Ekonomist Dr. Zeki Şahin "Kanal İstanbul Ayağımıza vurulmak istenen bir prangadır"

Ekonomist Dr. Zeki Şahin "Kanal İstanbul Ayağımıza vurulmak istenen bir prangadır"

Ekonomist Dr. Zeki Şahin "Kanal İstanbul projesi de bir yıkım projesidir. Araştırma sonuçlarına ve jeopolitik çok kutuplu dünya düzenine geçişte ayağımıza vurulmak istenen bir prangadır." dedi.

İstanbul'da özellikle son dönemlerde konuşulan konuların en önemlisi  Kanal İstanbul, Hükümetten Muhalefete, Bilim insanlarına kadar açıklamalar yapılmakta.

Kanal İstanbul'a ilişkin açıklamalarda bulunan Ekonomist Şahin önemli açıklamalarda bulundu.

Şahin açıklamasında;

"Malum BİR EKONOMİK TETİKÇİNİN ANILARI isimli kitabı okumuşsunuzdur. Global finansal elit müstemleke ülkelerini böyle absürd ve devasa projelerle yüksek faizlerle borçlandırarak, uzun vadede beliini doğrultmasına izin vermediği gibi, bu projelerin inşa edilebilmesi için gereken tüm malzeme, makina, araç ve teçhizatı da kendilerine ait ve kendilerince onaylı sertifikalara sahip sanayi tesislerinin ürünlerini kullanmayı şart koştuğu gibi, tüm mühendislik hizmetlerini ve denetimini/danışmanlığını dahi masonik-yudo-hristiyan-moon tarikatı ve bilhassa istihbarat mensubu olanları istihdam ettirerek, bunlar arasına da muhakkak sapkın cinsel tercihleri olanları da göze görünür yerlerde görevlendirerek, yabancıların yönetici yerlilerin ise vasıfsız işçi konumunda görevlendirilmesiyle yapılmasını sağlıyorlar.

Bu sömürü çarkını son 30 yılda "yap-işlet-devret" projeleriyle ama, yapımcı şirket veya konsorsiyumların yurt dışından veya yurt içinden aldıkları kredileri de doğrudan ya da ödeme garantili olarak, devlet hazinesi garantili olarak ve bunu halkın gözünden saklayarak yapmaktadırlar.

Bu yöntem kullanılarak 2,5 milyar USD için 25 yılda milleti devlet eliyle  neredeyse 50 milyar USD sövüşlemektedirler. Bunun en bariz örneği bir türlü bitirilemeyen (!) GAP projesi ile yolcu garantili İstanbul havaalanı, otomobil/taşıt geçiş harabtili Osmangazi köprüsü, boğaz tüneli ve 3. Boğaz köprüleri ile diğer yolcu garantili havaalanları ve hasta garantili şehir hastaneleridir.

Kanal İstanbul projesi de bu neviden bir yıkım projesidir. Araştırma sonuçlarına ve jeopolitik çok kutuplu dünya düzenine geçişte ayağımıza vurulmak istenen bir prangadır.

Bu Kanal İstanbul projesi, miadı çoktan dolmuş bulunan, 1936 yılında 20 yıllık Montrö anlaşmasına göre Karadeniz'de kıyısı olmayan ülkelere ait savaş gemilerinin Karadeniz'e çıkışının engellenmesine karşı tasarlanan bir ABD projesi olarak da ifade ediliyor. Ticari gemiler ise karşılıklı olarak geçemeyip kuzeyden güneye ve ters istikamette durup sıra beklemeyeceklerine ve geçiş yasağı olmayan boğazı tercih edeceklerine göre, yapılmasına gerek ve ihtiyaç yoktur.

Sosyo-ekonomik bir amacı taşımadığı, jeo-politik bir tasarı olduğu açıktır.

Ülkeyi mali yönden batağa ve borca sokmaktan, global finansal elitin ve yerli taşaronlarının sömürüsüne yol açmaktan başka ne umulmaktadır?

Jeo-politik bir tasarı olduğu düşünüldüğünde bundan menfaati olacak emperyal güçlerin bu işin ekonomik yüküne ortak olmaları gerekmez mi?

Asıl yapılması gereken ise, 20 yıllık miadı dolmuş bir sözleşmeye bağlı kalmaktansa bu anlaşmayı tanımadığını tek taraflı olarak ilan edip, hükümranlık hakkına uygun olarak yeni geçiş rejimi tasarlayıp uygulamaya geçmek daha doğru değil midir?

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler