Çek krizi büyüyor! Gözler Meclis'te

Çek krizi büyüyor! Gözler Meclis'te

TBMM gündemine gelecek yasada yeni bir düzenleme yapılması bekleniyor. Sayıları 300 bini aşan mağdurların temsilcisi Zirek, düzenlemenin bu haliyle yaraya merhem olmayacağını söyledi.

AK Parti Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir ve AK Parti'li milletvekillerinin imzasını taşıyan, çek mağdurlarının mağduriyetini gidermesini de kapsayan torba kanun teklifi TBMM Başkanlığı'na sunuldu.

Buna göre, çek kanununda yapılan düzenlemeyle, karşılıksız çekten hüküm giyen kişi, tahliye tarihinden itibaren en geç bir yıl içinde çek bedelinin ödenmeyen kısmının onda birini alacaklıya ödemek zorunda olacak. Kişinin, kalan kısmını bir yıllık sürenin bitiminden itibaren ikişer ay arayla 15 eşit taksitle ödemesi durumunda, mahkemece, ceza mahkumiyetinin bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasına karar verilecek. İnfazın durdurulduğu tarihten itibaren en geç bir yıl içinde çek bedelinin ödenmeyen kısmının onda biri ödenmediği takdirde, alacaklının şikayeti üzerine mahkemece hükmün infazının devamına karar verilecek. 

PARA BUL YOKSA HAPİSTESİN!

Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi verilerine göre Ocak 2018'den Nisan 2020'ye kadar geçen dönemde 336 bin 586 tekil kişinin çeki karşılıksız çıktı. Pandeminin ekonomide yarattığı tahribat dikkate alındığında bu sayının artması bekleniyor. Aydınlık pandemi gerek pandemi sürecinin başında gerekse normalleşme dönemine ilk adım atıldığında çek yasası mağdurlarının taleplerini kamuoyunun gündemine taşıdı.

Söz konusu yasal düzenlemenin bugün TBMM gündemine gelmesi bekleniyor. Yasal düzenleme çek yasası mağdurlarına nefes aldıracak bir süre tanıyor. Ancak Çek Yasası Mağdurları Temsilcisi Haydar Zirek'e göre bu düzenleme kanayan yaraya merhem değil.

Altı yıla kadar ceza alan yüz kızartıcı suçları işlemiş olan suçluların dahi affedildiği yeni infaz yasasında, çek yasası mağdurlarının üst sınırı beş yıl olan cezalar aldıkları halde kapsam dışı bırakıldığını kaydeden Haydar Zirek, şunları söyledi:

"Bu infaz paketi kanunlaşmadan önce 24 Mart 2020 tarihinde çek kanunda değişiklik yapılıp çek mağdurları üç aylığına şartlı tahliye edilmişti. Şartlı tahliye diyoruz çünkü bir dolandırıcı altı yıl ceza almış olmasına rağmen önüne herhangi bir koşul konulmadan salıverilmişti. Ancak çek yasası mağdurlarına üç ay içerisinde (bu dönem koronavirüsün ülkemizde pik yaptığı dönem) 'borcunun yüzde 10'unu öde geri kalanını da 15 taksitte öde' dendi. Yani işin aslı dolandırıcıya, hırsıza, rüşvetçiye, ihaleye fesat karıştırana, cana kast edene vs. herhangi bir şart koşulmazken, ödeme acziyetine düşmüş dürüst esnafa sokağa çıkma yasakları uygulanıyorken 'para bul yoksa hapistesin' dendi."

MAĞDURLARIN ALACAKLARI NE OLACAK?

Buradaki eşitsizliğe dikkat çeken Haydar Zirek, "Çek yasası mağdurlarına bunun açıklamasını 'alacaklı mağdurlar ne olacak' diye yapanlar 'dolandırıcının mağdur ettiği insanlar ne olacak, hırsızların mallarını çaldığı insanlar ne olacak, adam yaralayanın mağdur ettiği karşı taraf ne olacak' demediler. Çek yasası mağdurları da zaten alacaklı kesim. Eğer konu alacaklıları korumaksa, konkordatolar nedeniyle alacaklarını tahsil edemeyenleri neden korumadınız? Senet alacaklarını neden korumadınız? Çak mağdurlarının elinde borçlarına karşılık tahsil edemedikleri senetler var. Konu esnaf olduğunda koronavirüs sürecinde para bul diyerek imkansızı istediler" diye konuştu. Çek yasası ile ilgili Meclis'e sunulan son kanun teklifin üç aylık süreyi 12 aya çıkardığını kaydeden Zirek, "Bunun üç ayı doldu bile. Geriye dokuz ay kaldı. Bu süre Mart 2021'de dolacak. Bu dokuz ayda, çek yasası mağduru esnaflar yeni düzen kurup yüzbinlerce lira ödeme yapmak mecburiyetindedir ki tekrar hapis yüzü görmesin. Ancak maalesef her şeyini kaybetmiş bir insanının bu tutarları böylesine dar bir ekonomide ve yoklukta edinme veya kazanma şansı yoktur, iş insanları tekrar hapse girmemek için çıkarılmak üzere olan yasanın sonucunda dolandırıcılığa veya hırsızlığa yönlendirilmektedir, bu kaçınılmaz bir sondur" ifadelerini kullandı. 

ÇÖZÜM: ADLİ SİCİL AFFI

Bir çek yasası mağdurunun cezası kesinleştiği anda adli sicil kaydında sabıkalı ibaresi belirdiğini hatırlatan Haydar Zirek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu ibare için hapse girmesine gerek yok. Bu ibare ile herhangi bir iş başvurusunda bulunduğunda sabıkalı olmasından kaynaklı bir iş edinemez. Çünkü birçok firmanın hüküm giymiş birisini çalıştırmak istemediği bir ülkede yaşıyoruz. Bir örnek verecek olursak;geçmiş yıllarda bulunduğu ilde vergi rekortmeni olan bir çek yasası mağduru bir iş insanımız fabrikaya asgari ücretle iş başvurusunda bulunduğunda 'sabıkası' olması gerekçesiyle işe alınmamıştır. Başka bir çek mağduru imza yetkileri kısıtlandığı için kendi işyerinde bile (eğer kaldıysa) çalışamaz. Bu şartlar altında bu iş insanları kendi işyerlerinde dahi çalışamıyorken ki o da kaldıysa fabrikada dahi asgari ücretle işe alınmıyorken değil dokuz ay 190 ay da verseniz bu insanların mağduriyetine çözüm bulamazsınız. Yukarıda bahsi geçen sebeplerle çek yasası mağdurları için adli sicil affı getirilmeli."

'YURT DIŞI YASAĞI KALKMALI'

Birçok çek yasası mağduruna hakim kanaati ile yurt dışına çıkış yasağı konulduğunu da belirten Haydar Zirek, şu görüşleri dile getirdi: "Halbuki, suç aynı, ceza aynı ama sadece mahkemeler değişik olmasına rağmen bir iş insanın 10 dosyası varsa 9'undan adli kontrol şartı (yurt dışına çıkış yasağı) uygulamazken, bir diğeri uyguluyor, bu da iş insanının hareket alanını ve para kazanıp borç ödeyebilme kabiliyetini engelliyor. Bu durum iki türlü sıkıntıya sebep olmaktadır. Birincisi ülkemizdeki şu anki ekonomik durgunluktan kaynaklı sıkıntı çektiği için yurt dışına çıkarak para kazanıp borcunu ödemeye çalışan iş insanlarının önüne set koyuluyor. İkincisi, birçok iş insanın hali hazırda yurt dışında iş yerleri var ve bu yasaktan kaynaklı kendi işyerlerine gidemiyorlar. Çek yasasına getirilen yeni öneri 'parayı ne yap et bul ama işyerine de gitme' diyor! Çek yasası mağdurlarının ikinci isteği yukarıda bahsi geçen sebeplerle yurt dışı çıkış yasaklarının kaldırılmasıdır."

ÇEK SUÇU MU, KRİZ MAĞDURU MU?

Ak Parti Milletvekili, TBMM Adalaet Komisyonu Başkanvekili Yılmaz Tunç'un "Karşılıksız #ÇekSuçu’ndan hükümlü olanların çek bedelinin ödenmeyen kısmının onda birini alacaklıya ödemek zorunda olduğu süreyi üç aydan bir yıla çıkaran kanun teklifi TBMM Başkanlığına sunuldu” açıklamasındaki “çek suçu” ifadesine itiraz eden Haydar Zirek, şunları söyledi:

“Bu çek yasası mağdurlarını anlamamanın tezahürüdür. Çek suçu demek alacaklarını alamadığı için tökezleyen, döviz kurlarının ani ve olağanüstü artışından etkilenen, faiz artışlarından beli bükülen, Rus uçağının düşürülmesiyle Rusya’nın uyguladığı ambargo ile malları elinde çürüyen, FETÖ'nün hain darbe girişimi sonrası bankaların kredilerini geri çağırdığı, yine FETÖ soruşturmaları sebebiyle kamudan alacaklarını uzun süre tahsil edemeyen iş insanlarına 'suçlu' gözüyle bakmak demektir. Madem haklı sebeplerle dahi ödeme acziyetine düşmek suç ve bu duruma çek suçu deniyorsa ve hukuk jargonumuza bu terimi kazandırıyorsak, o zaman kredi kartı suçu, senet suçu, kira ödeyememe suçu, doğalgaz ve elektrik borcu ödeyememe suçu gibi terimleri de kazandırmak gerek! Bu sebeple çek yasası mağdurları suçlu değil borçlu diyoruz. Hukuki gerekçelerden devam edecek olursak: Çeke hapis cezası anayasamızın 38. Maddesine aykırıdır. Yine ceza kanunumuzun eşitlik, cezai yaptırımda orantılılık, hapis cezasının son çare olması ilkelerine aykırıdır. Sadece bizim hukuk kurallarımıza değil altında imzamızın bulunduğu uluslararası bir sözleşme olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 4. maddesine de aykırıdır ve çeke hapis cezası Türkiye hariç hiç bir ülkede uygulanmaz! Yukarıda bahsi geçen sebeplerle çek yasası mağdurlarına özgürlükleri koşula bağlanmadan, süre şartı verilmeden teslim edilmelidir. Çünkü bu durumun vehametini süre uzatımıyla gidermek imkansızdır."

‘CEZA HUKUKU SON ÇARE OLMALI’

Avukat Hüseyin Çobanoğlu ise, çek alacaklıları yönünden de bir mağduriyet olduğuna dikkat çekerek, temel sorunun çek kanununun yamalı bohçaya dönmesinden kaynaklandığını ifade etti. Çekte kalıcı, tutarlı ve uzun vadeli bir düzenleme yapılmasının gerekli olduğunu anlatan Çobanoğlu, "Borçlular, ekonomik dalgalanmalardan etkilendikleri için bu duruma düşüyorlar. Karekodlu çek sistemine geçildi ama sorunlar sürüyor bu da durumun ekonomik olduğunu gösteriyor. Mağduriyet iki taraflı. İki tarafı da mağdur etmeyecek bir düzenleme şart" dedi.

Kısa vadeli çözümlerin iki taraf için de güvensizlik yarattığını belirten Çobanoğlu, "Çek ticari hayat döngüsünün bir parçası, ceza hukuku son çare olmalı. Çek alacaklısı ödenmeyince hemen cezaya başvurulmamalı. Sorun ticaret hukuku içinde çözülmeli. Ancak ilk aşamada ceza hukukuna başvuruluyor" diye konuştu.

TESK: ÇÖZÜM BULUNMALI

Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, Son düzenlemenin bir öteleme durumu olduğunu söyledi. Esnafın çek borcu olmadığını, konunun daha ziyade tüccar sınıfını kapsadığını anlatan Palandöken, soruna mutlak bir çözüm getirilmesini önerdi.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler