Hangi ‘Cumhur’un, nasıl başkanı?

Türkiye 55 gün sonra ‘dönüm noktası’ bir seçimle karşı karşıya. Bu seçim ile 24 Haziran’da Parlamenter sistemden Cumhurbaşkanlığı Sistemine geçiş gerçekleşecek.

Demem o ki, bu seçim böylesine özel, böylesine önemli ve öylesine stratejik iken, hiç kimse bugüne kadar Türkiye’nin nasıl bir Cumhurbaşkanına ihtiyaç duyduğunu tartışmıyor.

Maalesef tüm medya, ‘Kim kiminle ittifak edecek? Çatı aday kim?’ sorularından öteye geçemeyen konuları tartışmakla yetiniyor.

Bunlar elbette medya ve gazetecilik açısından merak edilen bilgiler olabilir. Ancak TV’lerdeki tüm yorumcular iktidar tarafından (Cumhurbaşkanı Erdoğan cephesinde oluşan) Cumhur İttifakı’nın karşısında nasıl bir ittifak olacak? Bu ittifakın adayı kim olacak? Gibi sorularla yetiniyor. Halkın büyük çoğunluğu ise böyle bir algı operasyonu karşısında, ‘şimdi buna ne gerek vardı?’ diye sormadan edemiyor.

Oysa bugün, asıl sorulması gereken sorunun ise, ‘nasıl bir cumhurbaşkanı?’ ya da ‘nasıl bir Cumhurbaşkanı adayı?’ Ya da nasıl bir cumhuruz ki biz,  neyi istiyoruz? Soruları merakla cevap bekliyor. Seçtiğimiz başkanımız bize neyi verecek? Seçeceğimiz sistemimiz neyi getirecek? Hali hazırda,  1924’ten bugüne darbelerle değişerek gelen Anayasamızın neyini ne kadar biliyoruz? Okul yıllarımızda verilen ödevler dışında araştırmadığımız Anayasamız, inandığımız dinin kitabını dahi okumadığımız- okuyamadığımız ve başkalarından dinlediğimiz bir inancı olan cumhur olarak,  biz ne istiyoruz ya da bizi neler bekliyor? Bu sorular neden sorulmuyor ve sordurulmuyor? Yoksa gelinen noktada 24 Haziran seçim kararı yeniden mi gözden geçiriliyor?

Bugün Türkiye’nin önündeki tabloda 3 önemli alan var.  Devlet, toplum ve bölge. Ve tümünün de acil toparlanmasına ihtiyaç var.

  1. Küreselleşme sürecinde tasfiye edilmiş bir devlet görünümü vardır. Acilen bu durumun toparlanması en önemli ihtiyaçtır.
  2. Küreselleşme sürecinde, toplumun içine düştüğü alt kimlik meselesi kanayan yara haline gelmiş durumdadır. Kürt sorunu hala daha çatışma ortamına zemin olarak kullanılacak bir unsur olarak tutulmaktadır. Bu nedenle de toplumun toparlanması aciliyettir.
  3. Yine uluslararası konjonktürden kaynaklanan nedenlerle bölge savaş alanıdır. Bölgenin toparlanması da olmazsa olmazımızdır.

Bu şartlarda seçilecek Cumhurbaşkanının devleti, milleti ve bölgeyi toparlaması gerekecektir. 

24 Haziran seçim sonuçlarının bu üç ihtiyacı karşılayacak Cumhurbaşkanını ortaya çıkarması ülkemizin olmazsa olmazıdır. Bugün Türkiye’nin planını uygulayacak, alternatif politikalara önderlik yapacak bir Cumhurbaşkanına ihtiyaç vardır.

Halen mevcut durumda Cumhur İttifakı Recep Tayyip Erdoğan ile yola devam ederken,  İYİ Parti çok önce yola çıkmış olan Meral Akşener ile ittifak yapacağı partileri belirleme aşamasındadır. Ana muhalefet ise hala ne adayını, ne de kiminle ittifak yaparak yola devam edebileceğini henüz açıklamamıştır. Bu nedenle de seçim yarışında hala bir şeyler eksiktir. Yeni kurulan İYİ Parti her ne kadar bir oksijen görevini üstlense de, devleti kuran partiden birçok kesim çok büyük sorumluluk ve güç beklemektedir. Elbette burada uzun süredir adeta siyasetin özgül ağırlığı en fazla olan partisi Saadet Partisi ve Temel Karamolluoğlu’nu unutmamak gerekmektedir.

Saadet Partisi de adayını ilan ettiğine göre CHP’ den beklenen Müslüman millet ile Laik Cumhuriyeti birleştirmektir. Devleti kuran Parti’nin adayını kendisinin belirleme lüksü yoktur. Konjonktür de buna izin vermemektedir. Devlet aklı, söz konusu partinin devletin bekası için devleti kuran partinin çıkaracağı aday ile Cumhurbaşkanı seçemiyorsa, İslamcı çizgiyi milli çizgiye dönüştürme görevi ve sorumluluğu noktasında CHP’den büyük görev ve sorumluluk beklemektedir. Bu nedenle de adayın kim olacağı Kılıçdaroğlu’nun anlatmaya çalıştığı ancak anlatamadığı kadar önemlidir. Tıpkı Ankara’da anlatılan bazı savaş senaryolarına karşı,  Tayyip Erdoğan’ın çizmelerini giyip sokağa çıkacağı gibi… Karşısına kim nasıl çizme giyip çıkacak? Yarın ‘Cumhur’dan Başkana (Halkçılık)  1. Tur’u anlatacağım. Daha sonra , ‘Seçilmiş Başkandan Anayasa’ya (Mahkemesi’ne)’ başlıklarını açacağım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.