Avcı: "Siyasî Partiler Kukla Siyasetine Mahpus Olmuştur"

Avcı: "Siyasî Partiler Kukla Siyasetine Mahpus Olmuştur"

İNOSAM (İnovatif stratejik Ar-Ge Merkezi) Başkanı Gürkan Avcı, siyasi partiler kukla siyasetine mahpus olmuştur, dedi.

İNOSAM Balgat ofisinde gençlere “Türkiye için yeni bir parti ve yeni bir siyaset önerisi” başlıklı konuşmasında; Dijital çağın yenidünyasında Türkiye’deki siyasi hareketlerin hemen hemen tamamının patinaj yapıyor olmasını, Türk halkının sınıf bilincinin yoksunluğuna, sistemsizliğine ve yanı sıra ülkede adalet, demokrasi ve hukukun yetersizliğine bağlıyorum, diye konuştu.

Türkiye için yeni bir parti ve yeni bir siyaset önerisi

Türkiye’de hemen herkesin konuştuğunu fakat kimsenin sahaya inmediğini, kollarını sıvamadığını kaydeden Gürkan Avcı, “Artık konuşmak aklımızı ve kalbimizi yoruyor ve bozuyor. Şimdi eylem zamanı! Okumayan, araştırmayan, sorgulamayan ve hesap sormayan bir toplumsal beyin ve hafıza yaratıldı. Türkiye’deki eşitsizlikçi, adaletsizlikçi sistemsizlik anarşisine karşı büyük bir isyan bayrağı açmanın zamanı geldi, geçiyor! Bizi korkutan bu parazit, kokuşmuş düzen bizi reaktiviteye hapsediyor. Biran önce lider bir kadro hareketi ile yenidünya dengelerine uygun basiretli bir yol haritası oluşturulmalıdır. Türkiye’nin yeni, genç, dinamik, donanımlı bir lokomotif beyin gücüne ihtiyacı var. Ben, siz idealist gençleri devrime, eyleme davet ediyorum. Milli bir duruş, global bir takım yaratmalıyız, bunu diasporamızla başlatmalıyız. Dünyadaki savaş artık bir akıl ve algı savaşı haline dönüşmüştür” dedi.
 
Avcı, şunları kaydetti; Savrulmasını tamamladıktan sonra kurulacak yenidünya düzeni henüz dengelenmeden önce bizlerin barış ve bağımsızlık özünde Türkiye’yi ve dünyayı okuyan bir üst akılla organize ve mobilize olmamız gerekiyor. Türkiye’nin kurulacak yenidünyada en saygın, muasır ve en büyük olması için gençliğimizle 24 saat odaklı eylemci direniş takıları kurmamız şarttır. Bizi bölmeye, birbirimize düşürmeye çalışan emperyalizmin uyguladığı aklın üzerinde yaygınlıklı bir akla sahip örgütlü, ihtisaslaşmış gençlik birlikleri lazım. Lokal çalıma grupları ve tali yol haritaları…
 
Aksi takdirde 5-10 yıl sonraki öngörülerimi sordunuz, birkaç öngörümü paylaşacağım. Böyle giderse yani güçlü bir siyasi irade ortaya çıkıp uluslararası merkezlerin din, milliyetçilik gibi ideolojik kılıflar altında iktidarlara yürüttürdüğü bu sinsi plana dur diyemezse Türk toplumu, ısıtılan kazandaki kurbağa sendromuna uygun bir şekilde protestanlaşmasını yani Amerikanlaşmasını büyük ölçüde tamamlamış olacak. 
 
Şöyle ki Türkiye’de kadına ve hayvanlara karşı şiddet uygulayanlar şeytanlaştırılıyor tıpkı Amerika’da olduğu gibi ama haksızlık, adaletsizlik, eşitsizlik, sömürü, istismar, köleleştirme ve gayri insani muameleler artarak devam ediyor, hatta kanıksatılıyor ama toplum buna karşı tepkisizleştiriliyor bu size önemli bir ipucu olsun… Tıpkı Amerika’da olduğu gibi Türkiye’de de okullarda vahşet/cinnet olaylarının artarak yaşanmaya başlayacağını düşünüyorum…
 
10 yıl sonra Türk toplumu bu günle kıyaslanmayacak derecede maddiyatçı ve bencil hale getirilecek, tıpkı Amerikan toplumunda olduğu gibi. İslam şekilselleştirilip iyice dünyevileştirilecek. Başörtüsü taşraya mahsus olacak ve büyük oranda kalmayabilir. Toplum haddinden fazla özgür ve kof demokrat olacak. İnsanlar iyice bireyselleşecek ve toplumla bağı gittikçe çözülecek. Sert, dikta ve ideolojik liderler istemeyecek… Paran kadar eğitim, sağlık ve adalet düzeni iyice hâkim olacak. 
 
Eğitim sistemindeki İslamlaşma, dindarlaşma, müfredat vs reformları tamamen bir kılıf ve hedef şaşırtmadır, eğitim ve okullar iyice pragmatizmin, protestanlaşmanın talimhanesine dönüşecek… Toplumu ve özellikle gençliği apolitikleştirme, konformizme ve hedonizme bulaştırma protestanlaştırmanın gereğidir. Toplum kadim insani değerler, erdem, ahlak, eşitlik, hak, adalet yerine hayvan, kadın, gey, lezbiyen haklarıyla meşgul edilip yalnızca bunlarla ilgilenecek, tıpkı Amerikan toplumunda olduğu gibi… 
 
Oysa Türk eğitim sistemimizin sorunu, bilim ve teknoloji üzerine kurulacak demokratik, insanî bir düşünsel temel yokluğundan kaynaklanıyor. Felsefeyi reddeden, dahası felsefesi olmayan bir eğitim sisteminin sorunudur bu. Eğitim bir araç ya da bilgi yahut politik ideoloji de değildir, bir davranış ve anlayış düzeyini tanımlar. Arkasında insanı yücelten, insanı dünya içinde daha yüce bir konuma taşıyan evrensel bir anlayış ve algıdır. Değişmeyen bir özle değişime ayak uydurma sürecidir.
 
Türk toplumu da diğer toplumlara yapıldığı gibi inanç ve kültürüne uygun asimetrik entegrasyon yöntemleriyle dönüştürülüyor, asimile ediliyor. F35, S400 meselesi yahut Barış Pınarı Harekâtı meseleleri değil; gerek toplumun protestanlaşmasına karşı yahut İmam Hatip Liseleri başta olmak üzere gençliğin deizme yönelmesine karşı sözde değil özde, bilimsel ve ciddi önlemler almak siyasi liderlerin emperyalist merkezlerce derhal gözden çıkarılıp, diskalifiye edilmesini sağlar. Bu minvalde belirtmek isterim ki bugün Türkiye’de yaşanan baskılama, ayrıştırma, korku ve gerginlik iklimi de Türk toplumunun protestanlaşma, Amerikanlaşma sürecinin gereği için yaptırılmaktadır. 
 
Bilgi ve demokrasi toplumundan bahsediyorsunuz. Kasıtlı olarak eğitimsiz, yoksul, takiyyeci ve hamasetçi bir mecraya sürüklenen toplum ne kadar demokrat ki demokrat ve bilgili siyasileri ve yönetimleri istesin. Türkiye’de cami kapatırsan, başörtüsünü yasaklarsan toplum demokrasi yok der. İsviçre’de ise sosyal medyayı kapatırsan demokrasi yok, devlet kaynaklarını partililere dağıtırsan eşitlik, adalet yok denir!...
 
Sorularınızın hepsine cevap vermek isterdim ancak son olarak cevap niteliğinde de şunları ifade etmek isterim ki; İstanbul milli burjuvazi olmaktan çıkıp batı burjuvazisi haline gelmiştir. Türkiye’de bugün dinler, mezhepler ve kimlikler arasında gizli ve derin bir kavga yaşanmaktadır. 1 Mart tezkeresini isteyen İsrail’di oyunu bozan ise İngiltere oldu. İngiltere kurduğu Ortadoğu düzeninin bozulmasını istemiyor. 15 Temmuz melun-başarısız darbe girişiminden sonra Türkiye İngiltere’nin ekseninden büyük oranda çıkıp ABD’nin eksenine daha güçlü eklemlendirilmiştir. Dünya son ve büyük bir viraja giriyor. Yabancı reçetelerle Türkiye’ye çözüm bulmak mümkün değildir. Bu nedenle Anadolu’yu kucaklayacak bir kadro ve program gerekiyor. Hiçbir ideoloji ve gruba biat etmeyen bir planımız olmalı. Türkiye’nin yeni siyaseti ideolojiler üzerinden değil ilkeler üzerinden inşa edilmelidir. Bu itibarla, Türkiye’nin geleceği, yenidünya düzenindeki pozisyonu, ufku, tasavvuru, talepleri ve izlediği siyaset de bizim ne yapacağımızla o denli yakından ilgili olacaktır…
 
Bugün siyasetçilerimizin tüm topluma dikta edip, talim ettirip ezberlettirdiği takiyye ve hamaset dolu söylemlerinin vatandaşın zihin dünyasında nasıl bir pozitif ve yapılandırıcı karşılığı vardır acaba? Mevcut siyasiler tarafından toplumun bilinçaltına sokulan bu ilkel, yalan ve bayat ve ithal ideolojilere dayalı negatif nutuklarının ve kayıkçı kavgalarının bizim kadim, derin ahlâk, feraset ve büyük akıl ve bilgimizle bir ilişkisi, bir karşılığı var mıdır?
İş bu nedenle yeni rejimin kurucu lideri olması hasebiyle ve kendisine rağmen an itibariyle Türkiye’de bir şeylerin olamayacağı gerçeğinden mütevellit Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan’a ve hassaten Sayın Erdoğan’ın içindeki ölmeyen çocuğa itimatla şunları söylemek isterim. 
 
İnsanlığın tam ortasında büyük tecrübeler, fedakârlıklar ve özgün atılımlarla inşa edilmiş kadim devletimizin ve necip milletimizin yoğun ve çok boyutlu küresel saldırılardan korunup yine yeniden ayağa kalkıp dahası koşarak insanlık ailesinin onurlu, dost ve güçlü bir parçası olabilmesi için gerekli olan ulusal çıkışa ve yeni cumhuriyet programının zemin ve zamanına odaklanmak gerekiyor.
 
En iyi ve doğru zaman şimdi dökülüyor… 
Tam şimdi başlama zamanı…
Elinden gelenin fazlasını yapma zamanı şimdi!
Çok vermek, verecek hiçbir şey kalmayıncaya kadar verici olmak gerekiyor bugün…
Dönüp dönüp aynı şeyleri söylediğimin farkındayım ama birilerinin kırık plak olması gerekiyor…

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler