Gazim ne diyor?

Gazim ne diyor?

3713 Terörle mücadele kapsamında yaralanan ve Gazi olamayan Vatan Kahramanlarının dikkatine ve Yüce Milletimizin bilgisine

Milletimizin Bilgisine, 

Askerde gerek terörle mücadele kapsamında ve gerekse de askeri hizmete dair emirler kapsamında askerlik hizmeti yapılırken meydana gelen yaralanma ve sakatlanmalar neticesinde hayatını kaybedenler için mirasçılarına, uzuv ve iş gücü kaybı olanların kendilerine 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu gereğince Vazife Malulü (Şehit/Gazi) sayılarak Malullük Maaşı bağlanmaktadır. 
Yani Vazife Malullüğü (Şehitlik/Gazilik) 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanununun 45 ve 55’inci maddelerine göre değerlendirilmekte, bu madde hükümleri uyarınca, Vazife Malullüğü;
Görevlerini yaptıkları sırada bu görevlerinden dolayı meydana gelmesi, (TSK Personeli açısından askerlik görevini yapmaları sırasında meydana gelmesi)
Kendi kurumlarının başka bir kuruma ait başka işleri yapmakta iken yaptıkları işlerden dolayı meydana gelmesi,
Kurumların menfaatini korumak amacıyla bir iş yaparken o işten dolayı meydana gelmesi ve bu amacın ilgili kurumlarca kabul edilmesi

Şartlarının gerçekleşmesi halinde kabul edilmektedir. Ancak, sayılan bu durumların, 5434 sayılı Kanunun 48’inci maddesinde yer alan nedenlerden dolayı meydana gelmesi halinde vazife malullükleri kabul edilmemektedir. Söz konusu bu durumlar;

Keyif verici içki ve her çeşit maddeler kullanmaktan,
Kanun, tüzük ve emir dışında hareket etmiş olmaktan,
Yasak fiilleri yapmaktan,
İntihara teşebbüsten,
Her ne suretle olursa olsun kendisine veya başkanlarına çıkar sağlamak veya zarar vermek maksadından doğması

Durumları olup, bu durumlarda vazife malullüğü hükümleri uygulanmamaktadır.

Vazife Malullüğü (Şehitlik/Gazilik) işlemlerinin tabi olduğu diğer Kanunlar sırasıyla;

3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun “Ek Madde 3” üncü maddesindeki;
“Ek Madde 3-(Ek: 2/1/2017-KHK-684/1 md.; Aynen kabul: 1/2/2018-7074/1 md.)21 inci maddenin birinci fıkrasının (a), (h), (i) ve (j) bentleri kapsamında terör eylemi nedeniyle yaralanmış olup ilgili mevzuatına göre malul sayılmamaları nedeniyle aylık bağlanamayanlardan, talepleri üzerine 13/7/1953 tarihli ve 4/1053 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan Vazife Malullüklerinin Nevileri ile Dereceleri Hakkında Nizamname hükümlerine göre derece tespiti yapılanlara, bu dereceleri esas alınarak aşağıda yazılı gösterge rakamlarının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak tutarda, nakdi tazminat karar tarihini takip eden aybaşından başlamak üzere aylık bağlanır.” 

Hükmü ve

7082 sayılı “OLAĞANÜSTÜ HAL KAPSAMINDA BAZI TEDBİRLER ALINMASI HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMENİN KABUL EDİLMESİNE DAİR KANUN” un“Gazilik unvanı verilenler” başlıklı 14’üncü maddesindeki;
“(1) 15.7.2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe teşebbüsü ve terör eylemi ile bu eylemin devamı niteliğindeki eylemler sebebiyle malul olan kamu görevlileri ve siviller ile bu eylemlerin devamı niteliğindeki eylemlerin ortaya çıkarılması, etkilerinin azaltılması veya bertaraf edilmesinin sağlanmasında yardımcı ve faydalı oldukları sırada yaralanan kamu görevlileri ve sivillere, yaralanma derecesine bakılmaksızın gazilik unvanı verilir. (…)”
    Hükmüdür.

Gazilik işlemlerine ilişkin bu iki Kanun incelendiğinde, FETÖ Silahlı Terör Örgütü tarafından 15 Temmuz 2016 hain darbe girişiminde yaralanan Vatan Kahramanları gibi PKK Silahlı Terör Örgütü üyeleri tarafından yapılan saldırılarda yaralanan Vatan Kahramanlarına da “yaralanma derecesine bakılmaksızın” Gazilik Unvanı verilmesi gerekmektedir. 

Netice itibariyle Milli Güvenliğimizi tehdit eden tüm hain örgütlere karşı mücadele veren sivil, asker, işçi, memur, kadın, erkek AYRIMI YAPILMAKSIZIN ilgili mevzuatlarca tanınan haklardan herkesin EŞİT BİR ŞEKİLDE YARARLANDIRILMASI hukuk devleti olmanın bir gereğidir.

Askerlik görevi her Türk genci için namus borcudur. Bu Vatan Borcu ödenirken yapılan her ASKERLİK HİZMETİDİR. Bu hizmette askerliğin yapıldığı yer veya görev ne olursa olsun yapılan her hizmet ASKERLİK HİZMETİ KAPSAMINDA EŞİTTİR. 

Askerlik hizmetinde YER ve GÖREV seçme şansı ve lüksü yoktur. Görev yeri olarak ülkemizin ve yurt dışındaki birliklerimizde nerede ve hangi ödev verilirse Vatandaşlık hak ve görevini yerine getiren her Türk vatandaşı oraya gitmek ve o görevi ifa etmek zorundadır.‘’ne çıkarsa bahtına’’  misali YER OLARAK; doğu, batı, kuzey, güney SINIF OLARAK; karacı, denizci, havacı GÖREV OLARAK; nişancı, avcı eri, şoför, aşçı, bulaşıkçı, depocu veya Dış posta hiçbirini hiçbir şekilde seçme hakkı yoktur.

Doğu ve Güney doğuda operasyona katılmak ne kadar kutsal bir görev ise batıda mutfakta soğan soymak da bir o kadar kutsal görevdir.

Dağda arazi arama taraması yapmak ne kadar çileli ise, Genelkurmay Karargâhında mıntıka temizliği yapmak, Hakkâri’de sıfır noktasında ki bir Karakol Karargâhında yazıcılık yapmak,
İstanbul’da şoförlük yapmak, Ankara’da Harp Okulu mutfağında yemek yapmak, 
19 Eylül törenlerinde İzmir’de, İstanbul’da, Ankara’da, Konya’da, Valilik Konağına bayrak çekmek de aynı oranda meşakkatli ve streslidir.

Oğlunu Askerlik hizmeti için Güney Doğuya HAKKÂRİ ye uğurlayan bir Anne ile oğlunu Isparta’ya gönderen başka bir Annenin yüreklerinde hissettikleri duygular farklı mıdır?

Terörle mücadelede girilen sıcak çatışmada delici yakıcı ve patlayıcı silah ile Keleş kurşunuyla, şarapnel parçalarıyla, roketatarla ve el bombası ile kopan kol ya da parmaktan dolayı yaşanan acı nasıl ki aynı ise, bu kutsal görev esnasında KENDİ KUSUR VE İRADELERİ dışında kopan kol ve parmağın acısı da aynı değil mi?

Bu itibarla askerlik hizmeti sırasında meydana gelen vefat (vefat halinde mirasçılar tarafından) yaralanma ve sakat kalma hallerinde gerek mevcut Kanunların eksikliğinden ve gerekse de bu kanunları uygulayan kişi ve kurumlarca kanunun yorumunda yapılan hatalar nedeniyle mağduriyetler artarak devam etmektedir. Dolayısıyla bu mağduriyetlerden sadece mağdur kişi değil Aileler de en ağır bir biçimde etkilenmektedirler. Söz konusu Kanunların mağduriyetleri giderici bir hale gelmesi herkesçe bilindiği üzere uzun yıllar sürecek bir çalışma gerektirmektedir. 

Sonuç olarak; mağdur olan kişilerce Şehitlik ve Gazilik Unvanları ve bu Unvanlara bağlı hakların alınmasının TEK YOLU yargı yoluna başvurmaktır. Bu haklarımızın yargı yolu ile talep edilerek mağduriyetlerin giderilmesi sağlanmalıdır.

Herkese sağlıklı ve mutlu günler diliyorum. Mustafa KURUBACAK 

Yazmaya devam edeceğim

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum