32 KISIM TEKMİLİ BİRDEN

Google arama motoruna bu başlığı tıkladığınız zaman, şarkı sözünden tutun da makaleye kadar önünüze 53 bin sonuç çıkıyor. 
En çok da değerli karikatürist Turhan Selçuk'un hayat vererek ölümsüzleştirdiği “Abdülcanbaz'ın 32 Kısım Tekmili Birden Maceraları” figürü akıllara kazınmıştır.

Öyle ki Genco Erkal Dostlar Tiyatrosu’nda bu karakteri oyunlaştırmış ve Ahmet Mekin de Albülcanbaz’a performansı ile hayat vermiştir. 

Bir bütünü oluşturan parçaların tümünün bir arada olduğu, hiç eksiği olmayan, tamı-tamına” şeklinde tanımlansa da geçmişe dayanan uzun bir öyküsü de vardır “32 kısım tekmili birden” tanımlamasının. 

Tanzimat sonrası, Türk tiyatrosu ve sahne gösterilerinde büyük gelişmeler kaydedildi. 

Radyonun olmadığı, televizyonun hayal bile edilemediği o dönemlerde, özellikle İstanbul'da gözde eğlence mekanları bulunmakta idi. 

Türk hayal oyunlarının son ismi olan Mehmet Muhittin Sevilen, bilinen adıyla Hayali Küçük Ali’nin canlandırdığı Karagöz oyunu, orta oyunu, meddah, kanto, tango ve müzikal gösterilerin sergilendiği, sessiz sinema gösterimlerinin yapıldığı tiyatro salonları vardı.

Özellikle İstanbul'da şehir tiyatrolarının, halkın talebine bağlı olarak hızla çoğalması ile birlikte sahne sanatları ciddi bir sektör halini aldı. 

Öyle ki, gerek belediye ve gerekse özel tiyatro sahipleri, TV dizileri gibi her hafta devam eden ve her biri bir sahnelik oyunlardan oluşan tiyatro gösterileri ve müzikaller sahnelenmeye başladılar. 

Böylelikle seyirci aynı tip uzun gösterilerle de sıkılmıyor ve yukarıda sıralanan birçok sahne gösterisi aynı anda sunulmuş oluyordu.

Otuz iki kısım tekmili birden” deyimi; Osmanlı'nın son dönemlerinde, şehir tiyatrolarının diğer sahne gösterilerinden hızla sıyrılıp tiyatro gösterilerine yönelimi sırasında oluşmuş ve halkın alıştığı “Arkası Yarın” türündeki tek sahnelik tiyatro gösterilerinin, bir araya toplanıp bir bütün halinde seyirciye sunulduğunu belirtmek üzere kullanılmıştır. 


Bu işi yapanlar ise çoğunlukla gişe önlerinde, ellerindeki çıngırağı çalarak bu durumu halka duyuran çığırtkanlar olmuştur.

Günümüzde neredeyse yemek menüsünden tutun da siyasete kadar içinde güzeli de çirkini de suçu da barındıran bir söz öbeği haline geldi “32 kısım tekmili birden” deyimi. 

Siz olsanız nerede kullanırsınız bilmem ama ben size tarihten günümüzde dek kullanılmış olan 32 kısım tekmili birden ironik demeçlerden bir demet sunuyorum.

 

1876 – Telefon patent verilecek kadar değerli bir cihaz değildir. Telefonun ciddi bir haberleşme aracı olarak kullanılmasına engel olacak birçok eksiklikler var. Alet bizim açımızdan hiçbir değer ifade etmiyor (Western Union şirketinin iç yazışması)

1895 – Havadan daha ağır bir nesnenin uçması mümkün değildir (Kraliyet Cemiyeti Başkanı, Lord Kelvin)


1899 - “İcat edilebilecek her şey icat edilmiştir, patent bürosu kapatılsın” (ABD Patent Dairesi Müdürü Charles Duell)

1901- “Şu bilim denilen şeyden bıktım. Son birkaç yıl içinde bunun için milyonlar harcadık ve artık buna bir son vermenin zamanı geldi.” (ABD’li senatör Simon Cameron Smithsonian Enstitüsü ile ilgili konuşuyor)

1909- “Geçen yıl dikkate değer hiçbir ilerleme olmaması, otomobilin gelişim sınırına ulaştığının göstergesidir.” (Scientific American dergisi -2 Ocak 1909)

1915- “Makineli tüfek çok abartılan bir silah. Her tabura 2 adet yeter de artar bile.” (General Douglas Haig )

1936- “Bir roketin Dünya atmosferinden çıkması asla mümkün olmayacak.” (New York Times Editörün Notu: “Hala dünyada pek çok insan, uzaya çıkılmadığını, aya iniş görüntülerinin de stüdyo işi olduğuna inanmakta. Doğrusu tamamına değil ama ayda salınan ABD bayrağı hala bende tatmin edici bir açıklamaya sahip değil”)

1942- “Amerikalılar gösterişli arabalar ve buzdolapları yapmak konusunda usta olabilir ama bu onların uçak yapımında başarılı oldukları anlamına gelmez. Blöf yapıyorlar. Blöf yapmakta üstlerine yok.” (Hermann Göring, Nazi - Alman hava kuvvetleri komutanı)

1943- “Dünya piyasası, 5 bilgisayardan fazlasını kaldıramaz.” (IBM Başkanı Thomas Watson)

1944- “Bu, şimdiye kadar yaptığımız en aptalca şey. Bu bomba asla patlamaz, bunu patlayıcılar konusunda uzman bir kişi olarak söylüyorum.” (William D. Leahy, Hiroşima ve Nagazaki’den bir yıl önce Başkan Truman’a atom silahları hakkındaki fikirlerini anlatırken)

1946- “Televizyonun aldığı pazar payı 6 aylık geçici bir şeydir. İnsanlar yakında bir kontrplak kutuya bakmaktan sıkılacaklar.” (Darryl Zanuck, film yapımcısı, 20th Century Fox)

1949- “Gelecekte bilgisayarların ağırlığı 1,5 tonu geçmeyecek.” (Popular Mechanics dergisinin teknolojik gelişime dair tahmini)

1956- “Uzay Yolculuğu tamamen saçmalık!” (Dr. Richard van der Riet Woolley/Dönemin İngiltere uzay müşaviri)

1962- “Belgelerin telefon hatları yoluyla iletilmesi prensipte mümkündür. Ama bunu yapabilmek için gereken aygıt o kadar pahalı ki asla kullanışlı bir seçenek haline gelmeyecek”. (Denniz Gabor, İngiliz doktor ve Inventing the Future - Geleceği İcat Etmek kitabının yazarı. Editörün Notu: “Bildiğiniz fakstan bahsediyor kendisi.”)

1968- “Burada 50’den fazla yabancı otomobil satıştayken Japon otomobil endüstrisinin ABD pazarından büyükçe pay alması mümkün değil.” (Business Week USA, 2 Ağustos 1968)

1977- “İnsanların evlerinde bilgisayar bulundurmaları için herhangi bir neden göremiyorum.” (Kenneth Olsen, Digital Equipment Corporation’un başkanı)

Demek ki neymiş?

Hangi yaşta ya da hangi yılda hangi ortamda olursa olsun bulunduğunuz her girişim haklılık ve doğruluk payı olsa da her türlü eleştiriye maruz kalacaktır. 

Bense çıngırağı elime alarak “geliyoooor geliyoooor 32 kısım tekmili birden ülkemize huzur geliyoooor” diyebilmek umudu ile yazımı noktalıyorum. 


20.10.2019 - Ankara

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.