Cüneyt Şaşmaz

Cüneyt Şaşmaz

DÜNYA'YA KARŞI TÜRK'ÜN ZAFERİ/1

Bir metrekaresine 6500 mermi düşen Gelibolu Yarımadası’nda şehit düşenleri saygı ile anıyorum...
Çanakkale Savaşı, Türkiye’de ve dünyada ne denli etkili olduysa, Mustafa Kemal de Çanakkale Savaşları üzerinde o denli etkili olmuştur.
Çanakkale Savaşı, aynı zamanda "çöken, borç üzerinden teslim alınan" bir ülkenin delege savaşıdır.
...
Yıl 1915...
Çanakkale’de kızılca kıyametin koptuğu günler...
Aylardan Mayıs...
Vefa Lisesi Fransızca Muallimi Ahmet Rıfkı her günkü gibi mektepten içeri girer.
Selam verir Ahmet Rıfkı ama çocuklar selama bile karşılık vermezler!
Ahmet Rıfkı iyice şaşırmıştır.
Arka sıralarda oturanlardan biri ayağa kalkarak;
"Hocam, mahallemizde eli ayağı tutan ağabeylerimiz Çanakkale’ye gönüllü gittiler, ama siz hala buradasınız!
Biz de gitmek istiyoruz, fakat yaşımız tutmuyor, söyler misiniz bize, vatanımız elden giderse sizin verdiğiniz eğitim ne işe yarar?"
Yaşlı gözlerle sınıftan çıkar ve mektebin idaresine dilekçesini verir.
Arkadaşlarıyla, talebeleriyle vedalaşır, evine gelir.
Ahmet Rıfkı’nın hayattaki tek varlığı yaşlı annesi Ayşe Hanımdır ve Şehzadebaşı semtindeki evlerinde beraber oturmaktadırlar.
Durumu annesine anlatır, ondan hakkını helâl etmesini ister.
Ardından mahallenin bakkalı, gün görmüş bir zat olan Selahattin Adil Efendiye uğrar ve şöyle der:
"Selahaddin Amca, Allah'ın izniyle vatanın bağrına saplanmış olan düşman hançerini çıkarmaya gidiyorum.
Senden isteğim, anamı iaşesiz bırakma!
Kısmetse dönüşte borcumu öderim!"
Çeşitli cephelerde savaşa katılır.
19 Aralık 1915 günü şehit olur...
Annesi haberi alır, çok üzülmesine rağmen imanı bütün bir hanım olduğundan hadiseyi tevekkülle karşılar.
Aklına, veresiye yiyecek aldığı bakkal gelir.

"Yedi aydır senden veresiye alırız, borcumuzu verelim de oğlum borçlu yatmasın!" der.

Selahaddin Efendi şöyle cevap verir:

"Ayşe Hanım, sen okuma yazma bilmezsin, okuma bilen bir yakınını getir de hesabı o çıkarsın!"

Bunun üzerine Ayşe Hanım, komşusunun kızı Gülşah’la birlikte dükkana gider.

Selahaddin Adil Efendi, "Ahmet Rıfkı" bölümünü açarak veresiye defterini Gülşah’ın önüne koyar!

Gülşah, onlara veresiye defterindeki kırmızı harflerle yazılmış satırları gösterir.

Şöyle yazıyordu defterde:

"Bu hesap Ahmet Rıfkı’nın kanıyla ödenmiştir, vesselam!"

(Sami Özey, Türkiye Gazetesi, 18.03.2010

"Çanakkale Zaferi" çok önemli bir zaferdir!

Dünya tarihine yön vermiş büyük bir zaferdir!

http://tr.wikipedia.org/wiki/%C3%87anakkale_Sava%C5%9F%C4%B1

Neden?!

Niçin?!

Niye?!

Çünkü; İngilizler, "Çanakkale Savaşı"nı kazanamadıkları için I. Dünya Savaşı’nı kazandıkları halde "kazanırken" kaybetmişlerdir.

Rusya’ya zamanında gitmeyen ve/veya gönderilmesine izin verilmeyen yardım küredeki dengeleri altüst etmiştir.

Osmanlı coğrafyasının bölüşüldüğü, sınırların cetvelle çizildiği "Sykes-Picot" anlaşmasında en başta Ruslar olduğu halde daha sonra çekilmek zorunda kalmışlardır!

http://tr.wikipedia.org/wiki/Sykes-Picot_Anla%C5%9Fmas%C4%B1

Sonrasında İngilizler "tek kurşun atmadan" İstanbul'u işgal etseler de, Anadolu'daki "Milli Direniş" karşısında boyun eğmek zorunda kalmışlardır.

Osmanlı, I. Cihan Harbi’ne girerken "Yönlendirilen" bir devlet idi!

Dönemin ‘Almanya’sı, Padişah ve Enver Paşa üzerinden Bab-ı Ali’yi yönlendiriyordu!

Bu süreçte Almanya'nın en büyük hayali "Turancılık"projesi ve/veya dönemin BOP operasyonu üzerinden Kafkaslar’a uzanıp enerji yataklarını ele geçirmek idi.

'Dönemin Avrupası'nın iç dengeleri buna izin vermedi!

Tabii ki, bu kayıptaki en büyük pay, "neyi neden yaptıklarını bilmeyen, sadece sonuca odaklanmış" Almanların yumruk ile çorba içme ısrarını sürdürmesi idi!

"Çanakkale Savaşı”nın sonuçlarına kısaca göz atacak olursak:

1- Çanakkale Zaferi, müttefikleriyle Rusya'nın irtibatını önlemiş, dolayısıyla savaş iki yıl uzamış, bu arada çıkan Bolşevik ihtilali ile Rusya savaş dışı kalmıştır.

Bu durum ihtilal Rusyası ile müttefiklerini birbirinden ayırmış, kurtuluş savaşı yıllarında kuzeyde güvenliğimizi sağlamış ve zafere ulaşmamızı kolaylaştırmıştır.

2- Bu savaşlar, İngiliz ve Fransız kuvvetlerini Gelibolu Yarımadası'na bağlamış, Almanya ve müttefiklerinin yükleri azalmıştır.

3- Düşmana çok büyük insan ve malzeme zayiatı verdirilmiştir.

4- Türk ordusunun zaferi, İngiltere ve Fransa'nın sömürgelerindeki prestijlerine bir darbe, esir milletlere bir ümit ve istiklal ışığı olmuştur.

5- Çanakkale Zaferi, Türk askerinin direnme gücünün, fedakarlık ruhunun ve vatanseverlik şuurunun bir abidesidir.

Harpten önce kıymeti üzerinde tereddüt edilen Türk ordusu, iyi sevk ve idare edildiği zaman ehliyetli ellerde, binbir yokluk ve zarurete rağmen neler yapmaya muktedir olduğunu dünyaya göstermiş ve Balkan yenilgisinin kara lekesini tertemiz kanıyla silmiştir.

6- Bilindiği gibi, büyük hadiseler olağanüstü şahsiyetleri, büyük ve müstesna kabiliyetleri meydana çıkarmaktadır.

Mustafa Kemal'in ortaya çıkışında Çanakkale savaşları kader tayin edici bir merhale olarak gözümüze çarpmaktadır.

7- Çanakkale Zaferleri, Mustafa KEMAL'in ordu içinde olduğu kadar tüm milletçe de tanınmasına vesile olmuştur.

Bu suretle Türk Milleti, makus istikamette gelişen talihini yenecek olan liderlerini bulmuştur.

Ordu ve millet, Anafartalar Kahramanı'nın bu işte bu güven, ATATÜRK'ün Milli Mücadele'yi zaferle sonuçlandırmasında genç, dinamik ve yepyeni modern bir devlet kurmasında en büyük ilham ve kuvvet kaynağı olmuştur.

8- Çanakkale, Milli mücadelenin bir nevi başlangıcı sayılmaktadır. Çanakkale, Türk'ün vatanseverliğinin, cesaretinin, mücadele azminin ve kahramanlığının sembolüdür.

http://www.burasicanakkale.com/burasicanakkale/extra_pages/cnk_savaslari/savaslar.htm

Kurmay Albay Mustafa Kemal’in Çanakkale Savaşı sırasında söylediği çok önemli bir söz vardır.

Mealen şöyle diyor Gazi:

“Hiç kimse vatanımızı benden, bizden daha iyi savunamaz, sevemez!”

Ortada “Çanakkale Zaferi” diye büyük bir zafer var ise bu “zafer”de Türk’ün genlerinde varolan bileği bükülmez, diz çöktürülemez “çelik irade”si, “adalet, cesaret, feraset” timsali o “milli ruh”un izdüşümü Mustafa Kemal’in etrafında kenetlenmiş “irade”de saklıdır.

“Bir Ceylan’ın yönettiği ‘Aslan Ordusu’na, bir ‘Aslan’ın yönettiği ‘Ceylan Ordusu’ evladır!”

Türk kültüründe vatan için “Şehid olmak” en yüce payedir!

İngiliz arka planlı Özden Örnek’in oğlu Tolga Örnek, MI6’nın etkisinde kalarak çektiği “Gallipoli” belgeselinde Mustafa Kemal’i 50-60 saniye göstererek, O’nun komutanlık dehasını küçümsemek istemiş olsa da, hakikat ortada!

“Çanakkale” “demek “Mustafa Kemal” demektir.

Aynı zamanda “Komutanlık, cesaret, ölümüne vatan aşkı ve milli direniş için umut, düşman için bozgun” demektir.

I. Cihan Harbi’nde, Almanlar’ın Enver Paşa üzerinden oynadıkları tüm savaş oyunları geri tepmiştir.

Sarıkamış’ta tek kurşun atmadan donan askerlerimiz, cepheden cepheye koşturularak zamansız yorulan Osmanlı Ordusu ve Almanlar’ın denetiminde kurulan Teşkilat-ı Mahsusa’nın Kuşçubaşı Eşref’inin “Şerif Hüseyin’in öldürülmesi” ile ilgili “inisiyatif” kullanmaktaki tereddütü kaçınılmaz sonu hazırlamıştır.

http://tr.wikipedia.org/wiki/I._D%C3%BCnya_Sava%C5%9F%C4%B1nda_Osmanl%C4%B1_Cepheleri

Bunların hepsi Almanlar’ın "planlama"daki hatalarının ve/veya renk körlüklerinin neticesinde yaşanan başarısızlıklardır!

Neden, niçin, niye?!

Cevap:

Yönlendirilen devlet iseniz, sizi yönlendiren devletin çıkarları ve/veya riski kadar varsınız, zaafları kadar güçlüsünüz!

Hiçbir İngiliz, Alman ya da bir başka güç, kendi varlığını riziko edecek operasyonların altına imza atmaz.

Ezcümle:

Gazi’nin altını çizdiği gibi, hiç kimse bu vatanı bizim kadar sevemez ve bizim kadar ölümüne savunamaz!

Yunanistan'ın bugünkü durumu ne ise o günkü "Payitaht" benzer hikaye!
Britanya'nın savaş gemilerini, Çanakkale'den geçirtmemek için Almanlar, Türkler'i kullandı, cepheye sürdü.
İngilizler ise Çanakkale'yi geçmek için Anzaklar'ı gemilerle boğaz'a taşıdı!
İngilizler amaçlarına ulaşsaydı, Rusya, Sykes Picot'nun parçası olarak pozisyonunu koruyacaktı.
Ne var ki, kaybettiler.
Hasılı:
Gazi, "Anzaklar ile Türkler, Çanakkale'de koyun koyuna yatıyor" derken, altını çizdiği hususlardan yeki budur.
Başka?!
Çanakkale Savaşı, Türk'lere, Mustafa Kemal Atatürk'ü kazandırmıştır.
'Milli Mücadele'de öne çıkmasını, Samsun üzerinden "Direniş"in liderliğine giden yolu açmıştır.
Bu yönü ile de önemlidir.
Ezcümle:
W.S. Churchill ise "yüksek telif" arpası, hileli poker mangırı üzerinden, Almanlar tarafından yemlenmiş, t'avlanmıştır.
Donanma Komutanı WSC, bu sebepten, "Savaş gemileri"ndeki askerleri, yanlış yerden yalçın kayalıkların dibinden karaya çıkartmıştır, Alman'ın tam istediği gibi yapmıştır.
Bu yanı ile de önemlidir.
Alman'ın "kontrollü kaos" ya da nasıl savaştığını göstermesi açısından, önemli bir örnektir.
Alman "şans"a inanmaz, tüm ihtimallerin içinden geçmeden savaş'a girişmez.
WSC, "Siyon kartı" üzerinden süreç'te yer almıştır, hazcıdır, konformisttir, rahat yaşamayı sevdiği için Londra üzerinden Alman'ın hesabına çalışmıştır.
Türkiye'de Enver Paşa ne ise Londra'daki WSC benzer hikaye.
Enver Paşa "namuslu" bir askerdi, Churchill...
Vs vs.
Cüneyt Şaşmaz

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.