinizi toplayamıyorsunuz. Sol elinizi çalıştırdığınız zaman sadece buğdayı tutuyorsunuz, kaldırıp bir yere toplayamıyorsunuz, çünkü biçecek eliniz yok. Eğer bereket istiyorsanız ikisini de çalıştıracaksınız.

 

NGAZETE: Hep böyle CHP’de günün sonunda bunları yapamamada lider sorunu gündeme gelir.

 

LÜTFÜ SAVAŞ : Türkiye’de kimi getirirseniz getirin şu anki pozisyonda eğer yapısal sorunlarımızı çözemezsek hiçbir şey fark etmeyiz. Olay liderden çok yapısal sorunlar. Biz umut olabilmeliyiz Türkiye’de. CHP geldiği zaman herkesi kucaklayacak, camideki de,  havradaki de,  kilisedeki de,  ibadetini rahat rahat yapacak. İnsanlar din ve vicdan özgürlüğünü yaşayacak. Hiç kimsenin ötekileştirme berikileştirme konusunda sıkıntısı olmayacak. Eğitimde, dış politikada şunu yapacağız. Kademeli olarak ekonomide şöyle bir geçiş yapacağız. Hukuk sisteminde şu kadar süre içinde bunu yapacağız ve özellikle dar gelirli vatandaşlarımızla ilgili doyurucu, somut adımları algoritması ile birlikte nasıl yapacağımızı anlatacak. Ama bunu sadece Genel Başkan yapmayacak. Mahalledeki temsilci bile anlatacak pozisyonda olursa biz, kazanırız. Ama sadece laikliğe, sadece Cumhuriyet’e, sadece Atatürk sevgisine, sadece giyim kuşam özgürlüğüne endekslenmiş insanların oy verdiği parti halinde kalırsak, umut olmazsak biz iktidar olamayız.


KEMAL BEY ŞU ANDA EN GÜVEN VEREN LİDER

 

NGAZETE: İktidar olabilir misiniz?

 

LÜTFÜ SAVAŞ: Oluruz. Niye olmayalım? Hatay’da nasıl oluyorsak her yerde oluruz. Ama bu felsefeye değinmek lazım. İnsanlar belli değerleri dışında da umut verecek bir nokta arıyor.

 

NGAZETE. :Genelde şöyle bir algı var. ‘Tayyip Erdoğan değilse kim?’ sorusunun cevabının Türkiye’de olmadığını iddia ediyorlar. O ‘Kim?’ sorusunun cevabı Kemal Bey midir? Ya da Kemal Bey diyebilir miyiz?

 

LÜTFÜ SAVAŞ: Şimdi, yapısal sorunlarınızı hallederseniz Kemal Bey olur. Kemal Bey şu anda Türkiye’de en güven veren lider. Onu söyleyeyim. Yani dün konuştuğunu bugün inkar etmiyor. Bugüne kadar da yalan söylediğini görmedim.

 

NGAZETE: Halk bunu böyle algılıyor mu?

 

LÜTFÜ SAVAŞ : Ben evini gördüm. Biz de mütevazı yaşayan bir aileyiz. Evi benim evimden daha sade ve daha küçük. Öyle ‘Lider Sultanlığı’ yapacak bir şahsiyeti de yok.

 

NGAZETE: Ama Tayyip Erdoğan da daha düne kadar Keçiören’de sıradan bir dairede yaşıyordu…

 

LÜTFÜ SAVAŞ: O ‘Dünya Lideri’. O’na fazla bir şey söyleyemeyiz. (Gülüyor)

 

NGAZETE. :Peki, teşekkür ederim.

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler