Dünya Sağlık Örgütü: Libya’da Koronavirüsün yayılmasından endişeliyiz

Dünya Sağlık Örgütü: Libya’da Koronavirüsün yayılmasından endişeliyiz

2012 yılından Temmuz 2019’a kadar 7 yıl boyunca Suriye’deki ‘acil tıbbi müdahale ekiplerine’ öncülük ettikten sonra Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) Libya Misyonu’nun Başkanlığını yürüten Elizabeth Hoff, zor bir görevle karşı karşıya.

Norveç vatandaşı olan Hoff’un, Libya gibi çatışmaların tahrip ettiği bir bölgede, yeni tip koronavirüsü (Kovid-19) mücadele görevini üstlenebilmesi için akademik ve pratik deneyimlere sahip olması gerekiyor. Yetkili, Afrika, Asya, Doğu Avrupa ve Orta Doğu’daki uluslararası kuruluşların misyonlarında yer aldı. Aynı şekilde 1991 yılında ABD’deki Kaliforniya Üniversitesi’nin ‘Halk Sağlığı’ alanında yüksek lisans eğitiminin yanı sıra 1996 yılında ABD’deki Harvard Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Uluslararası İlişkiler ve Çatışmalar Çözümü konusunda yüksek lisans eğitimini tamamladı. Şarku’l Avsat’a verdiği röportaj sırasında Elizabeth Hoff, Libya’daki sağlık sisteminde savaşın neden olduğu olumsuzluklara değindi. Kararlı bir çaba sarf edildiğini belirten Hoff, diyalog metnine de dikkati çekti.

-Libya, iki hükümetiyle birlikte virüsle mücadele edebilir mi? Korona ile mücadelede koordinasyon ve işbirliğine ihtiyaç var mı?
Mevcut siyasi ve askeri bölünmeye rağmen iki hükümetteki sağlık yetkilileri arasında devam eden teknik işbirliği faaliyetleri mevcut. Devam eden çatışmalardan bağımsız olarak bir sağlık diyaloğu yürütülüyor. Birçok koşulda çatışma tarafları, Dünya Sağlık Örgütü’nün arabuluculuk rolüne itimat ediyor. Hayat kurtarmak ve yaşamı sürdürmek için pratik çözümler buluyorlar. Uluslararası bir kuruluş olarak mevcut krizde biz de Trablus, Sebha ve Bingazi’deki ofislerimiz aracılığıyla, hazırlıkları desteklemek ve önleyici tedbirlerin uygulanmasını sağlamak üzere belediyelerdeki sağlık ortakları ile koordinasyon çalışmalarında üzerimize düşeni yapıyoruz.

-Birleşmiş Milletler (BM) ve birden fazla ülke, savaşın virüsle mücadeleye olumsuz etkileri dolayısıyla Libya da dahil birçok ülkede devam eden savaşa son verilmesi çağrısında bulundu. Libya’da çatışma taraflarının, bu çağrıları kabul etmeye istekli olduğunu düşünüyor musunuz?
Kovid-19 salgını, hükümetler ve bireyler tarafından derhal ve etkili eylemler gerektiren küresel bir sağlık acil durumudur. Çünkü virüs, sınır tanımıyor ve siyasi hegemonyadaki değişiklikleri umursamıyor. Bu nedenle Dünya Sağlık Örgütü, savaşan gruplara ‘silahlarını bırakma, WHO’ya ve sağlık sektöründeki ortaklara engelsiz çalışma izni verme’ çağrısı yaparak, BM’nin Libya Destek Misyonu’na (UNSMIL) destek veriyor. Ancak ne yazık ki Trablus’un eteklerinde devam eden yoğun askeri tırmanışla birlikte insani ateşkesin saygı görmediğine tanık oluyoruz. Sağlık saldırıları yaygın bir uygulama haline geldi. WHO’da hala, Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) ve Libya Ulusal Ordusu (LUO) tarafından kabul edilen insani ateşkesin, ağır ihlallere rağmen, alan yaratması gerektiğine inanıyoruz. Eğer bu ateşkese saygı gösterilirse, ulusal sağlık otoritelerine, uluslararası ve bölgesel ortaklara tedbirleri artırma, gerekli müdahale sistemlerini uygulamaya koyma izni verilecek.

-Neden bazı kesimler, Libya’nın virüse yakalananların tespit edildiğini duyurmakta geciktiğini düşünüyor? Bu durum, bir bakıma da olanak eksikliğine mi bağlı?
Bu algı, Libya’daki sağlık makamlarının oynadığı rolü olumsuz etkileyebilir. Virüsle mücadeleye hazırlık faaliyetlerinin önemini vurgulamak için Libya Ulusal Hastalık Kontrol Merkezi aracılığıyla Libya’daki sağlık makamları tarafından sarf edilen çabaları itiraf etmemiz gerekiyor. Ülke genelindeki sağlık otoriteleri, yeni virüs hususunda sakinlerle düzenli ve şeffaf iletişim yoluyla önleyici faaliyetlerin önemine dikkati çekiyor. WHO, yeni vakaların raporlanmasında ve bilgi alışverişinde şeffaflık ihtiyacını sürekli olarak vurgulamaktadır.

-Libya Ulusal Hastalık Kontrol Merkezi, tüm Libya topraklarına hizmet ediyor mu?
Merkez ulusal düzeyde faaliyet gösteriyor. Tüm Libya topraklarında hizmet veriyor ve ülke çapında şubeleri bulunuyor.

-Gözlemciler, sağlık sektörünün hazırlıksızlığından dolayı Libya’da salgının yayılma olasılığından endişe duyuyor. Bu korkuları gidermek için yerel hazırlıklar var mı?
Ulusal hazırlık ve müdahale planı, Ulusal Hastalık Kontrol Merkezi tarafından geliştirildi ve bu plan, hastalığı sorgulama veya şüpheli vakaları bildirmek için ücretsiz olarak bir rakamın belirlenmesini içeriyor. Bir internet sitesi aracılığıyla incelenen vaka sayısı, onaylanan vakalar ve sıhhi izolasyon vakaları ile gün boyunca güncellenmektedir. Virüs ve kişinin test edilmesini gerektiren semptomları hususunda farkındalık raporlarını ve tespit edilen vakalarla ilgili düzenli olarak basın açıklamalarını da içeriyor.

-Sınır Tanımayan Doktorlar (MSF) örgütü de dahil olmak üzere bazı uluslararası kuruluşlar, virüsün Trablus, Zintan, Zuvare, Hums ve Zliten şehirlerindeki ‘mülteci gözaltı merkezlerinde’ yayılmasından endişe duyuyorlar. WHO ve bu kuruluşlar arasında bu sorunu çözmek için bir işbirliği var mı? Sizce alınması gereken önlemler ne olmalı?
Virüsün, gözaltı merkezleri de dahil olmak üzere Libya’ya yayılmasını önleme çabalarını desteklemek için BM kuruluşları ve Libya’daki diğer uluslararası kuruluşlarla yakın bir şekilde çalışıyoruz. Uluslararası örgütler ile sağlık, içişleri ve adalet bakanlıkları arasında yakın bir diyalog var. Sürekli olarak ‘resmi’ ve ‘gayri resmi’ gözaltı merkezleri ve cezaevlerinde tutulan göçmenler, mülteciler ve insanlar için teşhis, tedavi ve takip faaliyetleri yürütülmesi çağrısı yapıyoruz. Devam eden çağrılar, bazı cesaret verici sonuçlar verdi. Nitekim Libya Cumhuriyet Savcılığı, 466 mahkumun serbest bırakılmasını emretti. Bu durum, koronavirüse karşı alınacak önlemlerin bir parçasıdır. UMH’ye bağlı Adalet Bakanlığı’na bin 500 civarında göçmeni içeren gözaltı merkezleri meselesini görüşmek üzere çağrıda bulunduk. Kadınların, çocukların, hastaların ve yaşlıların hızlı bir şekilde serbest bırakılmasını istedik. Denizde kurtarılmalarının ardından tutuklananların yerel topluluklara geri dönmelerine ve gözaltı merkezlerine transfer edilmelerine izin verilmesi çağrısı yaptık. Virüs riskini azaltmak için gözaltı merkezlerindeki veya soruşturma birimlerindeki kalabalığı azaltmak gerekiyor. Çünkü kalabalık, virüsün yayılmasına imkan veriyor.

-Bir diyalog sırasında Libya’da, 17 kayıtlı vakanın olduğu ve 1 kişinin öldüğü ilan edildikten sonra kuruluş, hangi hızlı destek önlemlerini sağlayabildi?
Libyalı yetkilileri desteklemek ve ülkelerdeki hazırlık ve müdahale düzeyini artırarak Libya halkı arasında virüsün neden olduğu vaka ve ölü sayısını azaltmakla görevli bir ekibimiz var. Bu ekip, aynı zamanda ‘vakaları hızlı bir şekilde tespit etmek, izole etmek, tedavi etmek, hastaların bakım koşullarını iyileştirmek, sağlık ortamlarında enfeksiyonu önlemek ve kontrol etmek için hazırlıkları artırmakla da görevli. Ekip, risklerle ilgili bilgileri tüm toplumlara ileterek ve yanlış bilgilendirmeyle mücadele ederek, sağlık önlemleri uygulama ve halk arasındaki farkındalığı artırmaya da çalışıyor.
Ayrıca Libya’daki sağlık sektörünü, virüse karşı mücadele kapsamında desteklemek için kuruluş içerisinde 8 temelli bir eylem planına sahibiz. Bu plan, ‘ülke düzeyinde koordinasyon, risklerin raporlanması, topluluğun katılımı, hızlı müdahale ekiplerinin kontrolü ve güçlendirilmesi, tüm giriş noktalarında (yolcular, bavullar, konteynırlar ve koliler için uluslararası giriş veya çıkışlara açık koridor) acil müdahale planı, ulusal laboratuvarları destekleme, enfeksiyonun önlenmesi ve kontrolü, vaka yönetimi, operasyonel ve lojistik desteği’ kapsıyor.

-Bu plan, ‘sağlık sistemlerinin ‘Kovid-19’ salgını ihtimaliyle başa çıkamayacağını’ söyleyen Libyalı yetkililerin ifadelerinin neden olduğu sorunu da gideriyor mu?
WHO, ‘laboratuvarların numuneleri test etme yeteneğinin, sağlık verileri sisteminin ve enfekle olmuş kişilerin temaslarını takip yeteneğinin yetersizliği başta olmak üzere’ Libya’nın virüsü tespit etme ve ona yanıt verme kapasitesinin değerlendirilmesi sürecini ortaya koydu. Planımızdaki 8 temelin, sorunun hafifletilmesine katkıda bulunabileceğine inanıyorum.

-Libya’da durumu kontrol altına alma ve daha fazla kayıp verilmesini önleme fırsatının bulunduğuna inanıyor musunuz?
Dünyadaki en gelişmiş sağlık sistemleri salgını kontrol altına alamadı. Hiç kimse de Libya’daki gibi ciddi şekilde bozulmuş bir sağlık sisteminden bir yanıt bekleyemez. WHO, Libya’yı bölgedeki en tehlikeli ülkeler sıralamasına koydu. Çünkü yaklaşık 10 yıldır devam eden çatışmalar, ulusal sağlık sisteminin kapasitesini büyük ölçüde etkiledi. Kuruluş, sağlık tesislerinin kapasitesini artırmak için ortaklarla çalışırken önleyici tedbirlere de odaklanmaktadır.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler