Doğan Satmış

Doğan Satmış

Belgrad’ı gezerken “Hırsızlık” ve “Hainlik” tartışması

Doğan SATMIŞ

“Kalemeydan”, “Çukurçeşme”, “İstanbulkapı”, “Sebilçeşme”, “Halil Paşa Türbesi”, “Sokollu Mehmet Çeşmesi”, “Bayraklı Cami” isimleri size nereyi çağrıştırıyor diye sorsam.

Konya diyen çıkabilir, Sıvas, Kayseri, Diyarbakır, Edirne, Anadolu’da herhangi bir yer. 

Hayır. Bu isimler, Sırbistan’ın Başkenti Belgrad’da hala kullanılar semt ve mekan isimleri.

Yıllarca Osmanlı eğemenliğinde kalan Belgrad, Osmanlı’nın izlerini silmeyi denediği halde bunu başaramamış bir eski vatan toprağı. 

Fırsatınız olursa hararetle tavsiye ederim, gidin hem Osmanlı izlerini adım adım gezin, hem Türkiye’den daha ucuza alışveriş yapın, hem de Türkiye’nin içinde yaşadığı bu seçim hengamesinden biraz olsun kurtulun.

Belgrad’ı gezince, Türkiye’nin Avrupalılığının Tanzimat’tan bu yana 200 yıldır tartışılmasına da insan şaşırıyor. “Türkiye Avrupalı mı?” sorusunun saçmalığı ortaya çıkıyor.

Çünkü Türkiye, Avrupa’nın kendisi. 

Kapıkule’den otomobille çıkan herkes görecektir ki, binlerce kilometre de gidilse Osmanlı izleri hiç kaybolmaz. 

Hatta öyle ki, Üsküp’teki en güzel köprü, İstanbulun fethinden bile önce yapılmış. 

Meraklı bir Türk turist, Üsküp’te çok güzel Türkçe konuşulduğunu görünce, dayanamayıp sormuş:

“Siz nasıl bu kadar güzel Türkçe konuşuyorsunuz?” diye.

Karşıdan şöyle bir yanıt gelmiş:

“Tabii ki güzel konuşuruz bizler daha İstanbul bile fethedilmeden önce buralara gelmiştik.”

Gerçek işte bu. Türkiye yüzlerce yıldır Araplar ve Ortadoğu ile de iç içe ama, hep onlardan farklı kaldı, hep onların bir kaç adım önünde oldu.

Belgrad’ı gezip, Osmanlı izleri ararken, arada bir  twittera göz atmayı ihmal etmedim. Ve şöyle bir haber vardı twitlerde:

“AKP İlçe Başkanı, ‘Vatan hainlerinin yanında yer almaktansa, hırsız bizim hırsızımız, biz onların yanında yer alırız’ dedi.”

İnsanları vatan haini diye suçlamak çok kolaydır. Sadece “Sen hainsin” demek yeter. Böyle söyleyince, artık top karşıya geçer, hain olmadığını kanıtlamak onun görevidir. Çünkü “Hainlik” izafi bir kavram. Yani herkese göre değişir.

Kimine göre, ülkenin ormanlarını kesen haindir mesela. Bir başkası, tarihi eserlerin yağmalanmasını “Hainlik” sayabilir. “Yüksek kata göz yumarak altında onlarca insanın ölmesine göz yumanlar zaten haindir” diyen de çıkar. “En büyük hainlik, futbol maçında hak yemektir” diyen de olur. 

Kime sorarsanız, farkı bir “Hain” tanımı alırsınız ve hepsi de tartışmalı olabilir. Hatta öyle ki, birinin “Hain” dediğine, öteki “Kahraman” gözüyle bile bakabilir.

Ama “Hırsızlık” öyle değildir. Tanımı nettir. Hırsız hırsızdır.

Bu ikisi arasındaki farkı bile bilmeyen varsa, söylenecek fazla bir şey yok.
 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar