Dilipak'tan İlginç Ortadoğu Analizi

Dilipak'tan İlginç Ortadoğu Analizi

Yeni Akit Gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak bugünkü köşe yazısında ilginç bir ortadoğu analizi yaptı.

Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak'tan bugünkü köşe yazısında ilginç bir ortadoğu analizi yaptı. 

İşte o yazı:

 

"Erdoğan, Ürdün Kıralı 2. Abdullah’ı Vahdeddin köşkünde kabul etti. Tarih, MS 3 Şubat 2019.

Ürdün Kıralı İstanbul’u ziyaret ettiği gün, Papa Birleşik Arap Emirliğinde idi. Her iki devlet başkanının da ziyaret adresi ve zamanlaması son derece ilginç: Güney Arap Yarımadası Başpiskoposu Paul Hinder, Papa’nın bölgeyi ziyareti konusunda “daha iyi bir zamanlama olmazdı” dedi.

Papa’nın ziyaretinin maksadı belli: Dinler arası diyalog konulu uluslararası bir toplantıya katılmak. Papa, Abu Dabi Veliaht Prensi Şeyh Muhammed bin Zayid’in davetiyle Birleşik Arap Emirlikleri’ni ziyaret ettiğine göre ziyaretin gayesi de davet edenin tayin ettiği bir konu olsa gerek. Yani BAE ve M. b. Zayed doğrudan “Dinler arası diyalog” denilen o tartışmalı misyonu FETÖ ve Türkiye’den devralmış oluyor. Bu ziyaret bu anlamda BOP’un en azından bu açıdan sona erdiğini gösteriyor.

Bu projenin bu buluşma ile aynı zamanda Suudi Arabistan ve Mısır’ın da katılımı ile Türkiye üzerinden değil, bir Arap Triosu tarafından yönetileceğini gösteriyor.

Aslında BAE, Suudi Arabistan ve Mısır insan hakları örgütleri tarafından Yemen politikası ve ülkelerinde insan hakları uygulamaları açısından sert bir şekilde eleştiriliyor. 

Papa Francis’in 3 Şubat’ta başlayan 5 Şubat’ta sona erecek ziyaretinin ardından ne gibi gelişmelerin yaşanacağını daha sonra göreceğiz. İlk defa bir Papa Arap yarımadasını ziyaret ediyor. Arap dünyasında bu ziyaretin yankısını da görmek gerek. Abu Dabi ziyaretinde Papa’nın, Mısır’daki El Ezher Camii imamı Şeyh Ahmed El Tayyib ile de görüşmesi aslında ziyaret öncesi Arap ülkelerinde bir lobi çalışması yapıldığı anlamına geliyor. Francisco daha önce de 2017’de, yine aynı konuda Mısır’a “dinler arası diyalog” temalı bir ziyaret yapmıştı. Herhalde bundan sonraki adımın Riyad olması gerekir. Vatikan’ın bu ziyaretten bir başka beklentisi daha var. O da Arap Yarımadası’nda kilise inşa etmeye yönelik kısıtlamaların da kaldırılması beklentisi. Papa belli senaryonun içinde bir rol üstleniyor. Ama bölge ile ilgili tek senaryo bu değil. Bu senaryoda ABD, İngiltere ve İsrail’in nerede durduğuna da bakmak gerek.

Mesela Ürdün Kıralı böyle bir zamanda İstanbul’u ziyaret ediyor olmasının özel bir anlamı olmalı. Ürdün BAE ve Suudi Arabistan ile yakın ilişkileri olan bir ülke. Suudiler Ürdün’e mali yardımda bulunurken, öte yandan ciddi bir Vehhabilik misyonerliği de yapıyorlar.

Ürdün’ün adının bazı senaryolarda yeniden Hicaz Bölgesinde Şeyh ailesinin yerini alacağına dair iddialar Suudiler tarafından yakında izleniyor. Papa da bir bakıma Suudi Arabistan’daki Şeyh ailesi ve Vehhabilerin tepkisini ölçüyor. Bu tepkiyi bloke etmek için de El Ezher Şeyhini yanına alıyor. Yani Papa, Arap yarımadasında siyasi olarak seküler unsurları, dini olarak da Vehhabiliği F. Gülen yerine ikame ediyor. Bakalım bu ziyaretlerin bir de iade-i ziyareti olacak mı?.

Kıral Hüseyin’in İstanbul ziyaretinin de bir iade-i ziyareti mümkün. Gündem herhalde çok farklı olacaktır. Kıral Hüseyin bu süreçte Türkiye’yi karşısına almak istemiyor. Bir denge politikası izliyor. Türkiye yanında olsun istiyor. Türkiye’nin de Arap yarımadasında kendine yeni müttefikler bulması gerek. Yani bu iki ülke arasındaki yakınlaşma, bir bakıma tencere yuvarlanmış, kapağını bulmuş bir buluşmadır.

Ürdün ile bizim aramızda aslında ilginç bağlar vardır. Ürdün adını 251 km uzaktaki Ürdün nehrinden alır. Ürdün adının Amon’dan aldığı söylenir.. Eskiden Philadelphia olarak anılırdı.  Şam ve Filistin üzerinden Medine ve Mekke’ye, Yemen’e, Babul Mendep’e uzanan koridorda yer alan ülke kadim birçok medeniyetin coğrafyasında yer alır.

Pensilvanya Eyaleti’nin en doğusunda bulunan eyaletin en büyük, ABD’nin ise 5. büyük şehrinin adı da  Philadelphia’dır.. Philadelphia ABD’nin ilk başkentidir. 1790-1800 arasında başkentlik yapmıştır.

Philadelphia aynı zamanda İncil’de, Yuhanna vahyinde geçen bir şehrin adıdır. Bu şehir Alaşehirdir. Alaşehir Türkiye’nin Ege Bölgesi’nde bulunan Manisa ilinin ilçelerinden biridir. Alaşehir sınırları içinde kurulu Philadelphia kentinin akropolü olan Toptepe düzlüğündeki tapınak Havarilerden loannes adına yapılan St. Jean Kilisesi ile birlikte Ege Bölgesindeki Hıristiyanlığın ilk çağlarına ait 7 kiliseden birisidir. İncil’in vahiy bölümünde adı geçen Yedi Kilise (Smyrna, Pergamon, Thyatira, Sardes, Philadelphia, Laodicia ve Ephesus) Hıristiyanlığın ilk kiliselerindendir. Bu kiliselerin üç tanesi (Sardes, Philadelphia ve Thyatira) Manisa ili sınırları içindedir.

Amon (Amen, Amun, Ammon, Amoun)’a gelince, bazılarına göre  “Amen/Amon” “saklı olan” demektir. Amon, Teb’in baş tanrısıdır, tanrılar tanrısıdır. 

Mısır’da ilk kez Tek tanrılı “Aten dini”ni kuran, IV. Amenotep‘in (Akhenaton) veya Amon’un oğlu Tutankamon (Antik Mısır’ın 18. Hanedanı), MÖ 1341 yılında antik Mısır’da doğdu.. Annesi Prenses Kia’dır. MÖ 1332 - MÖ 1323 yılları arasında yaşadı. Hz. Yusuf’a iman eden Firavun olduğu da söylenir. Dokuz yaşında tahta çıkan ve adı 12 yaşına kadar “Tutankhaten”(Güneş Tanrısı Amon’un yaşayan temsilcisi) olan bu kişinin babasının adı olan Amon daha sonra Amman’a dönüştüğü de iddia ediliyor. Böylece Amman ile Afrika ve  Mısır tarihi arasında da bir çağ kurulmuş oluyor. Amon’un zaman içinde “Amin / iman ettim) şeklinde kullanıldığı da iddia edilir. Kimileri Amon dönemini Mısırda Tek Tanrılı dine geçiş dönemi olduğunu söylerken, kimilerine göre Mısır mitolojisinde güneşi, rüzgar ve gökyüzünü yöneten Tanrı, Tanrıların kralı olarak görülmüştür. Amon kimilerince Güneş tanrısı Ra ile özdeşleştirilerek Amon-Ra olarak anılmıştır. Bu yönü ile de Şintoizm ve Sabiilik inancı açısından bir referans olmaktadır.

Ben bu buluşmanın ardından iki ülke arasında siyasi, iktisadi, savunma, bölge güvenliği, istihbarat çalışmaları açısından işbirliğinin daha da derinleşeceğini düşünüyorum. Sanırım karşılıklı olarak lobi faaliyetlerinin de artması gerek. Mesela üniversite, ticaret, sanayi, STK, meslek odaları arasında ilişkiler daha da geliştirilecektir. Mesela iki ülke arasında neden bir “bilişim” ve “Kenevir birliği” kurulmasın.

Ürdün, Ankara açısından Sevarin adası, Kızıldeniz bölgesinin güvenliği, Babulmendep ülkeleri ve Somali koridoru açısından son derece önemli bir geçiş noktasında bulunuyor. Ürdün halkının büyük çoğunluğunun Filistinlilerden oluştuğu unutulmamalı. Kudüs, Filistin ve Suriye açısından Ürdün’le kurulacak yakın bir işbirliğinin bu konularda büyük bir değer taşıdığını not etmek gerek.

Tamam, Arap isyanları, Şerif Hüseyin’in geçmişte oynadığı rol aklımızın bir kenarında bulunsun. Tanıkları ve sanıkları kaybolmuş davaları bir kan davasına dönüştürmenin bir anlamı yok. Geçmişten aldığımız dersle geleceğimizi yeniden inşa etmeliyiz. Ehlen ve sehlen, merhaba! Selâm ve dua ile."

Yazıyı kaynağında okumak için tıklayın

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler