Alp Kırıkkanat

Alp Kırıkkanat

Çin Deniz Mayınları

Denizlere ait farklı bir aktüel konuyu yazmaya karar vermiştim. Ancak her böyle niyet edişimde; mutlaka karşıma başka ilginç bir mesleki konu çıkıyor. Bundan da kaçamıyorum. Bu defa da öyle oldu. Yabancı bir haber sitesinde, Avustralyalı emekli bir deniz yarbayının Çin donanmasının elinde 100 binin üzerinde deniz mayını olduğu yönünde bir yazısına rastladım. Tam 100 binin üzerinde mayın. Bu iddia, Amerikan Deniz Harp Okulunun on yıl önceki, ‘‘Çin Mayın Harbi’’ isimli açık kaynaklara yansımış, bir çalışmasına dayandırılıyor. Çin’in en basit yapıdaki demirli mayınlardan, en karmaşık ve son teknoloji ürünü kombine mayınlara kadar geniş bir mayın envanterine sahip olduğu belirtilmektedir. Bu çok mu önemli diyebilirsiniz. Elbette önemli. 

Mayın, denizde sürpriz ve asimetrik etkileri olan bir silahtır. Mayının cinsine, döküldüğü derinliğe ve döküş maksadına bağlı olarak, değerli birçok hedefin imhası sağlanabilir. Baskı kurulabilir. Karşı tarafın birçok deniz faaliyeti sekteye uğratılabilir. Diğer yandan hasmın, yaklaşma sularınıza ve geçitlerinize girmesine de engel olunabilir. Bunun tarihte ve yakın zamanda birçok örnekleri mevcut. Tabi bu husus, mayın harbinin sadece döküş tarafı. Bir de bunun karşı tedbiri olarak düşünülen tarama/avlama tarafı var ki o apayrı bir konu. Netice itibarıyla mayın tehdidi, deniz ulaştırma yollarının güvenliğinin sağlanmasında; düşünülmesi gereken önemli konulardan biridir.

Nitekim, Avustralyalı subay da kendi ithal ettikleri petrolün; tankerlerle, Malakka Boğazı kullanılarak Singapur üzerinden Avustralya’ya taşınıyor olmasını hatırlatmaktadır. Kendileri için kritik öneme sahip bu deniz ulaştırma yolunun, olası bir kriz veya çatışmada; mayınlarla kirletilebilmesi ihtimalini ve tedbirlerini gündeme getirmektedir. Ancak Çin’in binlerce mayınla, Pasifik’te önüne gelen yeri kirleterek; 3’üncü taraflara vereceği olası zararlar açısından uluslararası hukukun tartışmalı bir alanına girmek ve meselenin bir parçası olmak isteyeceğini düşünmüyorum.   
 

Tabi Çin’in hangi gerekçe ve şartlarda, bütün gücüyle Pasifik’teki önemli kıyı ve geçitlerde taaruzi bir mayın döküş harekâtına yönelebileceği meselesi; başka bir inceleme konusu. Belki gemileri yakma noktasına gelince… Bazı Batılı kaynaklar; örneğin, Çin’in, Pasifik’te günde 2 bin adet mayın dökebileceğini iddia ediyorlar. Fiziki olarak doğru olabilir. Çünkü, sadece Güney Filosu unsurlarının platform sayısı ve tahmini mayın taşıma kapasitelerini dikkate aldığınızda, bu rakama yakın bir sonuç bulabilirsiniz. Tabi, bunların kıç üstü donanımlarının döküşe uygunluğunu da ayrıca bir incelemek gerekiyor. Ancak yine de bu döküşü kendi kıyı ve geçitlerinde savunma maksatlı yapması daha mantıklı görünüyor. 

Diğer yandan bir kısım ülkeler korona salgını nedeniyle ön plana çıkan Çin’i, siyasi ve ekonomik hususlarla birlikte; özellikle askeri yönden yeni ve kapsamlı bir analize tabi tutmaya başladılar. Hatta bazı Batılı açık kaynaklar, Çin denizaltılarının muhtemel kısa süreli havuzlama ve ikmal maksatları için kullandıkları tünellerin mevkilerini; enlem ve boylam olarak vermeye başladılar. Nükleer silah yeteneğini tartışıyorlar. Korona devam ettiği sürece, bu yayınların da artarak devam edeceği anlaşılıyor. Avustralyalıların da mayın konusunu gündeme getirmeleri, bu kapsamda doğal sayılabilir.

Ancak iddiaya konu olan 100 binin üzerindeki mayın sayısı, mübalağa edilmiş olabilir mi? Çin gibi askeri kapasitesi yüksek bir ülke için bu sayısal tahmin, doğru olabilir. Ancak bu rakamlar, açık kaynaklara yansımış bir kısım akademik çalışmalar ya da uzmanların tahminleri. Gerçek rakamları tam olarak bilemeyiz. Bunlar, işin doğası gereği, herkese açık bilgiler değildir. Diğer ülkelerdeki miktarları da tam olarak bilmemiz mümkün olmadığı için mukayese yapmak da zor. Rakam doğruysa, sistemin işlerliği açısından, bunların muhafaza edildiği depoları, periyodik mayın bakımlarını ve eğitimli personelini de ayrıca analiz etmek gerekir.

Bütün bu tahmin ve değerlendirmelere karşılık, Avustralyalıların ellerinde 1999 yapımı 4 adet ‘‘Huon’’ sınıfı mayın avlama gemileri var. Bunlar tabi ki yetersiz kalıyor. Aslında, emekli deniz subayının bütün kaygısı da karşı tedbirler açısından olsa gerek. Düşünün ki karşı tarafın elinde değişik tipte on binlerce mayın var. Döker ya da dökmez. Ancak bu tehdide karşı, tasarladığınız seyir rotalarını, makul bir riskte, istediğiniz gibi açık ve temiz tutabilecek yeteneğiniz sınırlı. Üstelik bir ada ülkesi olarak, belirli bir süre yetecek stoklarınızın dışında, ithal petrolünüzün tankerlerle taşınması söz konusu. O takdirde kim olsa, bu tehdidi ciddiye almak zorundadır.
Mayın karşı tedbirleri açısından bu durumun, hizmet dışına ayrılma sürelerini çoktan aşmış ‘‘Avenger’’ sınıfı mayın avlama gemilerine sahip ABD için de geçerli olduğunu hatırlatmak isterim. 

Biraz da bize yakın ve farklı sorunların yaşandığı coğrafyalara bakalım. Bu anlamda, ‘‘Çin Mayın Harbi’’ isimli Amerikan dokümanında yer alan basit yapıdaki demirli mayınlar ifadesini dikkat çekici buluyorum. Neden mi?
Önceki yazılarımda, bu yılın şubat ayında Suudi Arabistan'ın Yemen sınırında yer alan ve Husilerin bulunduğu bölgeye yakın Jizan limanı açıklarında menşei belirsiz bir kısım serseri demirli mayınların tespitinin yapıldığını belirtmiştim. Bu basit ve ilkel görünümlü mayınlarla, şimdilik, Çin’in ilişkini belirten herhangi bir emare yok. Suçlamak da doğru değil. Ancak bölgedeki İran destekli Husilerin, Çin yapımı birçok silahı kullandıkları iddiasını da unutmayalım. 

Orta Doğu’da her taşın altında, sadece Çin’i, Rusya’yı ya da İran’ı aramak bizi doğru sonuca götürmeyebilir. Çünkü güçlü olan her ülke, her fırsatı kullanıyor. Örneğin ABD tarafından, PKK/YPG terör örgütüne yapılan silah yardımları artık hepimizin gözleri önünde oluyor. Diğer yandan, Basra Körfezindeki tankerlere karşı faili meçhul limpet cinsi mayın saldırılarının örnekleri önümüzde. Ancak, herhangi bir terör örgütünün denizde terörist mayınlamaya yönelik yetenekleri kazanması veya ihtimali, Orta Doğu’da olası bir kısım başka kötü örneklere neden olabilir.  
Uzak Doğu için Çin mahreçli mayın tehdidi tahmin edilmeye çalışılırken; Orta Doğu’da, belki de birçok aktörün içinde yer aldığı değişik bir mayın tehdidini de ilerisi için dikkate almak gerekir diye düşünüyorum. 

 

Kaynaklar:

Mapson, Greg, ‘‘The looming threat of sea mines’’, The Strategist ASPI, 15 Nisan 2020,  https://www.aspistrategist.org.au/the-looming-threat-of-sea-mines/  (08 Mayıs 2020)
S. Erickson, Andrew, J. Goldstein, Lyle, S. Murray, William, ‘‘Chinese Mine Warfare, A PLA Navy ‘Assassin’s Mace’ Capability’’, Naval War College, Haziran 2019, https://apps.dtic.mil/dtic/tr/fulltext/u2/a519027.pdf  (08 Mayıs 2020)
Sutton, HI, ‘‘Chinese Navy Submarines Are Protected By Underground Tunnels’’, Forbes, 05 Mayıs 2020, https://www.forbes.com/sites/hisutton/2020/05/05/chinese-navy-submarines-are-protected-by-underground-tunnels/amp/  (08 Mayıs 2020)
Kulacki, Gregory, ‘‘Would China Use Nuclear Weapons First in a War With the United States?’’, The Diplomat, 27 Nisan 2020, https://thediplomat.com/2020/04/would-china-use-nuclear-weapons-first-in-a-war-with-the-united-states/  (08 Mayıs 2020)
‘‘Minehunter, Coastal (MHC)’’, Navy Serving Australia with Pride, https://www.navy.gov.au/fleet/ships-boats-craft/mhc  (08 Mayıs 2020)
‘‘MARAD: Drifting Naval Mines Reported Near Port of Jazan’’, The Maritime Executive, 14 Şubat 2020, https://www.maritime-executive.com/article/marad-drifting-naval-mines-reported-near-port-of-jazan  (08 M
ayıs 2020)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.