Cüneyt Şaşmaz Yazdı: Partitokrasi?!

Cüneyt Şaşmaz Yazdı: Partitokrasi?!

Sistemin boşluklarını buldukça radikal olan, koruma duvarlarına vurdukça ılımlılığa sarılan hareket; çeşitli oyalama taktikleri ile yerleşti kurumlara.

"EY KUL! 
KAPILARDAN GEÇERKEN; 
TÜRKLÜĞÜNÜ UNUTMA, 
NE MUTLU TÜRK'ÜM DEMEK İÇİN.. 
CUMHURİYET'E SAHİP OL, 
DEVLETİNİ SEVMEK İÇİN.."
Nusret DEMİRAL
 
Ergenekon davası, vicdanlarda "siyasetin hukuku tasfiyesi" olarak yer etti.
 
Ergenekon kumpasının "kumpas" olduğunu biliyorduk, şimdi mahkeme kararı ile açıklandı.
 
Yani?!
 
Adalet, tecelli mi etti?!
Yoksa, yokluğu mu tescillendi?!

Öte yandan...

"Demokrasi siyasal partiler olmaksızın yaşayamaz fakat siyasal partiler yüzünden ölebilir de!" diyen George Vedel’in ünlü sözüne atıfla uyarmıştık:
Siyasal partiler, demokrasilerin vazgeçilmez unsurları ama çoğu kimse farkında bile değil ki; siyasal partiler, demokrasinin vazgeçilmez tek unsuru değil?!
 
Sözün özü:
Demokrasinizi tamamen bu kurumlara emanet edince, kurumsallaşma sürecini de tamamlamamışsanız, kişiler kurumlara egemen olunca, karşınıza "otokrasi"nin parti ile birleştiği "partitokrasi" çıkabilir?!

Türkiye’de, değişimin önünü tıkayan, ne yazık ki bu anlamda öncü olması gereken siyasal partilerdir!
 
Nitekim...
 
Demokrasiye katkı vermek bir yana, zaman içerisinde, demokrasinin gelişmesini engelleyen aktörlerin başında yer almaya başladılar.

Demem o ki:
Gerçekten Türkiye’de bir şeylerin değişmesini istiyorsak, siyasetin kurgusunu değiştirmeliyiz.

 
Demem şu ki:
Zor ama olanaksız değil.
Aksi halde, aynı fasit daire içerisinde dönüp duracağız.
Dön dolaş aynı hikaye!

Bu çerçeve'de demem o deme değil şu deme:
Adını doğru koymak gerek.
Yanlış siyaset AKP’nin ürünü değil.
AKP yanlış siyaset kurgusunun ürünü.

 
Anlaşılmadı, daha açık yazalım:
Yalnız AKP’ye ve onun politikalarına karşı değil, siyasetin yanlış kurgusuna karşı da uğraş verilmelidir.
 
Nüans?!
 
Aksi halde AKP gidecek, benzeri başkası gelecektir.

Ezcümle:
Bu satırlar, AKP kadrolarından koparak parti kurmaya kalkışanlardan demokrasi için umut bekleyen iyimserleri (!) düşündürmek için...

Netice:
Sistemin boşluklarını buldukça radikal olan, koruma duvarlarına vurdukça ılımlılığa sarılan hareket; çeşitli oyalama taktikleri ile yerleşti kurumlara.
 
Oyalamada en büyük katkı, sık kurulan sandıklardı.
 
İkincisi, zamana yayarak ele geçirdikleri ve neredeyse parti organı gibi çalışan “Havuz” da denilen “Ak'Medya” oldu.
 
Hal böyleyken...
Kumpaslar, yargılamalar, tutuklamalar aracılığı ile yaratılan korku iklimini ve katlanan işsizlik, borçlanma, yoksulluk sarmalını da unutmayalım!?

Daha açık deyişle yazıp soralım:
Bizim gördüklerimizi, neden karar organlarında ve yargı organlarında yerleri olanlar gör(e)medi?!

Başka?!
 
Kamu vicdanının kanayan bir yaraya dönüştüğünü göremeyenlerin gecikmişliğinin bir yaptırımı olmayacak mı?!
 
Başka?!
 
"Yazık oldu" demekle mi yetineceğiz?!

Cevap:
Yargı dosyayı kapatabilir, ama vicdanlarda Ergenekon dosyası hep  açık kalacak!

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler