Prof. Dr. Erkan SEVİNÇ

Prof. Dr. Erkan SEVİNÇ

BİR DEVLET ADAMI

Yetiştiğim Demokrat İzmir Gazetesi’nin öyküsünü Yusuf Düvenci ile kitaplaştıran araştırmacı yazar Aytaç Demirci bu kez Türk siyasi tarihinin çok tanınan ama hakkında pek az şey bilinen 1.sınıf bir devlet adamını gün ışığına çıkardı. İzmir’in ilk sivil valisi Mustafa Abdülhalik Renda’yı. Renda’nın kartviziti sadece bu değil. O Maliye Bakanı.. O TBMM Başkanı..İsterseniz önce Renda’nın öz geçmişine bakalım.

11 Aralık 1881’de Yanya’da dünyaya gelmiş.  Yanya’daki ilk tahsilinin ardından İstanbul’daki Mülkiye İdadîsi’ne devam etmiş, 1903’te Mülkiye’nin yüksek kısmından mezun olmuş. Adriyatik Denizi’nden Basra Körfezi’ne kadar uzanan Osmanlı İmparatorluğu’nun en batısındaki vilayetlerinden en doğusundakilere kadar idari görevlerde bulunmuş, Birinci Dünya Savaşı sırasında Bitlis ve Halep valisi olarak önce 3. Ordu’nun, ardından 4. Ordu’nun iaşesinden sorumlu olmuş. Mütareke döneminde, birçok Osmanlı idare adamlarıyla birlikte İngilizler tarafından tutuklanarak Malta’ya sürülmüş, 1 Kasım 1921’de serbest bırakıldıktan sonra Ankara’ya geçerek Milli Mücadele’ye katılmış. Önce Konya valiliğini üstlenen Renda, 6 Eylül’de Ankara Hükümeti tarafından İzmir Valiliğine atanmış ve Çankırı milletvekili seçildiği Temmuz 1923’e kadar bu görevinde kalmış. Siyasi hayatında Maliye ,Milli Müdafaa ve Devlet Bakanlıklarında bulunan Renda, 1930-1934 Maliye Bakanlığı döneminde Merkez Bankası’nın kuruluşuna nezaret etmiş. 1935’ten 1946’ya kadar TBMM başkanlığını üstlenen Renda, 1950 genel seçimlerinin ardından aktif siyasetten çekilmiş, 1957’deki vefatına kadar İstanbul Erenköy’de yaşamış. Mustafa Abdülhalik Renda’nın yaşamı boyunca tuttuğu günlükleri ve siyasetten çekildikten sonra kaleme aldığı hatıratı ailesi tarafından korunmuş ancak gün ışığına çıkartılmamıştı.Bugün tarihin tozlu raflarından çıkartılmış bilgi ve belgelerden  çok şey öğreniyoruz.

Misal 29 Ocak 1923 de Uşakizadelerin Göztepe’deki köşkünde kıyılan Atatürk’ün nikahında Latife Hanım’ın şahidi Abdülhalik Renda’dır. Atatürk’ün Renda’yı İzmir’in kurtuluşundan önce İzmir Valiliğine getirmesi ordunun iaşesinin İzmir’den yönetilmesi düşüncesine bağlanıyor. Yine Atatürk Cumhuriyet’in tam bir karmaşa içinde bulunan maliyesinin tepeden tırnağa inşa edilmesi gerekliliğinde Renda’yı Maliye Bakanlığı’na ,ordunun modernleştirilmek istendiği dönemde de Milli Savunma Bakanlığı’na getiriyor. Ve dönem Türkiye’sinin biricik mali kurumu olduğu günlerde Ziraat Bankası’nın yapılandırılmasını da ona emanet ediyor.

Yakup Kadri Karaosmanoğlu vefatı üzerine kaleme aldığı bir yazıda Abdülhalik Renda’yı “sessiz ve mütevazi” bir insan olarak resmeder ve şöyle yazar “Bu devlet ve siyaset adamı kariyerinin en yüksek merhalesi olan TBMM Başkanlığı’nda insani ve siyasi olgunluğunun en kıymetli semerelerini vermiştir. TBMM teşrii, tutum ve ahlak bakımından Mustafa Abdülhalik Renda gibi tam manasıyla bir başkan görmemiştir diyebiliriz.”

Atatürk hayatını kaybedince ondan sonra İnönü’süz formül arayanların cumhurbaşkanı adayıdır Renda. İnönü karşıtı kampı teşkil eden Şükrü Kaya ile Tevfik Rüştü Aras’ın başını çektiği grubun Fethi Okyar ve Fevzi Çakmak’ta aradıklarını bulamayıp Renda’ya döndükleri ancak Renda’nın kendisine yapılan teklifi kesinlikle redettiği gerçeğini de kitaptan öğreniyoruz.

2.Dünya Savaşı sırasında hemen her gün Çankaya’ya çıkan Abdülhalik Renda  İsmet İnönü’nün en yakın çalışma arkadaşı olur. O kadar ki İnönü iktidarı Demokrat Parti’ye devrettiği 1950 seçim sonuçlarını  Renda’nın Gazi Mustafa Kemal Bulvarı üzerindeki Fazilet Apartmanı’nda takip ediyor. 

Abdülhalik Renda çok partili rejime geçilir geçilmez meclis başkanlığından ayrıldı. Ancak 1946 da çıkarılan bir kanunla ilk devlet bakanlığına atandı. Bu makamın fuzuli olduğunu savunan Demokratlar 48 yılı bütçe konuşmalarında çok gürültü çıkardıklarında hiç mukabelede bulunmadı, iki ay sonra sağlık sorunlarını bahane ederek görevinden istifa etti. 50 seçimlerinden sonra da politika sahnesinden tamamen çekildi. İnönü onun için “Güvenilen bir Maliye Vekili altın dolu kasa kadar kıymetlidir” demiştir.

Aytaç Demirci’nin Mustafa Abdülhalik Renda’nın  torunu Prof. Dr. Sabri Sayarı ile hazırladığı  “Hatırat” ile “Günlükler” tarihe ilgisi olsun olmasın herkesin evinde bulundurması gerekli bir kitap..Özellikle de günümüz siyasetçilerinin tekrar tekrar okumalarını öneriyorum .
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.