Fetö'nün Yargısal Darbeye Teşebbüsü 17-25 Aralık'ın Üzerinden 8 Yıl Geçti

Fetö'nün Yargısal Darbeye Teşebbüsü 17-25 Aralık'ın Üzerinden 8 Yıl Geçti

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ), o dönem Başbakan olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı ve hükümeti hedef alarak kurduğu kumpasla karanlık operasyonlarını uygulamaya başladığı ''yargısal darbe teşebbüsü''nün üzerinden 8 yıl geçti.

Terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen'den talimat alan örgüt üyelerince, dönemin hükümeti ve Başbakanı'na yönelik kumpasın düğmesine, 7 Şubat 2012'de basıldı.

O dönem Başbakan olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve hükümete yönelik kumpas için 7 Şubat 2012'de harekete geçen FETÖ'nün yargıdaki üyeleri, MİT Müsteşarı Hakan Fidan dahil 5 kişiyi, kapatılan özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekilliğine ifadeye çağırdı.

Örgütün MİT kumpası planı, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ameliyata girmesinin gecikmesiyle alt üst oldu. Erdoğan, Hakan Fidan'a ifade vermeye gitmemesini söyleyerek kumpası bozdu. MİT kumpasını planlayan ve soruşturmayı yürüten savcı ve emniyet müdürleri görevden alındı.

MİT kumpasında başarısız olunca 17-25 Aralık için harekete geçtiler

MİT kumpasında başarısız olan FETÖ, bu kez 17-25 Aralık kumpası için düğmeye bastı.

Özel yetkili savcılıkta görev yapan FETÖ'cü savcılar, 6 Mart 2012'de 40'tan fazla kişi hakkında "suç işlemek amacıyla örgüt kurmak ve yönetmek, ihaleye fesat karıştırmak" suçlarından soruşturma açtı. FETÖ, bu soruşturmayı tam hakimiyet kurduğu özel yetkili savcılıkta sürdürdü.

Kanuna aykırı yürütülen soruşturmada, 25 Aralık 2013'e kadar birçok dinleme kararı verildi. Haklarında soruşturma yapılması kanunen izne tabi olan veya mümkün olmayan Başbakan, bakan ve üst düzey devlet idareciler hukuka aykırı olarak dinlenerek, şüpheli olmadıkları dosyaya eklendi.

Örgüt bu dosyayı kendi uhdesinde (özel yetkili) tutup başka bir savcı veya hakimin kontrolüne bırakmak istemeyerek uzun soluklu dinlemeler yaptı. Buradaki bazı dinleme kararları 24-25 kez uzatılırken, bazı kararlar sahte veya gerçek olmayan isimler adına alındı.

Örgütün, soruşturma kapsamında dinlediği bazı iş insanlarının özel bilgilerini ileride kullanmak üzere topladığı değerlendirildi.

Kendilerine yakın gördükleri kişileri dosyadan çıkardılar

Örgüte mensup polislerin, dinleme sırasında kendilerine yakın gördüklerini fark ettikleri kişileri dosyadan çıkarttıkları da 25 Aralık kumpas dosyasına yansıdı. Hatta bununla ilgili ifadesi alınan gizli tanık "Fatih", ''Fezlekeyi hazırlayan ekip, 'Bu iyi adam, bunu dosyada çıkartalım.' dedi." şeklinde beyanları da tutanaklara geçti.

Terörle bağlantısı olmayan soruşturmada, FETÖ mensubu polislerce fezleke hazırlandı. Fezlekede, bazı iş insanlarının terör örgütünün finansöru gibi gösterildiği, Başbakan ile MİT Müsteşarı'nın da bu kişilerle irtibata geçtiği algısı yaratıldı.

Buna benzer, dosyadaki birçok hukuksuzlukla birlikte takvimler 15 Aralık 2013'ü gösterdiğinde, FETÖ firarisi meslekten çıkarılan savcı Muammer Akkaş'ın talebi üzerine 14 kişinin daha bir ay süreyle dinlenilmesine karar verildi.

17 Aralık 2013'te, 25 Aralık kumpasının başındaki savcı Muammer Akkaş, polise verdiği talimatla soruşturmanın sonlandırılması ve fezlekesinin kendisine gönderilmesini istedi.

FETÖ üyesi firari eski savcı Zekeriya Öz de harekete geçti

Aynı gün, firari FETÖ üyesi eski savcı Zekeriya Öz de 17 Aralık kumpas soruşturması için harekete geçerek, aralarında kamu görevlileri ile iş insanlarının da bulunduğu kişilere yönelik operasyon başlattı ve bu kişiler gözaltına alındı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı, 24 Aralık'ta dosyanın duyulması üzerine, operasyona hazırlanan FETÖ'cü savcı Akkaş'tan bilgi istedi. Akkaş, Başsavcının talimatına uymayarak 25 Aralık sabahı kumpas operasyonunun düğmesine bastı.

25 Aralık operasyonunda farklı bir gelişme yaşanarak, Akkaş'ın gözaltı talimatı emniyet ve jandarma ekiplerince işleme koyulmadı.

Talimatları yerine getirilmeyince FETÖ'nün medya mensuplarını kullanarak operasyon bilgilerini sızdıran Muammer Akkaş, adliye önünde kanuna aykırı basın açıklaması yaptı.

Operasyon olmayınca medyayı kullandı

Aynı günün sabahında bazı gazetecilerin maillerine operasyon bilgileri, hazırlanmış haberler, fezlekeden detaylar gönderildi.

17 ve 25 Aralık'a ait soruşturma dosyasında olanlar, montajlananlar hatta dosyada olmayan ses kayıtları örgütün sosyal medya hesaplarında gerçekmiş gibi paylaşılmaya başlanarak, algı operasyonuna hız verildi.

Hem örgüte müzahir basın yayın organlarında çalışanlar hem de örgüte mensup olduğu 15 Temmuz'dan sonra anlaşılan gazeteciler, Başbakan'ın yurt dışına kaçtığını öne sürerek, örgütün amacına hizmet eden algı faaliyeti yürüttü.

Örgüte mensup polisleri kahramanlaştırma çabalarına girişen FETÖ'cüler, kara propaganda amacıyla kurdukları sosyal medya hesaplarından yasa dışı elde edilen ses kayıtları, montajlanan tapeler ve gerçeği yansıtmayan sahte delillerle operasyonu hukuki bir kılıfa sokmak için her türlü kumpasa başvurdu.

Kumpasta görev yapan savcılar yurt dışına kaçtı

Seçilmiş meşru hükümete karşı FETÖ tarafından yapılan yargı darbesi girişimi sonrası, devletin gösterdiği refleksle, örgütle mücadeleye hız verildi. FETÖ üyesi kişiler tek tek yakalanıp yargı önüne çıkarılmaya başlandı.

Sonrasında yaşanan gelişmelerin ardından FETÖ firari sanığı Akkaş, 25 Aralık dosyasından el çektirilerek, Tekirdağ'a görevlendirildi ve ardından görevden uzaklaştırıldı.

FETÖ kumpasının baş aktörlerinden örgüt üyesi savcılar ise adalet önünde hesap vermek yerine firar etti. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) kararnamesiyle görevden uzaklaştırılan FETÖ üyesi eski savcılardan Muammer Akkaş, Zekeriya Öz, Celal Kara ve Mehmet Yüzgeç yurt dışına kaçtı.

Firar eden eski komiser FBI'dan mali yardım aldığını söyledi

Firar eden isimlerden dikkat çeken bir diğeri ise eski komiser yardımcısı FETÖ üyesi Hüseyin Korkmaz'dı. 17-25 Aralık kumpasında yer alan ve 17 ay tutuklu kaldıktan sonra adli kontrol şartıyla tahliye edilen Korkmaz'ın, polislerin kendi aralarında "spark" adlı programda yaptıkları yazışmalarda kullandığı, "Nefes aldırmayacağız, tüm kabineyi buraya toplayacağız." şeklinde ifadeleri ortaya çıktı.

Tahliye olduktan sonra yurt dışına çıkış yasağı bulunmasına rağmen ABD'ye kaçan Korkmaz, eski Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla'nın ABD'de yargılandığı davada da tanık oldu. Korkmaz, beraberinde belge kaçırıp FBI yetkililerine teslim ettiğini, FBI tarafından kendisine 50 bin dolar mali yardım yapıldığını davada itiraf etti.

Korkmaz hakkında, tutuksuz yargılandığı davada "ByLock" kullanıcısı olduğunun belirlenmesi üzerine 8 Haziran 2017'de yakalama kararı çıkarıldı. Mahkeme, yokluğunda tutuklama kararı verdiği Korkmaz'ın ABD'den iadesi için talepname hazırladı.

Gözaltındaki FETÖ üyesi polisler adliyeden çıkmak istedi

Emniyetteki FETÖ mensuplarına yönelik 22 Temmuz 2014'de düzenlenen ilk operasyonda gözaltına alınan kişilerden 49'u gözaltı süresi tamamlanmadan tutuklanmaları talebiyle nöbetçi hakimliğe sevk edildi.

Nöbetçi İstanbul 1. Sulh Ceza Hakimliği şüpheli sayısının ve klasörlerin fazlalığı nedeniyle öğle saatlerine kadar dosyayı incelerken, şüpheliler, avukatlarının, gözaltı sürelerinin dolduğunu söylemesi üzerine, adliye binasından ayrılmak için çıkış kapısına yöneldi.

Etrafları Çevik Kuvvet Polisleri tarafından çembere alının şüpheliler bu kez oturma eylemi yaptı. Daha sonra, nöbetçi hakimlikçe durum tutanak altına alınırken şüpheliler de nezarethaneye konuldu.

Gözaltına alınan şüphelilerin avukatları ile henüz gözaltına alınmamış şüpheli polisler sık sık adliye önünde basın açıklamaları yaparak masum oldukları algısını yaratmaya çalıştı.

FETÖ'nün kumpası ters tepti

FETÖ'nün 17-25 Aralık'ta gerçekleştirdiği kumpası, kısa bir süre sonra ters tepti. Emniyet ve yargıdaki FETÖ üyeleri meslekten uzaklaştırıldı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca görevlendirilen yeni savcılar, FETÖ üyelerinin yapmış olduğu 17 ve 25 Aralık kumpas soruşturmasında takipsizlik kararı verdi.

Savcılığın verdiği takipsizlik kararında, dönemin İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı FETÖ firarisi Hamza Tosun'un, 17 Aralık 2013'te ABD'de yaşayan, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in yardımcısı Sinan Dursun ile telefonda görüştüğü, Tosun'un bu görüşmeden sonra dinleme işlemlerine son verdiği yer aldı. FETÖ'cülerin hazırladığı fezlekede de o dönemin Başbakanı Erdoğan'dan "dönemin başbakanı" olarak bahsedildiği ortaya çıktı.

Yargılama süreçleri

FETÖ'nün 17-25 Aralık darbe girişiminin önüne geçilmesinin ardından emniyet ve yargıdaki FETÖ üyeleri meslekten uzaklaştırılıp İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca görevlendirilen yeni savcıların, 17 ve 25 Aralık soruşturmasında takipsizlik kararı vermesi üzerine bu kez kumpas soruşturmaları açıldı.

Soruşturma sonucunda o dönem İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı olan Anayasa Mahkemesi üyesi İrfan Fidan, 17 Aralık kumpasına ilişkin 621 sayfalık iddianame hazırlayarak, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderdi.

Birçok FETÖ iddianamesinde olduğu gibi bu iddianamenin de 1 numaraları şüphelisi FETÖ elebaşı Fetullah Gülen olurken, eski emniyet müdürleri Yakub Saygılı, Nazmi Ardıç, Hamza Tosun ve Yasin Topçu hakkında "silahlı terör örgütü kurma veya yönetme", "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme", "hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetmek, gizliliğin i̇hlali'' suçlarından ayrı ayrı hapis cezası verilmesi talep edildi.

Diğer 62 polisin ise ''silahlı terör örgütüne üye olma", "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme", "hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetmek, gizliliğin ihlali'' suçlarından cezalandırılması istendi.

İddianamede, FETÖ'nün yargı ve emniyet teşkilatı içine yerleştiği ve yasal hiyerarşik yapının dışındaki bir hiyerarşik yapılanmayla hareket ettiklerinin yapılan soruşturmalardan anlaşıldığı belirtilerek, "FETÖ mensuplarının; örgüt lideri Fetullah Gülen'in talimatı ile devletin tüm kılcallarına sızmakla kalmayıp kamu imkanlarını kullanarak kendilerine rakip olarak gördükleri ve hedefledikleri iktidara ulaşmak için karşılarına çıkabilecek devlet kurumlarını ve şahısları bertaraf etmek için de her türlü hile ve yöntemi acımasızca kullandıkları görülmüştür" denildi.

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinde 12 Aralık 2016'da başlanan ve örgüt elebaşı Gülen ile eski emniyet müdürleri ve Hüseyin Korkmaz'ın da aralarında bulunduğu 10'u tutuklu, 6'sı firari 67 sanığın yargılandığı dava 18 Mart 2019'da sona erdi.

Mahkeme Yakub Saygılı, Kazım Aksoy, Yasin Topçu, Nazmi Ardıç, İbrahim Şener, Mehmet Akif Üner, Arif İbiş, İsmail Arpacı, Mustafa Demirhan, Mehmet Sait Sevinç, Ahmet Kalender, Ahmet Üzümcü, Ayhan Arıkanoğlu, Duran Denizci ve Adem Atik'in "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmasına hükmetti.

Mahkeme, sanıklar Yakup Saygılı, Kazım Aksoy, Yasin Topçu, İbrahim Şener ve Mehmet Akif Üner'i ayrıca, Erdoğan ile eski bakanlar Mehmet Zafer Çağlayan ve Muammer Güler'e karşı "haberleşmenin gizliliğini ihlal etme" suçundan toplam 28 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırdı. Sanıklar Yakup Saygılı, Kazım Aksoy, Yasin Topçu, İbrahim Şener ve Mehmet Akif Üner'e, eski bakanlar Mehmet Zafer Çağlayan, Muammer Güler ve Egemen Bağış'a yönelik "özel hayatın gizliliğini ihlal etme" suçundan da toplam 13 yıl hapis cezası verildi. Bu sanıkların her biri 41 yıl altışar ay hapse mahkum edilmiş oldu.

Mahkeme, o dönem başbakan olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, eski bakanlar Zafer Çağlayan ve Muammer Güler'e karşı "özel hayatın gizliliğini ihlal" suçundan sanık Arif İbiş'i 13 yıl, Mustafa Demirhan'ı 28 yıl 6 ay, İsmail Arpacı ve Mehmet Sait Sevinç'i 4 yıl altışar ay, Ömer Atalay ile Sefa Erdal'ı da 28 yıl altışar hapis cezasına çarptırdı.

Sanıklar Nazmi Ardıç, Ahmet Kalender, Ahmet Üzümcü, Ayhan Arıkanoğlu, Duran Denizci, Adem Atik'i eski bakan Erdoğan Bayraktar'a yönelik "haberleşmenin gizliliğini ihlal etme" suçundan 10 yıl ikişer ay hapse mahkum eden mahkeme, sanık Mutlu Acil'in "nitelikli dolandırıcılık" suçundan 1 yıl 8 ay hapis ve 6 bin 509 lira adli para cezasına çarptırılmasına karar verdi.

Diğer 22 sanığa "örgüt üyeliğinden" ceza verilmesine, 24 sanığın da tüm suçlardan beraatine karar veren mahkeme, sanıklar FETÖ elebaşı Fetullah Gülen, eski emniyet müdürü Hamza Tosun, ABD'deki Hakan Atilla davasında tanıklık yapan Hüseyin Korkmaz, eski polisler Alparslan Çalışkan, Sinan Sağyalavaç ve Hayri Akın'ın dosyalarını firari olmaları nedeniyle ayırdı.

25 Aralık kumpas davasında rol alanlar da yargılandı

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca 25 Aralık kumpas soruşturmasında ilişkin FETÖ elebaşı Fetullah Gülen ve eski Emniyet Müdürü Yakup Saygılı'nın da aralarında bulunduğu 71 sanık hakkında açılan davanın görülmesine 6 Ocak 2016'da başlandı. Sanıklar hakkında hazırlanan iddianamede, FETÖ için "Kökü dışarıda, devletin kılcallarına kadar sızmış, devlete kastetmiş bir ihanet örgütüdür." ifadesi dikkat çekti.

İstanbul 13. Ağır ceza Mahkemesi'ndeki yargılama sürecinde sanıklar ve avukatları sundukları gerekçelerle davayı sürüncemede bırakma çabası içine girdi.

Mahkeme, 24 Aralık 2018'de açıkladığı kararda, sanıklar Yakub Saygılı, Kazım Aksoy, Yasin Topçu, Mahir Çakallı, Arif İbiş, Mustafa Demirhan, Mehmet Habib Kunt, İbrahim Şener, Mehmet Fatih Yiğit ve Mehmet Akif Üner'i "cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırdı.

Sanıklar Yakub Saygılı, Kazım Aksoy, Yasin Topçu, Arif İbiş, Mehmet Habib Kunt, İbrahim Şener, Mehmet Fatih Yiğit ve Mehmet Akif Üner'i "özel hayatın gizliliği ihlal" ve "haberleşmenin gizliliğini ihlal" suçlarından ayrı ayrı toplam 127 yıl 4 ay 15 gün hapis cezasına çarptıran mahkeme, Mustafa Demirhan'a da bu suçlardan toplam 131 yıl 10 ay 15 gün hapis cezası verdi.

Firari sanıklar FETÖ elebaşı Fetullah Gülen, Hüseyin Korkmaz, eski Emniyet Müdürü Hamza Tosun ile Sinan Dursun, Engin Filiz ve Sinan Sağyalavaç'ın dosyasını ayıran mahkeme, 24 sanığın tüm suçlardan beraatine, diğer sanıkların da benzer suçlardan çeşitli oranlarda hapis cezasına çarptırılmasına hükmetti.

17 ve 25 Aralık soruşturmalarında kumpas kurdukları gerekçesiyle açılan davalar İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi'nin (istinafın) usul ve yasaya uygun bulunmasının ardından Yargıtay'a taşındı. Yargıtay'ın dosyalar üzerindeki incelemesi halen devam ediyor.

Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler