Cumhurbaşkanı Erdoğan: Ailenin temeline dinamit koyan hiçbir düzenleme meşru değildir

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Ailenin temeline dinamit koyan hiçbir düzenleme meşru değildir

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Sözleşmesi'nin odağında bulunduğu tartışmalar sürerken "Ailenin temeline dinamit koyan hiçbir düzenleme meşru değildir" açıklaması yaptı.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan, 75. Yıl Cumhuriyet Anfi Tiyatro ve Kültür Merkezi'nde AK Parti 19. Kuruluş Yıl Dönümü programında konuştu.

​Bugün AK Parti'nin Türkiye'nin son 18 yılının mimari olmanın yanında, 2023 hedefleri, 2053 ve 2071 vizyonları ile de ülkenin istikbaline talip olduğuna dikkati çeken Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ülkemizin ve milletimizin geleceği konusunda AK Parti'den başka bir vizyon, bir hedef, bir proje, program sahibi siyasi teşekkül bulunmuyor. Ana muhalefetin ve aynı cephenin diğer partilerinin tek siyasetleri AK Parti'ye saldırmak, tek vaatleri Recep Tayyip Erdoğan'ı indirmek. Milletimiz bu kısır zihniyete 19 yıldır yaptığı gibi bundan sonra da itibar etmeyecektir." ifadesini kullandı.

İnsanlık tarihine büyük yürüyüşlerin yön verdiğini dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:

"Hazreti İbrahim'in Harran'dan Filistin'e yürüyüşü böyle bir yürüyüştür. Hazreti Musa'nın Mısır'dan Kızıldeniz kıyılarına yürüyüşü böyle bir yürüyüştür. Hazreti Peygamberin Mekke'den Medine yürüyüşü tarihin akışını değiştiren böyle bir yürüyüştür. Horasan erenlerinin Anadolu'ya, Balkanlar'a, Avrupa içlerine yürüyüşü sevgi ve hoşgörü ikliminin bu beldelerde yayılmasını sağlamıştır. Yaşadığımız coğrafyayı medeniyet güneşimizin sarması da büyük yürüyüşler sayesindedir. Sultan Alparslan'ın Malazgirt Ovası'na, Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul surlarını, Yavuz Sultan Selim'in Sina Çölü'ne yürüyüşleri büyük değişimlerin sembolleri olmuştur."

Erdoğan, tarih boyunca insanlığa yeni istikametler kazandıran Türk milletinin 14 Ağustos 2001 tarihinde Adalet ve Kalkınma Partisini kurarak yeni bir hamle başlattığını anımsattı.

'Selçuklu'nun kalbi, Osmanlı'nın vicdanı, Cumhuriyet'in aklı'

AK Parti'nin, ilk insan Hazreti Adem ile başlayan büyük medeniyet davasının bugün temsilcisi olmaya talip bulunduğunu vurgulayan Erdoğan, şu değerlendirmeleri yaptı:

"Bu davaya gönül verenler kendileriyle yeryüzündeki tüm mazlumların hukukunu korumanın mücadelesini vermişlerdir. Bu kutlu yürüyüşün 1000 yıldır coğrafyamızda sancaktarlığını yapan ecdadımız, 3 kıta ve 7 iklimde barışın, kardeşliğin ve adaletin tesisi için asırlardır ter dökmüştür. Bizim hareketimiz, davamız kendisine her şeyden önce Allah kelamını ve onun alemlere rahmet olarak gönderilen Nebisini edinmiştir.

Bizim hareketimiz Ahmet Yesevi'den Mevlana'ya, Hacı Bektaş-ı Veli'den Yunus Emre'ye, Fuzuli'den Ahmedi Hani'ye, Mehmet Akif'ten nice gönül sultanlarına kadar medeniyetimizin tüm tatlı pınarlarından kana kana içmiş, o bereketli pınarlardan beslenmiştir. Bu hareket, bu dava Selçuklu'nun kalbi, Osmanlı'nın vicdanı, Cumhuriyet'in aklıdır. Milletimiz yürüyüşümüze işte böyle bir istikamet belirlemiştir."

Erdoğan, "Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak" sloganıyla çıktıkları siyaset yolculuğunu 10,5 milyonu aşan üye ile el ele, gönül gönüle sürdürdüklerini ifade etti.

'Bizler dua ile çıktık yola'

"19 yıl önce ne söylüyorsak bugün de aynısını söylüyoruz. AK Parti milletimizin özlemlerinden ve taleplerinden doğmuştur." diyen Erdoğan, şunları kaydetti:

"AK Parti sadece milletimize yaslanan bir partidir. AK Parti'nin mayasını milletimiz yoğurmuştur. AK Parti'nin hamurunu milletimiz yoğurmuştur. AK Parti'nin kumaşını millet dokumuştur. Bu yüzden bütün çabalarımızın semeresi, bütün başarılarımızın bereketi ülkemize ve milletimize aittir. Bizler dua ile çıktık yola ve aynı şekilde devam ediyoruz. Bizim için asıl olan bu kutlu yolda milletimizle el ele yürümek. Yunus'un dediği gibi (Yol odur ki doğru vara, göz odur ki Hakk'ı göre, er odur alçakta dura, yüceden bakan gözdeğil)". 

Erdoğan, AK Parti'nin yolunu, uzun yıllar boyunca siyasi ve ekonomik buhranların acı tecrübelerini yaşayan milletin çizdiğini, adını milletin koyduğunu dile getirerek şöyle devam etti:

"(Hafıza-i beşer nisyan ile malüldür.) derler. Türkiye'nin 14 Ağustos 2001 tarihinden bugüne kadar neler yaşadığını asla unutmamalıyız. Özellikle 3 Kasım 2002 seçimlerinin ardından AK Parti'yi, hükümet eden ama iktidar olamamış bir parti haline dönüştürmek için oynanan oyunları hep aklımızda tutmalıyız. Kendilerini milletin üstünde gören ve ülkenin de sahibi sanan bir avuç azgın azınlığın nasıl bürokrasiden medyaya ve iş dünyasına kadar çöreklendiğini, her köşeden bize tuzaklar kurduklarını dün gibi hatırlıyoruz. Yüksek Askeri Şura toplantılarından dönemin cumhurbaşkanının davetlerine kadar her yerden nasıl sürekli krizlere muhatap bırakıldığımızı biz biliyoruz. Provokatif cinayetlerle nasıl köşeye sıkıştırılmaya çalışıldığımız hala gözlerimizin önündedir."

Erdoğan, 2007 cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde iyice ayyuka çıkan hukuksuz, ahlaksız, pervasız girişimlerin hiçbirine eyvallah etmediklerini belirterek, "Bunun bedelini de kapatma davasıyla ödedik. Biz, demokratik teamüllere ne kadar sarılırsak sarılalım karşımızdaki faşist kafa yine durmadı. Milletimiz '411 el kaosa kalktı' manşetindeki kendi iradesini hiçe sayan alçak zihniyeti hiçbir zaman unutmayacaktır." diye konuştu.

'Zamanı gelecek ortaya koyacağız'

Davos'taki "One minute" hadisesinin, AK Parti'nin mazlumlar ve mağdurlar için verdiği mücadelenin uluslararası alanda en yüksek perdeden seslendirilişinin sembolü olduğuna işaret eden Erdoğan, şöyle dedi:

"O zaman bizlerle beraber orada olanlar o salonu terk ederken neler söylediklerini de iyi biliyoruz. Şimdi parti kurdular. Ne diyorlardı biliyor musunuz? 'İşte şimdi yandık.' Niye? 'One minute' dedik ya... Kime karşı dedik? O da belli, İsrail'in atıklarına karşı. Zamanı gelecek bazı şeyleri çok açık, net de ortaya koyacağız. Şahitleri ile beraber koyacağız ve bu milletin derdiyle dertlenenlerin kimler olduğunu milletim bilecek ama zamanı var. Başlattığımız her demokrasi atağını kesmeye kalkanlara rağmen gönülleri bir gergef gibi işleyerek yolumuza devam ettik. Sabrettik, azmettik, çalıştık, yol bulduk, yol açtık, hep ileriye doğru gittik ve hamdolsun emeğimizin karşılığını birer birer aldık."

Erdoğan, buna rağmen önlerine kurulan tuzakların, maruz kaldıkları saldırıların bitmediğini vurgulayarak, "Dört bir yandan ellerine geçirdikleri her malzemeyle yüklendiler. Suriye'deki iç karışıklıklarla birlikte ülkemiz üzerinde oynanan oyunlar yeni bir boyuta taşındı. Artık içerde ve dışarda çok daha sert, çok daha sinsi, yer yer de kanlı bir mücadele sürecinin içine giriyorduk." diye konuştu.

'Tüm terör örgütlerini üzerimize saldılar'

Erdoğan, şunları ifade etti:

"PKK'sından DEAŞ'ına kadar tüm terör örgütlerini en azgın şekilde üzerimize saldılar. Bunlar da yetmeyince 15 Temmuz'da darbe girişimine kalkıştılar. Kuzey Irak'ta, Suriye'de, Libya'da, Doğu Akdeniz'de yürüttüğümüz harekatlarla, bu saldırılara karşı cevabımızı anladıkları dilden verdik. Bugün de verdik ve kendilerine 'Bak bizim Oruç Reis'imize sakın saldırmayın, eğer Oruç Reis'imize saldıracak olursanız bunun bedelini ağır ödersiniz.' dedik ve bugün ilk cevabı aldılar. Her saldırının görünmeyen hançeri olan ekonomiyi, kur, faiz, enflasyon üçgeninde daha güçlü bir şekilde devreye soktular. Bu konuda da gereken tedbirleri alarak ekonomimizi güçlendirdik."

Erdoğan, yeni tip koronavirüs salgını döneminde yaşananların, Türkiye'nin eğitimden sağlığa, ulaşımdan tarıma kadar her alanda sahip olduğu altyapının önemini tüm açıklığıyla ortaya koyduğunu söyledi. 

'AK Parti, eserlerle konuşan bir parti'

AK Parti'nin bugüne kadar hep rakamlarla, hizmetlerle, birbiri ardına açtığı eserlerle konuşan bir parti olduğunu söyleyen Erdoğan, Türkiye için sadece hayal kurmakla kalmadıklarını, hayalleri tek tek gerçeğe dönüştürdüklerini dile getirdi.

Erdoğan, yükseköğretim dahil 8,7 milyar lirayla devraldıkları eğitim bütçesini 131 milyar liraya çıkardıklarını, iktidarları döneminde toplam 324 bin derslik, okullara 34 bin laboratuvar, 15 bin kütüphane, 2 bin 718 dijital kütüphane inşa ettiklerini bildirdi.

672 bin 608 öğretmen ataması yaptıklarına dikkati çeken Erdoğan, sağlıkta hastane, tedavi kurumu ve birinci basamak sağlık kuruluşundan oluşan yaklaşık 8 bin 500 sağlık tesisini Türkiye'ye kazandırdıklarını belirtti.

Erdoğan, hastane yatak kapasitesini 164 binden 246 bine, nitelikli yatak kapasitesini 19 binden 148 binin üzerine çıkardıklarına işaret ederek, inşa ettikleri şehir hastaneleriyle sağlıktaki başarı çıtasını daha da yukarı taşıdıklarını söyledi.

'Konya Şehir Hastanesinin resmi açılışını yapacağız'

Konya'da yapılan şehir hastanesinin resmi açılışını gelecek günlerde gerçekleştireceklerini bildiren Erdoğan, "Konya ile toplamda 20 bin 563 yatak kapasiteli 15 adet şehir hastanemizi milletimizin istifadesine sunduk." dedi.

Gençlik ve sporda 9 olan gençlik merkezi sayısını 336'ya, 1575 olan spor tesisi sayısını 3 bin 720'ye, 278 bin olan lisanlı sporcu sayısını 10 milyon 150 bine ulaştırdıklarını dile getiren Erdoğan, üniversite öğrencilerinin ödediği harcı kaldırdıklarını hatırlattı.

Erdoğan, göreve geldiklerinde lisans öğrencilerine 45 lira burs verildiğini belirterek, bu rakamı 550 liraya yükselttiklerini, yüksek lisansta bursu 1100 liraya, doktorada 1650 liraya çıkardıklarını kaydetti.

'2022 yılı sonunda aracımız banttan inecek'

Erdoğan, enerji alanında TANAP ile Türk Akım gibi prestij projeleri hayata geçirdiklerini, Türkiye'nin 60 yıllık hayali olan yerli otomobil projesini gerçeğe dönüştürmek için kolları sıvamanın kendilerine nasip olduğunu anlatarak "İnşallah 2022 yılı sonunda aracımız banttan inecek ve ülkemiz elektrikli araçlar konusunda dünyada lider ülkelerden biri haline gelecektir." dedi.

'Mühür kimdeyse sultan odur'

Cumhuriyet tarihinin en büyük kalkınma hamlelerini ve demokratikleşme adımlarını hayata geçirdikleri 18 yılı ekonomi açısından iki döneme ayırmak gerektiğine dikkati çeken Erdoğan, konuşmasına şu sözlerle devam etti:

"Birinci dönem 2002-2003 arasını kapsayan potansiyelimizi keşfetme dönemidir. Gerçekten de 2002 Türkiye ekonomisi açısından bir dönüm noktası oldu. 2002-2013 arasında yakaladığımız ekonomik istikrarla çok önemli kazanımlar elde ettik. Sanayiden tarıma, inşaattan turizme güçlü bir büyüme performansına kavuştuk. Bu dönemde Türkiye gerçek gücünün ve imkanlarının farkına vardı. Milli gelirimizi 236 milyar dolardan 2013 yılında 950 milyar dolara kadar çıkardık. Kişi başına düşen milli gelirimizi 3 bin 500 dolardan 12 bin 500 dolara kadar yükselttik. Böylece üst orta gelir grubuna taşıdığımız ülkemizin yüksek gelir grubuna girmesine ramak kalmıştı. İhracatımız 36 milyar dolardan 10 yıl sonra 152 milyar dolara ulaştı. Hatırlayın paramız da 6 sıfır vardı işte 6 sıfırı da o zaman ne yaptık o dönemde sildik attık. Şimdi birileri tabii ona talip oluyor, ülkenin Başbakanı herhalde onlardı. 'Biz o işe bakıyorduk' filan diyenler var. Yani karar merci kim? Onu tabii konuşan söyleyen yok, orada mühür kimdeyse sultan odur. Bu adımlar böyle atıldı. Faiz oranlarının yüzde 63 olduğu dönemden 'Bu faiz inecek' dediğimizde direnenler, bizim 'İnecek' dememiz karşısında daha fazla direnemediler ve indirdik, indirdik, indirdik ve faizi yüzde 4,6'ya kadar çektik."

Davos'ta 2009 yılındaki Dünya Ekonomik Forumu'nda dönemim IMF Başkanı Strauss-Kahn ile yaptığı görüşmeyi anımsatan Erdoğan, görüşmede yaşananları şöyle anlattı:

"Ona, 'Sen IMF'nin başısın, Türkiye'nin başı da benim' dedim.. Dolayısıyla Türkiye'nin borcu konusunda her türlü takipleri yapabilirsin, elemanların gelir gider ayrı ama siyasi noktada emir veremezsin. O bize ait. Taksitleri alıyor musun, alıyorsun. Dolayısıyla siyasi yön verme asla mümkün değil, biz Türkiye'yiz. İşte o tarihte bizim borcumuz IMF'ye 22,5 milyar dolardı. Biz mayıs 2013'te IMF'ye olan borcu sıfırladık. IMF'ye bizim borcumuz filan kalmadı. Nasıl oldu? Faiz noktasında koyduğumuz tavırlarla oldu. İşi bitirdik. Şu anda bizim IMF'ye borcumuz yok. Ana muhalefet çıkmış 'IMF'den borç alın' diyor. O sizin işiniz bizim böyle bir işimiz, derdimiz yok. Biz, 'biz bize yeteriz' diyoruz. Bugüne kadar yettik, bundan sonra da yeteceğiz."

Doğu Akdeniz'deki gelişmeler

Erdoğan Doğu Akdeniz'deki gelişmelere ilişkin, "Oruç Reis'imize sakın saldırmayın, saldıracak olursanız bunun bedelini ağır ödersiniz dedik ve bugün ilk cevabı aldılar." bilgisini paylaştı.

Erdoğan sözlerini şu şekilde sürdürdü: "Türkiye'nin 14 Ağustos 2001'den bugüne kadar neler yaşadığını asla unutmamalıyız. Özellikle 3 Kasım 2002 seçimlerinin ardından AK Parti'yi, hükümet eden ama iktidar olamamış bir parti haline dönüştürmek için oynanan oyunları hep aklımızda tutmalıyız."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İnşallah 2022 yılı sonunda aracımız banttan inecek ve ülkemiz elektrikli araçlar konusunda dünyada lider ülkelerden biri haline gelecektir." dedi. 

Erdoğan şunları kaydetti:

"Ana muhalefet 'IMF'den borç alın.' diyor. O sizin işiniz, bizim böyle bir işimiz, derdimiz yok. Ekonomide yeni bir döneme gireceğiz. Bu dönemin şahlanma dönemi olacağına inanıyorum. Ülkemizi dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına sokacağımız bu dönemde adım adım 2023 hedeflerimize yürüyeceğiz. 

"Organize sanayi bölgesine sahip olmayan hiçbir ilimiz kalmadı"

"Bugün itibarıyla organize sanayi bölgesine sahip olmayan hiçbir ilimiz kalmadı." diyen Erdoğan, "2013'ten günümüze kadar olan dönemi 'mücadele' dönemi olarak adlandırıyorum. Bu dönemdeki her saldırının ülkemize ağır bedelleri oldu." şeklinde konuştu.

"Salgının ve etkilerinin geçmesiyle ekonomide yeni bir döneme gireceğiz"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "(Kovid-19) Salgının ve etkilerinin geçmesiyle ekonomide yeni bir döneme gireceğiz. Bu dönemin şahlanma dönemi olacağına inanıyorum." dedi.

Erdoğan, "Türkiye tarımda Allah'ın izniyle patlama üzerine patlama yapacak ve dünyanın sayılı tarım ülkelerinden biri haline gelecek." ifadelerini paylaştı.

 "Toplumun 'değişim' taleplerine cevap vermeyi, bütün vatandaşlarımızın hukukunu kararlılıkla savunmayı ilke edindik." şeklinde konuşan Erdoğan şunları kaydetti:

"Asla kindar değiliz, kimseye husumet beslemiyoruz ama 2002 Kasım'dan itibaren milli iradeye yapılan hiçbir saldırıyı da unutmayacağız."

'Ailenin temeline dinamit koyan hiçbir düzenleme meşru değildir'

"Kadına yönelik şiddetle mücadele çalışmalarımızı çok yönlü, bütüncül yaklaşımla, 'sıfır tolerans' ilkesiyle sürdürüyoruz." ifadelerini kullanan Erdoğan şunları söyledi:

"Ailenin temeline dinamit koyan hiçbir anlayış, hiçbir düzenleme, hiçbir ideoloji insani olmadığı gibi meşru da değildir."

Erdoğan, "Kadınlarımıza sahip çıkmada geri duracak olursak, hiçbir zaman bu dünyada da ebedi alemde de hesabını veremeyiz." dedi.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler