Çidem Ayözger Ergüvenç

Çidem Ayözger Ergüvenç

BUZDOLABI DÜŞÜNDÜ

Ne mutlu bana; bencillik etmek istemiyorum ama dünya üzerinde birçok insan açlıktan kırılırken ben hep tokum. Bazen o kadar ki tıka basa doyuyorum. Ayrıca ne kadar doysam yine de formum bozulmuyor. O nedenle özellikle hanımlar, herkes beni çok kıskanıyordur her halde. Ben her zaman aynı bedenim. 
 
Atalarım pek şanssızmışlar. Onların adı tel dolap. Küçücük şeyler, duvara asılırlarmış. Zavallıların ayakları yok ki yerde dursun. Hem oldukça ufak tefekmişler. Çok az yerlermiş. Tam doyacağız bugün derlerken, insanlar yemeklerini alıverirlermiş. Zaten almazlarsa da o yemekler pek kötü kokmaya başlar, üstlerinde yabancı canlılar ürermiş. Tereyağı farklı, onu uzun süre barındırırlarmış; çünkü tereyağları pek temiz olurmuş, hep suyun içinde tertemiz saklarlarmış insanlar onları. 
 
Sonra dedem doğmuş, adına frijider demişler. Bu bizim soy ismimiz. Genel adımız buzdolabı ama dedemin
ardından uzun süre adımız frijider kalmış. 
 
Bazı hanımlar dedemin raflarının üstüne işlemeli örtüler koyarlarmış; sonra bunun yanlış olduğunu öğrenip bu alışkanlıklarından vazgeçmişler. Ama kadın milleti işte, illâki süsleyecekler, rafları örtemiyorlarsa bu kez de üstlerine güzel örtüler koymaya başlamışlar. Örtüler kaydıkça kapıya sıkışıp kapanmasına engel oldukları için zamanla bu süsleri de kaldırılmış. 
 
Dedemin bazı arkadaşları pek şanslıymış; mutfakta yer olmadığı için ya da biraz da gösteriş olsun diye evlerin misafir odalarına gelip kurulmuşlar. Kısa boyluların üstüne biblolar falan konurmuş.
 
Sonra babam doğmuş, hem de Türkiye’de; adını Arçelik koymuşlar, artık her evde bir frijider olmaya başlamış ama arçelik adıyla. Çok terbiyeliler ve bir o kadar da güçlüymüşler; o nedenle isimleri böyle olmuş. Ar-Çelik. Yanı arsız değil; ar, namus yerinde hem de çelik gibi güçlü. 
 
Benim hanımın çok tertiplidir. Pazardan aldığı sebzeleri, meyveleri, salata malzemelerini bir güzel yıkar, kurutur; yeşillikleri yıkanmalarının ardından önce mutfak bezlerine sonra naylon torbalara koyup öyle saklar. Onlar da uzun süre taze kalır, hiç kötü kokular çıkarmazlar. Sonra sıcak yemekler soğumadan beni onlarla asla beslemez; herhalde içim yanmasın diye. Yemeklerin üstleri her zaman örtülüdür. Yalnız bir sefer sarımsaklı yoğurdu üstünü örtmeden koydu, içim dışım sarımsak oldu. 
 
Kapağıma raflar koymuşlar, kısa boylu şişeler, yumurtalar, ufak tefek kıvır zıvır orada saklanır. Bazen şişeleri iyi ayarlayamazlar kapağım her açıldığında şangır şungur birbirlerine çarpar. 
 
Her dolapta bulunmayan bir hünerim var benim; kendi kendime buz yaparım, hani şu suya, içkilere konulan işe yarar buzlardan. Aynı yerden başka bir tuşa basarsanız da serin içme suyu alırsınız. 
 
Evin beyi ve evdeki çocuklar ne yiyip içeceklerine bir türlü karar veremezler; çoğu zaman kapağımı açıp içime bakadururlar. Be mübarekler ne istediğinize karar verin öyle açın kapağımı. İçimi boş yere ısıtmanın ne gereği var. Ben sizlerin yiyeceklerini soğuk tutmak için onca çalışırken emeğime haksızlık yapmaya hiç de hakkınız yok! Bu gibi durumlar uzun sürerse ben de düdüğümü öttürürüm ve kapım kapana kadar susmam. Evin hanımı o zaman onlara pek kızar, söylenir. Haklı kadıncağız. 
 
Annem, babam ve onların arkadaşları kendilerinden istenmediği halde sürekli hiçbir işe yaramayan buzlar yaparlardı, hem buz kalıplarında da değil en üst kattaki buzluk kısmında, akıllarına neresi eserse oralarda. Kendilerini boşa yorarlarmış çünkü o buzlar hem hiçbir işe yaramazdı hem de ev hanımlarına iş çıkarırlardı; gereksiz yorgunluk; içlerini boşaltırlar, prizden çeker buzların çözülmesini bekleyip bir yandan da içinde biriken suları bezlerle almaya çalışırlardı. Bazı hanımlar fazla sabırsızlık gösterir ya bıçakla buzları kanırtır ya da saç kurutma makinesiyle eritmeye çalışırlardı. Haklı zavallılar, hele yaz günü bizim yiyeceklerimizi uzun süre dışarıda bekletirlerse kokuşur zavallılar! 
 
Bizim kuşak bu konuda daha şanslı, öyle olur olmaz, kafamıza estikçe buz yapamıyoruz. 
 
Bazılarımız pek havalı; ya enden ya da boydan ikişer kapıları var. Boydan olanların ismi de bir garip, gardırop tipi diyorlar. Benim bildiğim gardıroplarda insanlar giysilerini saklarlar. Bu tip dolaplarda bir kapının ardında günlük yiyecekler öbüründe dondurulacak gıdalar. İnsanların açgözlülüğü sayesinde onlar üretilmiş. Kışın yazlık yiyecekleri, yazın kışlık yiyecekleri saklıyorlar. Sanırsınız ordu besleyecekler.
Bu arada cüce olarak doğanlarımız var, onlara güzel bir isim takmışlar, bar tipi. Bizim minyatürlerimiz sanki, biz ne yaparsak aynısını yapabiliyorlar. Bu cücelerin bazılarına da derin dondurucu diyorlar. Yalnızca donuk olarak saklanacak yiyeceklerle besleniyorlar. Bir kaç tane çekmeceleri var, hepsine tıka basa yiyecek dolduruluyor. Onlara pek acıyorum. Hem o kadar yemek var hem de hiçbirinin ne tadını anlayabiliyorlar ne kokusunu. Hepsi özel torbalarda ya da kutularda saklanıyor. 

 
Benden önceki kuşak çok şanslıymış, onlar çok uzun yaşadılar. Hâlâ yaşayanları var. Bozulmak nedir bilmezlerdi. Ez kaza bozulurlarsa da hemen onarılırlardı. Ne olsa eski toprak. Bizler öyle değiliz beş, on sene
içinde bozuluyoruz, tamir görüyoruz ama yine bozulunca hoop, çöp tenekesine; yerimize yenisi geliyor. Oysa benim hanımımın anneanne, dede evindeki bin yıllık dolap gereksiz yere buz falan yapıyor ama doğrusu hâlâ taş gibi. Bugün bile pek güzel çalışıyor. Oysa sahiplerinin tiridi çıkmış.
 
Araba tipi telefonlar vardı bir zamanlar, araba tipi bebek koltukları var, araba tipi kemerler var ama bilmem duydunuz mu araba tipi buzdolapları da yapılıyor. Büyücek bir kutu, bir tarafına priz giriyor kablonun öbür ucu arabanın çakmak şarjı bölümüne takılıyor. Neymiş, götürülmekte olan yiyecekler yolculuk sırasında soğuk yerde duracakmış. Boğaz ola!
 
Bizler doğmadan insanların işi gerçekten çok zormuş. İyi ki doğmuşuz; hem onların yaşamları kolaylaşmış hem de biz dünya gözüyle etrafı görebiliyoruz. Hoş bugünlerde dünyada görülmeğe değer güzellikler giderek azalıyor ya, neyse…
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum