Avrupa'da Negatif Faiz Sinyali

Avrupa'da Negatif Faiz Sinyali

Avrupa'da durgunluk ve deflasyon riski endişeleri artarken, ECB Başkanı Draghi'nin açıklamaları sonrasında Avro Bölgesi'nde negatif politika faizinin uygulanacağına dair beklentiler yükseldi

İSTANBUL (AA) - Avro Bölgesinde ekonomik aktiviteye ilişkin endişeler ve enflasyonun beklentileri karşılayamaması sonrasında negatif politika faizi söz konusu olmaya başlarken, ticaret savaşları ve Brexit endişeleri de Avrupa Merkez Bankasını (ECB) bu politikaya yaklaştırıyor.

Yatırımcıların enflasyon beklentilerinin yüzde 1,18 ile rekor düşük seviyelere inmesi sonrası ECB Başkanı Mario Draghi, "Daha fazla faiz indirimi, daha fazla teşvik, ECB'nin araç setinin bir parçasıdır." dedi.

Küresel ekonomide ve Avrupa ekonomisinde beklenen yavaşlamayla birlikte risk iştahının giderek azalması Avrupa'da durgunluk ve deflasyon riskini beraberinde getirdi. Güvenli liman olarak görülen uzun dönemli devlet tahvillerine olan talebin artması sonucu, tahvil getirileri tarihi düşük seviyelere geldi.

Halihazırda İngiltere ile yaşanan Brexit süreci ve İtalya ile yaşanan siyasi anlaşmazlıklar Avrupa Bölgesindeki belirsizlikleri artırıyor. ECB'nin bütün çabalarına rağmen hedef seviye olan yüzde 2'ye çıkartılamayan enflasyon oranı, dün açıklanan veri ile birlikte yıllık yüzde 1,2 seviyesinde kaldı. Yatırımcıların enflasyon beklentilerinin de düşük seviyelere gelmesinin ardından ECB tarafından yapılan üst üste açıklamalarla gereken her şeyin yapılacağı sinyali verilmeye başlandı.

Geçen günlerde Draghi, yaşanan gelişmelere dair "elle tutulur tepkiler" üzerine ECB'de tartışmaların başladığını ifade etmişti. Dün Portekiz'in Sintra kentinde düzenlenen ECB Merkez Bankacılığı Forumu'nda yaptığı konuşmada alınacak önlemler üzerine açıklama yapan Draghi, negatif politika faizi, daha fazla teşvik ve gerekirse yasal düzenlemelerin yapılarak üçüncü bir tahvil alım programının dahi gündeme alınabileceğini belirtti.

Bugüne kadar iki kez varlık alım programı açıklayan ECB'nin bu adımı atabilmesi için yasal düzenlemelerin yapılacak olması ise analistler tarafından düşük de olsa bir risk unsuru olarak kabul ediliyor. Tahvil alım programlarıyla 2 trilyon 600 milyar avroluk varlık alımı gerçekleştiren ECB, 2018'in eylül ayında tahvil alım programına son vermiş fakat planlandığı gibi varlık satışlarına başlayamamıştı.

Bununla birlikte parasal sıkılaştırmayı da düşünmesine rağmen ECB, artan küresel riskler sonrası 2020'nin ortasına kadar faiz artırmayacağını ifade etmişti.

Para piyasalarında Draghi'nin "Eğer görünüm düzelmezse, ek teşviklerin verilebileceği" açıklaması sonrası ECB'nin bankaların fazla rezervlerinden aldığı yüzde 0,4'lük kesintiyi azaltabileceği ya da tamamen kaldırabileceği konusu da gündeme geldi. Bu durum gerçekleşirse bankalar ellerinde tuttukları nakit için ECB'ye ödedikleri miktarı ellerinde tutarak böyle bir ödeme yükünden kurtulmuş olacaklar.

Hazine bonolarının getirisi tarihi düşük seviyelerde

Ticaret savaşları ve jeopolitik riskler sebebiyle rekor düşük seviyede seyreden tahvil getirileri yeni dipleri test etmeye başladı. Küresel ekonomide azalan risk iştahı ve ECB'nin en yetkili ağzından parasal genişleme sinyali açıklanmasının ardından Alman 10 yıllık Hazine Bonosu'nun getirisi tarihi düşük seviyelere inerek yüzde eksi 0,326'ya ulaştı. Fransa tahvil getirileri de dün sıfırın altını gördü.

İspanya devlet hazine tahvil getirileri de tarihi dipleri test ederken, İtalyan tahvil getirileri 2018 mayıs ayından bu yana en düşük seviyeyi görmüş oldu.

Konuya ilişkin olarak AA muhabirinin sorularını yanıtlayan ING Group Başekonomisti Peter Vanden Houte, ECB'nin büyük ihtimal faizlerde indirime gideceğini çünkü enflasyonun ileriki aylarda gerileyebileceğini belirtti.

Düşük faiz oranlarının ekonomi üzerinde büyük bir etkisi olmayacağının iddia edilebileceğini aktaran Houte, ancak bunun borçlu ülkelerin faiz maliyetlerini düşüreceğini ve bunun da mali tarafta bu ülkelere daha fazla alan açacağını dile getirdi. Houte, düşük faiz oranlarının hane halkını daha fazla harcaması için teşvik edeceğini ve bunun da ekonomik büyümeyi destekleyebileceğini anlattı.

Draghi'nin konuşmasına göre temmuz ayında bir faiz indiriminin mümkün olduğunu vurgulayan Houte ancak bankanın eylül ayına kadar makroekonomik projeksiyonlar konusunda beklemek isteyebileceğini kaydetti. Houte, ECB'nin en geç eylül ayında faiz indirimine gideceğini belirtti.

Bankanın ekonomik yavaşlamadan kaçınmak için uyguladığı politikanın yetersiz olduğunu ifade eden Houte, uluslararası ticaret savaşları ve Brexit gibi ECB'nin mücadele edemeyeceği faktörler olduğunu aktardı. Daha fazla mali teşvik uygulanması gerektiğini ancak bunun için bütçe kuralları konusunda esneme gerekeceğini dile getiren Houte, ticaret savaşlarının fazla hızlanmamasını ve sert bir Brexit sürecinden kaçınılmasının ümit ettiğini söyledi.

"Enflasyon için alınan önlemler düşük kaldı"

Capital Economics Avrupa Başekonomisti Andrew Kenningham da Draghi'nin açıklamalarının ECB'nin ileriki aylarda faiz indirimine gideceğinin ve varlık alım programına tekrar başlayacağının en belirgin göstergesi olduğunu belirtti. Kennigham, Enflasyon için alınan önlemlerin çok düşük kaldığını ifade etti.

Enflasyon beklentilerinin düşmesiyle aksiyon alınmasının artarak gerekli hale geldiğini aktaran Kenningham, Draghi'nin konuşmasının ana mesajının ECB'nin güçlü bir sözlü yönlendirmeyle beraber daha fazla parasal gevşemeye odaklandığı yönünde olduğunu dile getirdi.

Kenningham, ECB'nin politikalarında eylül ayında değişikliğe gidebileceğini ancak temmuz ayında değişiklik yapılmasının daha muhtemel olduğunu belirtti. ECB'nin varlık alım limitini yüzde 33'ten yüzde 50'ye çıkarabileceği öngörüsünde bulunan Kenningham, faiz oranlarının 2020'nin ortalarına kadar mevcut veya daha düşük seviyelerde kalacağını belirtti. Kenningham, ECB'nin varlık alım programına gelecek mart ayında başlayabileceğini ve miktarın aylık 30 milyar avro olabileceğini söyledi.

Dekabank Başekonomisti Ulrich Kater ise düşük faiz oranlarının yavaşlayan ekonomik büyümeye karşı uygun bir cevap olmayabileceğini anlattı. Kater, varlık alım programına başlamanın daha muhtemel olduğunu belirtti. Avro Bölgesinde problemin ekonomik aktivite olmadığını ifade eden Kater, problemin gerileyen enflasyon beklentileri olduğunu ve şu anda da enflasyon hedefine ulaşmanın zor olduğunu aktardı.

Berenberg Ekonomisti Florian Hense, ECB'nin eylül ayına kadar beklemek istemeyebileceğini dile getirdi. Hayal kırıklığı oluşturacak büyüme projeksiyonlarının sağlam temellere oturmayan finansal koşullara sebep olabileceğini vurgulayan Hense, böyle bir durumda bankanın enflasyon oranı yüzde 1,5 olana kadar faizleri mevcut ya da daha düşük seviyelerde tutabileceğini kaydetti.

Hense, daha düşük bir enflasyon görünümü olması görünümü olması durumunda ise ECB'nin varlık alım programına tekrar başlayabileceğini belirtti. Varlık alım programının daha çok özel sektör tahvili eğilimli olabileceğini ifade eden Hense, bankanın, varlık alım limitini yüzde 33'ten yüzde 50'ye çıkarabileceğini aktardı.

Hense, büyüme ve enflasyon görünümünün bundan sonraki 5 haftada daha fazla kötüleşmesi durumunda ECB'nin temmuz ayında harekete geçeceğini dile getirdi. Büyüme ve enflasyonda kademeli bir kötüleşme olması durumunda eylül ayına kadar beklenebileceğini anlatan Hense, büyüme ve enflasyonun projeksiyonlar doğrultusunda gerçekleşmesi durumunda ECB'nin parasal gevşemeye gitmeyeceğini ve sadece "Gerektiği zaman harekete geçmeye hazırız" ifadesini kullanacağını söyledi.

Muhabir: Murat Aslan,Burhan Sansarlıoğlu

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler