Ahmet Tan yazdı: Bellek.. Beka.. Tapu...

Ahmet Tan yazdı: Bellek.. Beka.. Tapu...

Ahmet Tan yazdı: Bellek.. Beka.. Tapu...

Politikacının en güçlü dayanağı, halkın hafızasının zayıflığıdır. 

İngiliz bu lafı iktidardakiler için söylemiş.

Ama bizde, belleği halkınkinden daha da zayıf olan politikacının kendisi.

Belleği zayıf olan halk ise elbette acınır merhamet duyulur. Ama bu durum vekil, bakan hatta cumhurbaşkanı için söz konusu ise acımak onlara saygısızlık hatta suç olur. 

Onlar da milletin başını belaya sokmamak için bu nedenle “itirafçı” olmak ve “iyi halden” yararlanmak istiyorlar:

Biz bu şehre ihanet ettik, hâlâ da ihanet ediyoruz. Ben de bundansorumluyum!” (Recep Tayyip Erdoğan 17 Ekim 2017) 

Reis, elbette çok deneyimli çok uyanık. Bunu görmek için, o münasebetsiz bakanın dedigi gibi, mahşer gününü beklemeye ve berata gerek yok. 

Artık dijital kayıtlar, YouTube, Twittter, WhatsApp var. 

FETÖ’nun sadece kimlerin dizlerine kapanmadığını isim isim, resim resim zaten biliyoruz. 

Kim ne dedi ne halt etti, artık yirmi yıl öncesinden yirmi dakika öncesine dek herkesin avucunun içinde, ekranlarda. 
Bu kayıtlar örneğin, Twitter bir dönem Reis’in dediği gibi tam bir baş belası. Bu bela yüzünden “parsel parsel satan” da bunu açıklayan da siyasetten silindi gitti.

***

Kartal’da altından hâlâ ceset çıkarılan binanın enkazını ziyaret eden Reis, nedense şöyle demekte görmemiş bir beis: 

“Binanın altında kalıp şehadete ulaşanlara Allah’tan rahmet diliyoruz. Almamız gereken bir çok dersler var. Atılması gereken adımları atacağız!” 

Atılmaması” gereken tüm adımları attıktan ve son on altı yılda binlerce imar planı değişikliği yaptıktan, oy ve para uğruna “imar barışı” diye on binlerce kaçak yapıya ruhsat yolu açtıktan sonra atılacak hangi adım kaldı ki? 
Artık tek adım var: 
Şehadete ulaşan 17 vatandaşa “şehit” kalanlara da “gazi maaşı” bağlamak! 
Böylece hem binalar hem de şu sıralar çöküp duran istinat duvarları ile birlikte “Beka Meselemiz” halledilmiş olur.

***

Yorumları Damat’ın canını sıkabilir diye TV’lerden ayağı kesilen iktisatçı Mahfi Eğilmez de sanal ortama sığındı ve “Kendine Yazılar” yazıyor: 

Ülkeye “bir ahbap çavuş kapitalizminin” egemen olduğunu, askerde okuma yazma öğrenmiş bir AKP’linin bile anlayacağı dil ile anlatıp duruyor. 

Onun tuttuğu şahane notlar sayesinde kırk küsur yıl önce Mülkiye’den mezun olanlar da, kendisini kırk yıldır izleyen Ankara gazetecileri de onun eğilmez bir karakter olduğu bilirler. Ama adı “gizli saklı” anlamına geldiği için mi nedir her şeyi pek açıklamaz. 

Oysa, ahbap çavuş düzeninde, “Çavuş” un Reis olduğunu yazmakta da hukuken bir beis yok. Askerliğini kantin asteğmeni olarak yapan Tayyip Bey’e Peygamber Ocağı’nın en temel unvanı çavuşluk bile çok yakışır. 
Çavuşu malum da, ya kim bu kapitalizmin ahbapları?

Onları da ayara muhtaç ağızları ile milletimiz isim isim, harf harf A’larından biliyor. 
Yerel ahbaplar binlerce defa değiştirilen imar planlarından ve denetimsizlikten sebeplenip semirirler. 
Geneller ise yüzlerce kez değiştirilen imar planlarından, 
maddeleri ile defalarca oynanan ihale yasalarından ziftlenirler. 

Vatandaşa da “şehadet şerbeti” içmek kalır. 

Reis’e (ve ülkemize) yine de haksızlık etmeyelim. Trump ABD’sinden Maduro Venezüella’sına dünyanın geneline “ahbap çavuş kapitalizmi” egemen. 

Van minitz”den sonra, daha da Davos’a ayak basmayan Reis, bu yılkı Dünya Ekonomik Forumu’na Damat Bey’i gönderdi. Forum’da alınan kararları Damat Bey kayınpederine de özetlemiştir elbet. Davos, 2019’da dünya için üç büyük tehlikeye dikkat çekiyor: 

İnsanların yalnızlaşması, iklimlerin çok sertleşmesi, global ekonomik kırılganlık.

İklim ve global kırılganlık malum. “El ile gelen düğün bayram” zaten. Ama en acıtıcı ve hüzün verici “kentsel yalnızlık.” 

Davosçular, “Yalnızlığın toksik etkisinin günde 15 sigara içmekten daha beter olduğunu” belirtiyor. 
Yalnız yaşayan insanların sayısı tarihte görülmemiş bir oranda artıyor. Paris’te halkın yüzde 50’si tek başına yaşıyor.
Reis bizde tedbiri erken aldı ve 1+1 daire inşaatını yasakladı. Bu defa da on binlerce 3+1 daire stoku oluştu. 

Kentleşmenin aile bağlarını zayıflattığı açık. Epeydir unuttuğu “En az 3 hatta 4-5 çocuk” tavsiyesini yeniden gündeme getirmesi elzem. Daha fazla çocuk, daha fazla bedelli asker geliri, daha yaygın imar barışı, daha ziyade denetimli serbestlik veya hükmün açıklanmasının geri bırakılması demek. 
Ama en çok da daha fazla daire satışı demek. 
Bunun için dışa da açılıyoruz. 

Yurdışı temsilciliklerinde, büyükelçiliklerimizde “Tapu Müşaviri” görevlendiriyoruz. Milli gayrimenkul stokumuzu daha kolay pazarlayacağız, tapu işlemlerini mahallinde ve çok seri yapacağız. (Yani bir tür “Bugün hem sünnet hem deniz!” uygulaması) 

Bu Reis’in dünya tapu ve pazarlama pratiğine yaptığı en orijinal katkı olacak. İnşallah.
Ama ne yazık ki, yalnızlaşma süreci yaşayan insanlık için en büyük talep 1+1’lere. 

O da elde fazla yok!

Kaynak: Bellek.. Beka.. Tapu... - Ahmet Tan

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler