BABACAN YENİ UMUT MU?

Bir süredir parti kuracağı beklenen Ali Babacan, Haber Türk televizyonunda Fatih Altaylının programında merak edilen sorulara yanıt verdi. Öncelikle Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu’nun kuracağı partilerin bir ihtiyaç olarak ortaya çıktıklarını belirtmek gerekir.

Kabaca anlatmak gerekirse; Ak parti 2002 yılında ülkenin başta ekonomik olmak üzere birçok alanda kötü yönetilmesi nedeniyle ortaya çıkmıştı. Devlet Bahçelinin de ortak olduğu hükümet ülkeyi kötü yönetiyordu, Bahçeli erken seçim istedi seçmen yeni umutlar ve yeni kadroyla ortaya çıkan Ak partiyi iktidara taşıdı.

2012 yılına kadar istişarenin hakim olduğu Ak partide işler gayet iyi başladı. Ülkeyi liyakatli insanlar yönetip,ülke tarihinin en büyük büyümesi, en geniş demokratikleşme hamlesi, dış politikada sıfır sorun, iç huzuru daha iyi ve Avrupa birliğine girmeye çok yakın bir Türkiye oluştu.Halk olarak bu dönemde zenginlikle tanıştık. Bu tarihten sonra istişare yavaş yavaş yerini tekçi anlayışa bıraktı ve “ALDATILDIK” sözlerini sıkça duymaya başladık.

2012 yılından sonra tekçi anlayış ağırlığını iyice hissettirmeye başladı. Liyakat yerini mikro milliyetçiliğe “hırsız olsa da bizim hırsızımızdır” anlayışına bıraktı,rüşvet, yolsuzluk, adam kayırma olağanlaştı. Son yıllarda ekonomik sıkıntılardan intiharlar artarken, Ak partiden beslenen bazı kişiler ve eşleri şatafatlı yaşantılarını sosyal medyada servis etmeye başladı. Muhafazakârbazı yazarlar “Para ve Kadın bizi bozdu” yönünde yazılar yazıyordu.Toplumda Ak partiye karşı ciddi bir tepki oluşmaya başladı,son birkaç seçimde ise seçmenler “ALTERNATİFSİZLİK” nedeniyle Ak partiye mahkûm olmuştu.

İşte bu şartlarda ortaya çıkan liderlerden Ali Babacan, Fatih Altaylının sorularına yanıt verdi. Babacanın kendinden emin, konulara hâkimiyeti ve vücut dilini iyi kullanması özellikle genç seçmen üzerinde çok etkili oldu.

Babacan kurulacak partiyi anlatırken üç konuyu öne çıkarttı, Özgürlük (başta ifade özgürlüğü olmak üzere), Hukuk ve Ekonomi.

Türkiye’de temel sorunun Ekonomi olduğu zannedilir oysa Bir ülkede ifade özgürlüğü yoksa bu ifade özgürlüğünü teminat altına alan, halkın güven duyduğu bir hukuk yapısı yoksa ekonominin gelişmesi kalkınması Türkiye gibi dışa bağımlı hale getirilmiş ülkeler için zordur. Öncelikle ülkede yatırım yapmak isteyen yatırımcıların o ülkeye güven duyması gerekir. Bunun için de oturmuş ve güven duyulan kurumlara ihtiyaç vardır. Kuvvetler ayrılığı olmazsa olmazdır.

Dış geziler öncesi hukuki jestler yapılan, ziyaret edilen ülke vatandaşlarının hukuki durumuyla ilgili yargıyı etkilemek, başta o ülke kurumlarına olan güveni zedeler ve “ÇADIR MAHKEMELERİ” izlenimini verir. İşte hukuk bunun için önemlidir, herkesin güven duyduğu bir hukuk inşa etmekle başlanılmalı.

Özgürlüklerin olmadığı, insanların konuşmaktan korktuğu, basını kontrol altında olan ve talimatla haber yapılan ülkelerde sorunlar konuşulmaktan korkulur hale gelir. Sorunların korkudan konuşulamadığı durumlarda fısıltı haberleri devreye girer ve “İLLEGALİTE” güç kazanır. Konuşan toplum özgür toplumdur, konuşan toplum yeni fikirler geliştiren toplumdur. İfade ve basın olmak üzere toplumsal özgürlüklerin, güven duyulan hukuk tarafından yasal güvenceye alınmış olması gerekir.

Özgürlüklerin olduğu, hukuk sisteminin bağımsız ve her türlü etkiden uzak olan ülkelere yatırımcı güven duyar, yatırım yapar. Yatırım ülkenin ekonomisini güçlendirir, istihdamı arttırır, kalkınmasını sağlar. Ali Babacanın özgürlükler ve hukuku öncelemesi çok doğru tespitlerdir, özellikle gençlerin ilgi göstermesinin nedeni “ÖZGÜRLÜK AÇLIĞI”dır.

Babacan’ın kuracağı partide eski siyasi fırıldakların yer bulamayacağı anlaşılıyor. Her gün bir başka partinin kapısında Şecaat arz eden siyasi dansözler, ülkenin geldiği durumdan birinci dereceden sorumlu insanlardır.Babacan “yaptığı iş ne olursa olsun işinde başarılı olmuş ve geçmişi temiz insanlarla yola çıkılacağı” mesajı toplumda büyük umut yarattığını söyleyebiliriz.

Ali Babacan’ın Aralık sonuna kadar kurumsal kimliğini oluşturulacağını söylediği partinin genel hatlar itibariyle yeni bir merkez partisi olacağı (liberal) anlaşılıyor. Yeni isim ve yeni anlayışla ülke sorunlarını çözmeye yönelik yeni bir program olacağı, güçlü liderlik yerine istişareye dayalı güçlü bir kadroyu tercih ettiği, kavgadan uzak iş odaklı bir parti olacağı görülüyor.

Babacan’ın kuracağı parti toplumdan yeterli desteği görürde iktidar şansını yakalar ise; Toplumu geren, ötekileştiren, liyakat yerine “benim adamım” anlayışını benimseyen, kamu kaynaklarını rant kapısını gören, kibirli yöneticilerin döneminin bittiğini görebiliriz.

İzlediğimiz Ali Babacan, toplumun farklı kesimleri tarafından destek göreceğini anlıyoruz. Ada araştırma tarafından 21-28 Ekim 2019 tarihleri arasında 26 il genelinde, vatandaşların Ekim 2019 Türkiye gündemini belirleyen olaylarla ilgili algı ve düşüncelerini ölçmek ve değerlendirmek amacıyla bir araştırma gerçekleştirildi. Araştırma, 18 yaş ve üzeri toplam 1700 katılımcıyla önceden hazırlanmış soru formuna bağlı olarak (CATI) bilgisayar destekli telefonla anket yapma tekniği ile gerçekleştirildi. Bu ankete katılanların yüzde 9’u kesin oy veririm, yüzde 17-18 ise oy verebilirim diye cevaplamış. Ankete göre Ali Babacan’ın yapılacak ilk seçimlerde alacağı oy oranı yüzde 26-27 civarında görünüyor.

İktidar adayı partilerin her zaman kararsızlardan bir miktar daha fazladan oy aldıkları bilinmektedir, bu nedenle de yeni parti kurulup program ve çözüm önerileri toplumla paylaşıldıktan sonra, oranlar bir miktar daha artarak 26-28 bandına oturabilir. Bu durumda Erdoğan’ın karşısında toplumun farklı kesimlerinin güven duyacağı ortak aday olarak Ali Babacan’ı görmek sürpriz olmaz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum